Efsane kaptan UEFA'yı anlattı!
Efsane kaptanımız Bülent Korkmaz, UEFA Kupası zaferini değerlendirdi ve Felipe Melo ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. İşte o sözler...
Efsane kaptanımız Bülent Korkmaz, UEFA Kupası zaferini değerlendirdi ve Felipe Melo ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. İşte o sözler...
Galatasarayımızın efsane kaptanı, 17 Mayıs 2000’deki UEFA zaferinin mimarı Bülent Korkmaz başarılı kariyerini ve futbola olan bakış açısını Futbol Extra Dergisi'ne verdiği röportajda anlattı.
Futbol Extra Dergisi’nden Samet Gümüş’ün Bülent Korkmaz’la yaptığı röportajın satırbaşları:
Futbol hayatınıza nasıl girdi?
Çocukluğum İstanbul Edirnekapı’da geçti. Orada surların arasında sabahtan akşama kadar top oynardık. O dönem mahalle takımı Tayfunspor kuruldu. Kırmızı siyahtı renkleri. Orada mahalle maçları yapardık. O dönem orta sahada oynuyordum ve gol kralı olmuştum. Mahalle takımında bir dönem kalecilik de yapmıştım. İlkokulu Vefa Stadı’nın yanındaki Hattat Rakım İlkokulu’nda okuduktan sonra Florya’ya taşındık.
Galatasaray’da ilk kez A takım formasını giydiğinizde neler hissetiniz?
Rapid Wien maçında oynadım. Oynamamı kimse beklemiyordu. Ben de çok heyecanlıydım. Ligde oynamıyordum ama sezon başında 2 hazırlık maçında iyi performans göstermiştim, onun Avrupa maçında oynamamda etkili olduğunu düşünüyorum. O sezon ligde çok oynamama rağmen Avrupa kupası maçlarında oynadım ve yarı finale çıktık. O dönem Türk futbolunu yükselişi başlamıştı.
Bu yükseliş ve daha sonra Milan’ı 3-2 yendikten sonra başlayan UEFA serüveni… Milan maçının ardından takımda hedef ne olmuştu?
2-1 mağlupken Ümit Davala ve Hakan Şükür’ün attığı gollerle 3-2 galip geldik. Milan maçından sonra takımdaki herkes UEFA da finale kadar gideceğimizi söyledi ve gerçekten de öyle oldu. O takımlar ülkelerinin en güçlü takımlarıydı. Örneğin Leeds United maçını 2-0 kazandık. İstenmeyen olaylar oldu ve rövanş maçında sanki başka bir takım vardı karşımızda. Deplasmandaki maç zor geçti. Finale kadar oynadığımız diğer maçları da kaybetmedik.
UEFA FİNALİ UZATMAYA GİDİNCE “KAZANDIK” DEDİM
UEFA kupası final maçını anlatabilir misiniz?
Biz normal lig maçına hazırlanır gibi hazırlanıyorduk. Maç gününde heyecanlandık. Stada geldiğimizde ise herkes çok daha fazla heyecanlanmıştı. Isınmaya çıktığımızda sol taraf tamamen Galatasaray tribünüydü. Hayatımda ilk kez bu kadar çok heyecanlanmıştım. Maç içinde Arsenal de, biz de çok gol kaçırdık. Hagi kırmızı kartla atıldı. Okan ve Capone’nin sakatlığı vardı. Henry’nin kafayla vurup Taffarel’in çıkardığı pozisyon çok kritikti. Biz maçı uzatmaya götürürsek kupayı kazanabileceğimizi biliyorduk. Maneviyata inanan biriyim 20-25 bin kişinin statta ve milyonların televizyondan izlediği bir maçta farklı bir güç hissettik. Genelde maça konsantre olduğumuzdan, seyircinin söylediğini duymayız ama ilk kez seyircinin söylediği 10. Yıl Marşı’nı duydum. Herkes çok etkilenmişti. Maç uzatmaya gitti ve “Biz kazandık” dedim. Çünkü maçta aleyhimize çok olay yaşandı ve maç uzatmaya gidince her şeyin tersine döneceğine inandık. Penaltılarda ise “buz adam” Ergün penaltıyı atıp onlar kaçırınca iş tamamen bize döndü ve 5. penaltıyı atmaya gerek duymadan Popescu’nun attığı 4. penaltıyla kupayı kazandık.
Uzatma dakikalarında omzunuz çıkmıştı…
Maçı uzatmaya götürdük. Benim omzum çıktı. İlk çıktığında ben kendim yerine oturtmuştum ama 2. kez çıktığında doktorumuz Burak Uslu oynamamın zor olduğunu söylemişti. Ben ne olursa olsun oynayacağımı söyledim ve doktorumuz omzumu dirsekten sargıyla yerine oturttu. 3 oyuncu değişmişti. Hagi atılmıştı. Birkaç arkadaşımızın da sakatlığı vardı. Ben takım kaptanı olarak oynamak zorundaydım. Maçı tamamladık. Maç sonunda otele gittiğimizde acıyı hissetmeye başladım. Bütün gece omzumun acısından uyuyamadım. Büyük başarılarda bir olay olmalıdır. UEFA zaferindeki büyük olay ise omzumun çıkması oldu. Beşiktaşlısı olsun, Fenerbahçelisi olsun herkesin bana çok büyük saygısı var. O yaşanan olay herkesi derinden etkilemiş.
İLK KEZ UEFA KUPASI’NI İKİ KAPTAN KALDIRDI
Popescu’nun attığı penaltı sonrası neler yaşandı?
Bir anda herkes koşmaya başladı. Kızım Selen de yanımdaydı. O da sahaya girmişti. Okan’ın ayakkabısı çıkmıştı. Herkes ve her şey çok güzeldi. Kupayı kaldırmak muhteşemdi. Ben kaptanlığım boyunca kupaları hep 2. kaptanla birlikte kaldırdım. UEFA Kupası’nda da Hakan Şükür’le birlikte kaldırdım. İlk kez 2 kaptan birden UEFA Kupası’nı kaldırmış oldu ve bu olay da bütün dünyaya örnek oldu. Bizden sonra da birçok kupa 2 kaptanla birlikte kaldırıldı. Bu da beni çok mutlu etti. Çünkü dünyaya bir örnek olduk. Bunu görünce bende çok gururlanıyorum.
LUCESCU İLE DEVAM EDİLSE ŞAMPİYONLAR LİGİ KAZANILABİLİRDİ
Takım UEFA’dan sonra Süper Kupa’yı da kazandı. O süreçte neler yaşandı?
Fatih Hoca gitti, yerine Lucescu geldi. Hakan Şükür ve birkaç oyuncu daha gitmişti. Lucescu için de zordu. Oyuncular büyük başarı sonrası yeni teknik direktörü kabul etti. Biz Avrupa’nın en büyüğü olacağımıza inanıyorduk ve Avrupa’nın en büyüğü olan Real Madrid’i yenip Süper Kupa’yı Monaco’da kazandık. Lucescu için de çok büyük başarıdır. Orada da aleyhimize haksız bir penaltı verilmişti. Altın golde Fatih Akyel’in ortasında Jardel golü atmıştı. Jardel de önemli bir golcüydü. Ceza sahasında topla buluştuğu anda gol atardı. Süper Kupa da öneli bir başarıdır. 4 aydaAvrupa’da 2 kupa alındı. Türkiye’de bir ilki yaptık. Bundan dolayı UEFA ve Süper Kupa’yı kazanan oyuncular olarak adımız ilki kazananlar olarak tarihe geçti. Yine bir ilk yapmak isteyen takım varsa Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kazanması gerekli.
“Müzede tek eksik o kupa” söylemi var. Şampiyonlar ligi kazanılabilir mi?
Kazanılırdı ama maalesef Galatasaray yönetimi 2 defa hata yaptı. 1. hata, Fatih Terim’in gitmesi, tabi Fatih Hoca istedi diyorlar. 2. ise şu, Lucescu bu takımdan bir şey olmaz denilen takımı çok zor şartlarda şampiyon yaptı. Avrupa’da ve Türkiye’de hiçbir şey yapamaz denilen takımı Avrupa’da ve Türkiye’de şampiyon yaptı. EğerLucescu ile devam edilseydi 1-2 sene içinde Şampiyonlar Ligi Kupası gelebilirdi. Çünkü 2. senesinde gruptan çıkamaz denilen takımı gruptan çıkardı. 2. Grup’ta da Roma, Liverpool ve Barcelona vardı. Ona rağmen çeyrek final kapısından döndük.
ŞİMDİKİ JENERASYONDA ÖZVERİ YOK
“Tekmeye kafa atan adam”,“Top geçer, adam geçmez” tabirlerini tam anlamıyla karşılayan futbolcu olduğunuz söyleniyordu. Şimdiki futbolculara baktığınızda nasıl bir farklılık görüyorsunuz?
Futbolumu profesyonel takıma çıktıktan sonra geliştirdim. Sert ve agresif bir oyuncuydum, karşımdaki rakibimi hep yıldırırdım. Fenerbahçeli ve Beşiktaşlılar benden hoşnut olmazdı ama kendi takımlarında oynamamı isterdi. İyi oyuncu olduğumu şimdi daha iyi anladım. Benim oynadığım dönemle şimdiki jenerasyon çok farklı. Özveri yok ama ben onlara kızmıyorum çünkü altyapıda çok iyi eğitilmiyorlar.
