"Dört erkek ve bir kız kardeşiz. Kız olan hariç hepimiz futbol oynuyoruz. Çünkü babam eski bir futbolcuydu. Onun futbol sevgisi, beni ve tüm kardeşlerimi etkiledi. Kendimi bildim bileli oynuyorum, sokak aralarında, mahalle maçlarında, sabah yediden, akşam 10’a kadar. Cruyff’un dediği gibi, ‘Futbol aslında sokak aralarının sporudur ve yine orada gelişecektir’ ama futbol okullarının da günümüz futboluna büyük katkısı var...’
"Yedi yaşımda babamın antrenörlüğünü yaptığı takımda oynamaya başladım. Kendimden üç yaş büyüklerle oynuyordum. Babam Simon kimseye torpil yapmazdı. Daha çok çalışmak, her zaman iyi olmak zorundaydım. Eğer iyi futbolcu olabildiysem, babam sayesindedir. Sert ve otoriterdi. Zorlanırdım. Yılda yetmiş gol atardım. Bir maçta tam 11 gol atmıştım. Ama buna rağmen hiçbir şey söylemedi. Ama babamın yaptığının doğru olduğu kanısındayım..."
"Solak oluşum doğuştan. Ama bence oyuncunun toplam yetenekleri de çok önemli. Solaklık tabi ki bana artı bir şeyler kazandırıyor. Ama sadece bir tane artı, o kadar. İkinci ligde oynayan bir takımın altyapısında futbol oynamaya karar verdim. Her gün 2.5 saat yol gidiyordum. Ama kararlıydım oynamaya. Askerlik dönemimde Hapoel Tel Aviv’e geçtim. Orada çok iyi performans gösterdim. İki sene sonra rekor bir transferle Maccabi Haifa’ya geçtim..."
"İsrail’de hep 10 numarayı giydim. İspanya’ya ilk transfer olan oyuncuydum. Celta Vigo’yu iyi bir yere getirdik. Daha sonra ise Barcelona’ya transfer olma durumum vardı. Ama beni isteyen hoca görevden alındı. İngiltere, Portekiz ve İtalya’dan teklifler alıyordum ama amacım Şampiyonlar Ligi’nde oynamaktı. Bu imkanı bana Fenerbahçe sundu. Gelir gelmez ilk duyduğum şey ise Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki rekabetti, heyecanlanmıştım..."
"En ilginci beni sokakta gören Musevi Galatasaray taraftarlarının elimi sıkmasıydı, 'İyi ki geldin, ama biz Galatasaraylıyız’ diyorlardı. Burada taraftar çok bilinçli, akıllı ve içten. Bana gösterilen ilginin farkındayım. Mükemmel bir arkadaşlık ortamı var burada. Kadıköy’den Florya’ya taşındım. Türkiye’den ayrılmak istemiyorum ama doğal olarak en sonunda İsrail’e döneceğim. Ama Türkiye ile olan bağlarımı koparmayacağım..."
"Fatih Terim büyük bir hoca. İtalya’da Türkiye’yi temsil etmesi ve Milan gibi büyük bir takımı çalıştırması müthişti. Türkiye’nin adının İtalya’da geçmesi çok çok önemliydi. Kısacası çok büyük bir hoca. Hagi beni jübilesine davet etmiş, ama gidememiştim. Hagi’yle karşılaştırılmak istemiyorum, çünkü ben Revivo’yum. Burada kendimi kanıtlamak zorundayım. Amacımız önce şampiyonluk, daha sonra ise Şampiyonlar Ligi’nde hedeflere yürümek..."