2000 ruhu sahadaydı

Galatasaray’ı 2000’li yılların başında zirveye taşıyan, Kopenhag’da bir başarı öyküsünün tavan yapmasına neden olan karakter, Inter maçında sahadaydı.

Belki erken, belki fazlasıyla iyimser bir benzetme olacak ama dün akşam Galatasaray’ı, Inter karşısında izleyenler, bir tür ruh çağırma seansının başladığına şahit olmuştur.

Nedir o ruh? Galatasaray’ı 2000’li yılların başında zirveye taşıyan, Kopenhag’da bir başarı öyküsünün tavan yapmasına neden olan karakterdir. Öyle ki Avrupa’nın marka takımlarının titreyerek karşısına çıktıkları, sonuna kadar mücadele eden, üzerindeki formanın hakkını veren, kapasitesinin sınırlarını fazlasıyla zorlayan futbolcuların oluşturduğu bir grup psikolojisidir. İşte Fatih Terim, kaybolan o coşkuyu kazandırmaya çalışarak işe koyuldu. İtalyan devi Inter karşısındaki, psikoloji ve oyuncuların rolleri, ‘Yeniden başlasın’ der
gibiydi...

Saha içi kurgusuna geçersek... Terim diğer maçların aksine 4-1-2-3 sistemi ile maça başladı. Ujfalusi sağ bekte, doğru işler yaparken, savunma-hücum koordinasyonunu iyi sağladı. Savunmanın ortasında Gökhan Zan ile Servet, solda ise Hakan Balta uyumları ve konsantrasyonları ile Eto’o, Sneijder gibi yıldızlara, Alverez ve Castaignos gibi İtalyan ekibinin büyük umutlarla aldığı genç yeteneklere boş alan bırakmadılar. Bu hattın önünde her ne kadar ıslıklansa da Ayhan, pas trafiğini iyi yöneltti. Sabri ile Selçuk ise İtalyanların orta sahasına nefes aldırmadı. Sabri yeni rolüne ısınmış göründü. Kazım-Elmander-Arda’dan oluşan hücum hattı, fizik gücü, pres ve tekniğin buluşması olarak yorumlanabilir. Ama zamana ihtiyaçları olduğu da belli.

Sonuç olarak, Gasperini gibi iddialı bir hoca ve ideale yakın kadrosu ve yeni transferleri ile sahada yer alan Inter’e karşı ortaya koyulan performans, Muslera-Melo ve diğer katılımlarla beraber bambaşka bir noktaya yol alacağı izlenimini verdi.
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları