Beşiktaş formasıyla yeniden çıkışa geçen Kenan Sipahi, geçen sezon başında Galatasaray'ı reddetme sebebini açıkladı.
Beşiktaş'ın milli basketbolcusu Kenan Sipahi, milli takım, Ufuk Sarıca ve Galatasaray'ı reddetme süreci hakkında açıklama yaptı.
-Hep çok şeyler beklenen oyuncu oldun ama bir türlü o patlamayı yapamadın, bunun nedeni neydi sence?
Birçok şey olabilir. Fenerbahçe'de çok ağır bir sakatlık geçirdim 7.5 ay oynamadım. O sakatlıktan sonra aynı özgüven ile oynayamadım. 1 sene sonra tekrar sakatlanmıştım. Onlar çok etkili oldu. Aslında ülkemizde de o patlamayı yapan çok az oyuncu gözüküyor. Bir tek Cedi ve Furkan kendilerini NBA'e taşıyabildi. Benim için de bu sene daha olgun bir şekilde geçti. Kendimi daha iyi hissettim. Ama bunu istikrarlı bir şekilde yapmak önemli.
-İstanbul'a erken geldiğini düşünüyor musun?
Hayır, İstanbul'a ilk geldiğimde ben Fenerbahçe'de 20-25 dakika ortalamayla oynuyordum, TOFAŞ'tan hazır gelmiştim. Ama o sakatlık çok etkiledi. Hatta o sırada sakatlığımın çok ciddi olduğunu bilenler bir daha oynayamaz da demişti. Çok şükür doğru doktorla doğru insanlarla çalıştım ve kendimi tekrar sahaya atabildim. Bunların hepsi geride kaldı. Artık kendimde olan yeteneklerin daha da farkına varıp üstüne gidiyorum. Bu senenin çok önemli olduğunu düşünüyorum ve daha da hazırım.
-Beşiktaş bir dönüm noktası olabilir mi? Sorumluluk almaya başladığını gördük geçen yıl...
Karşıyaka'da da aynı şekilde oynamıştım Ufuk Ağabey ile. Orada daha iyi istatistiklere de ulaşmıştım. Birlikte 2. senemizi tamamladık inşallah 3. seneyi de beraber geçireceğiz. Daha da iyi olacaktır. Bazı şeyleri bazı oyuncular daha geç kavrıyor ya da kendi yeteneklerinin farkına geç varıyor. Benim pozisyonum da çok zor bir pozisyon ve ülkemizde de en önemli yabancıların olduğu pozisyon. Ama ben yine Beşiktaş'ta iyi bir sezon geçireceğimize inanıyorum.
-Karşıyaka'da iyi oynadın ve önemli teklifler aldın. Avrupa olabilirdi, Galatasaray olabilirdi, sen maddi anlamda fedak,rlık yaparak Beşiktaş'a geldin, buradaki etken neydi?
Ben Avrupa'da oynamayı çok istiyordum. Galatasaray ile imzalamış olsaydım, kontratım çok yüksek olacaktı. Belki de hiçbir genç oyuncu bunu reddetmezdi. Ya Avrupa ya da Ufuk abi için fedak,rlık yapacaktım. Avrupa konusunda işler değişti. Ben de onunla kendimi bulduğuma, performansımı artırdığıma inandığım Ufuk abi ile çalışmayı seçtim. Yani daha çok kazanmayı değil de, daha çok gelişmeyi istedim.
-Az önce yeteneklerimin üzerine gidiyorum dedin, sence en iyi yaptığın şey ne. Bir de en çok eleştirildiğin nokta; Kenan'ın şutu yok mu?
Ben uzun bir oyun kurucuyum. Ben biraz daha fiziksel avantajımı kullanmayı öğreniyorum. Beşiktaş'ta da bunu çok kullandım. Bundan da çok zevk alıyorum, pota altında kısa oyunculara üstünlük kurmayı çok seviyorum. Şut konusu tamamen bulduğunuz süreye bağlı. Benim çalıştığım ekstra şut kadar kimse çalışmıyordur. Siz de görüyorsunuz, antrenmanlarda yüzdeli de atıyorum. Bu psikolojik bir şey. Ne kadar çalışırsanız çalışın, kafa olarak hazır değilseniz şutu sokamazsınız. Dedim ya, kendimin daha çok farkına varıyorum diye. Önceden denemiyordum. Denemeyince zaten şutu yok damgası yiyorsunuz. Atarsınız, girmez coach sizi değiştirir, başkası girer, o sokamazsa siz girersiniz. Bunu öğrendim. Boş kaldığınızda o şutu atmalısınız. Çalışmalarınız sonunda da yüzdeniz giderek artar.
