Galatasaray'da tartışılan isimlerden biri olan Younes Belhanda ile ilgili çarpıcı sözler geldi.
Galatasaray'ın Faslı futbolcusu Younes Belhanda ile ilgili olarak Türkiye Gazetesi yazarı Öcal Uluç çarpıcı bir köşe yazısı kaleme aldı. İşte Öcal Uluç'un Belhanda ile ilgili o sözleri...
"Baştan “yazayım” da, yazdıklarım “yanlış” anlaşılmasın!.. Bu yazacaklarım “Belhanda’nın kişiliği” ile ilgili değildir. Bu yazacaklarım, “Galatasaray’daki ‘Belhanda’ adlı futbolcunun saha içindeki ‘futbolcu kişiliği’ ile ilgilidir!..
Vurdumduymaz, pas kalleşi, egoist, takımdaşlığın zerresini sindirmemiş, arkadaş sevgi ve saygısında nasibini almamış, “Ben paramı alırım, başka hedefim yoktur, gerisinden bana ne” zihniyetli bir futbolcu görüntüsü” ile dolaşıyor sahalarda!.. Bunca uyarıya, bunca eleştiriye rağmen, “bu görüntüyü değiştirecek” en ufak bir gayret sarf etmediği de ortada!..
Ama, bakın 65 yıldan fazladır Galatasaray’ı izliyorum, yazıyorum; Hagi gibi “yabancı”, “Metin Oktay” gibi Türk futbolcular hariç, “futbolcu olarak kendi mertebesindeki” hiçbir futbolcuya nasip olmamış bir müsamaha ile çıkıyor, çıkarılıyor, sahaya!..
Öyle küstah ki, Galatasaray Kaptanı Selçuk’u takmadığını gösterebiliyor, o zaman gördüğü onca tepkiye rağmen, öyle pişkin ki “ayni terslemeyi” Emre Akbaba’ya da yapabiliyor!..
Nedir bu “yüz binlerce kişinin TV ekranlarında seyrettiği” tablo Sayın Başkan Mustafa Cengiz, nedir bu “rezalet” yılların “futbolcu ağabeyi” ve Başkan Vekili Abdürrahim Albayrak, nedir bu ‘sevgi ve saygıyı çöpe atma gösterisi” hayatı “devlet disiplini içinde geçmiş” Başkan Yardımcısı Yusuf Günay, nedir bu “pervasızlık” disiplini ile ünlü hocamız Fatih Terim?..
Galatasaray değerlerine “taban tabana ters olan” birçok şeyi, “sahalarda sakız çiğner gibi çiğneyip tüküren” bir futbolcu, herhâlde “Messi, Ronaldo mertebesinde” ki, “ilk on birin değişmez adamı” ve de “takımın kaptanı” yapılabiliyor!..
Heyyyy… Ortada acı bir tablo var; 113 yıllık Galatasaray “güncelleniyor” mu yoksa “Belhandasaray” mı oluyor?
Böyle bir futbolcu ile maçlar kazanılacaksa, kazanılmasın!..
Böyle bir futbolcu ile şampiyonluklar kazanılacaksa, kazanılmasın!..
Böyle bir futbolcu ile kupalar alınacaksa alınmasın!..
Söyleyin bana; “Onunla aynı takımda oynayan” futbolcular; “Galatasaray bu mu?” diye düşünürlerse ve de “Galatasaraylılıktan soğurlarsa” haksız mı olurlar?..
Bakınız, “herkesin anlayacağı” bir örneği vereceğim. Bir zamanlar, çocukluğumuzda, mahalle aralarındaki boş arsalarda mahallenin çocukları maçlar yapardık. Maç topunu, “top alabilecek” durumda olan çocuk getirirdi ve de kaptan “o” olurdu, “istemezse” pas vermez, “istediği zaman” şut atardı… Bütün duran topları o kullanırdı. İstediğini takıma koyar, istediğini kenarda bekletirdi. Kısacası, “Mahallenin takımı, olurdu topun sahibinin takımı!..”
Nereden mi biliyorum; çok yıllar ben de “topun sahibi” olmuştum da ondan!..