-Peki sezona dönersek, Beşiktaş'ta finali bekliyor muydunuz, ne zaman inandınız buna?
Evimizde oynadığımız Darüşşafaka maçı sonrası kendimizin farkına vardık. Neler yapabileceğimizi anladık. 4 Euroleague takımı olunca kimse beklemiyordu ama biz onlarla oynarken Euroleague sertliğinde oynuyorduk. Efes sert takım, Fenerbahçe de öyle, zaten Avrupa şampiyonu oldu. Ama Daçka ve Galatasaray'a baktığımızda, onlardan çok daha serttik. En önemlisi de biz bu 4 takım dışındaki diğer takımlara karşı neredeyse maç kaybetmedik. O takımlar büyük bütçeli ekipleri yenmişti. Biz buraları iyi geçtik. Ufuk abi bize sürekli bu hedefi söylüyordu, hatta 'siz belki inanmıyorsunuz' diyordu ama sonuçta hepimizin aklında soru işaretleri vardı. Biz oyuncular tam olarak ne zaman inandık derseniz, sanırım mart ayının sonlarında yapacağımızı anlamıştık.
-Kişisel anlamda senin gelecek planlarında yine yurt dışı var mı?
Ufuk Sarıca ile beraber çalışmaktan zevk alıyorum ve kendimi geliştirdiğime inanıyorum. Ama ileride Avrupa ve NBA hedefim var. Belki draft edilmedim ama önümüzde birçok örnek var. Sonradan kontrat alıp giden oyuncuları gördük. Bu hedefim hep olacak. Şu anda Ufuk abinin yanında olduğum için şanslıyım.
-Ufuk Sarıca'nın sistemini en iyi tanıyanlardan birisin. Kolay bir sistem değil, sence kısa sürede milli takım alışabilir mi bu düzene?
Öncelikle takım da artık gençleşiyor, birkaç abimiz kaldı. Enerjik bir takım olacağımızı düşünüyorum. Sistem itibariyle de böyle. Beşiktaş'ta da Karşıyaka'da da enerji çok önemliydi. Ama bu enerji sadece savunmada ekstra preslerle değil, hücumda da çok agresif olup, çok pas üzerine kurulu. Mesela geçen yıl Daçka'da Wanamaker penetre eder, Clyburn penetre eder diyorduk ama bizde bütün takım bunu yapıyordu. Burada da böyle olacaktır ve bu da birçok açığımızı kapamamızı sağlayacaktır. İyi çalışıyoruz, alışırız.
Hücumda sıkıntı yaşayacağımı düşünmüyorum, özellikle iyi müdafa yapabilirsek. Bunu iyi yapabilirsek, Ufuk abinin en çok dikkat ettiği şeylerden birisi olan doğru yerlerde durabilirsek, güzel bir turnuva geçiririz. Sonrasında da FIBA'nın sezon içinde milli maç oynatacak olması ileride bizim için artı olacaktır.
-Hedef ne olmalı?
Birçok takımın jenerasyon değişimlerinde sıkıntı yaşadığını unutmamalı. Bu önceden bir bahane değil ama olabilecek bir şey. Sırbistan'ı, 2013'te hatırlıyorum, Slovenya'da 7-8 maçı oynadılar. Sabrettiler, şimdi ABD'yi bile yenebilecek duruma geldiler.
Taraftarı lehimize çevirmeliyiz. Enerjik bir takım olacağımız için bunu çevireceğimizi düşünüyorum. Çeyrek finali oynarsak, buralara gelirsek başarılı olduk diyebiliriz, sonrasını da maç maç bakıp en iyi yere gitmek hedef olmalı. Sonunu düşünmeden her maçı kazanmak için oynamak doğru olacaktır.