MELO’NUN GALATASARAY'A BÜYÜK KATKISI VAR
Birlikte oynadığınız defans oyuncularından neler öğrendiniz?
Stupmf’tan profesyonelliği öğrendim. Popoescu’dan oyuna bakış açısını öğrendik. Cüneyt Tanman’dan takıma nasıl davranacağımı öğrendim. Beraber oynadığım her futbolcudan bir şeyler öğrendim. Popescu, Emre Aşık ve milli takımda Alpay’la iyi bir uyumumuz vardı.
Semih Kaya’yı veliaht olarak görüyor musunuz? Daha önce Uğur Uçar da 3 numaralı formayı giymişti. Ayrıca Melo 3 numarayı giyerken “Bülent Korkmaz gibi efsaneleşmek istiyorum” demişti…
Semih Kaya’yı ilk kez ben oynattım, ondan sonra Kartalspor’a gitti. Sonra Fatih Terim takıma aldı. Öğrenirse ve kendini geliştirirse iyi bir futbolcu olacak. İşe veliaht olarak bakmamak lazım. Galatasaray’da altyapıdan gelen oyuncu olması önemli. Ben altyapıdan gelen oyuncuya çok önem veririm. Maddi ve manevi olarak çok katkısı olacaktır. Uğur da şanssız sakatlık yaşadı. Ona rağmen futbola dönmesi çok önemli. Melo’ya da teşekkür ediyorum. Yabancı futbolcunun bu şekilde söylemde bulunması önemli bir şey. Melo’nun Galatasaray’a büyük katkısı var. 1-2 kusurlu hareketi var, onlar olmasa daha da farklı olacak. Taraftar da onu öyle seviyor.
TUGAY AVRUPA’YA GİDEREK HAYATININ KARARINI VERDİ
Genç takımda oynarken Bayer Leverkusen’den transfer teklifi almıştınız. 2000’li yıllarda İngiltere ve Amerika’dan transfer teklifi geldiğini biliyoruz. Bununla ilgili pişmanlığınız var mı? “Tugay Avrupa’ya giderek en iyisini yaptı” demiştiniz, 2000 yılı kontrat krizi ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Almanya’daki turnuvada Leverkusen’den teklif gelmişti. Eskiden böyle menajerlik sistemi yoktu. Benim oynadığım dönemlerde kulübe benimle ilgili teklif geldiği de söyleniyordu ama bana iletilmedi.2000 yılında Amerika’dan teklif vardı. Gitmemek için uçuk şeyler istemiştim, kabul de ettiler ama yine de gitmedim.2002 yılında Premier Lig’den birkaç takımdan teklif vardı ama rahmetli başkan Özhan Canaydın’a söz verdiğim için gitmedim ama gitsem iyi olacaktı. 2 -3 sene Premier Lig’de oynamak isterdim açıkçası. Tugay hayatının kararını verdi. Hem futbol oynadı, hem de İngiliz kültürünü çok iyi öğrendi. Doğru bir şey yaptı.
YÖNETİCİLERİN YABANCI HAYRANLIĞI VAR
“Yabancıların kıymeti daha çok biliniyor” şeklinde bir açıklamanız var…
Altyapıdan çıkan oyuncu Avrupa’da el üstünde tutulur. Başarı yakalamışsa ve milli takımda oynamışsa en üst seviyede önem gösterilir. Bizde yöneticilerin yabancı hayranlığı var ve o an kim güçlüyse o oyuncuya karşı sevgisi saygısı vardır. Avrupa’da oynadığım 100. maç dolayısıyla FIFA tarafından yapılan özel tablo hediye edildi. Başka kimse hatırlamadı. Sadece kulübün basın sözcüsü rahmetli Turgay Vardar tişört yaptırmıştı onu hala evimde saklarım. Onun haricinde kimseden bir şey göremedim.
Gençlerbirliği’nde Mesut Bakkal’ın yardımcığı ile başlayan teknik direktörlük kariyeriniz var. Hocalık kariyerinizde neler yaşadınız?
Başladığım dönemde teknik direktörlük yapabilirdim ama Mesut Hoca’nın yanında yardımcılık yaptım. Hem teknik anlamda hem de oyuncu iletişiminde yardımcı oldum. O sezon başarılı bir sezon geçirmiştik. Erciyes’te 11 puanla aldığım takımı 29 puan toplayarak 40 puan getirdim. Son bir Rize maçı vardı, o maçı yenseydik ligde kalıyorduk.10-0 bitecek maç 1-1 bitti. Beşiktaş’la kupa finali oynadık hakem hataları yüzünden kupayı alamadık. Çok güzel sezon geçirdik. Oradaki bütün oyuncular transfer oldu. Başkan’la hala görüşüyorum. Ona da teşekkür ederim. Olmadı sonunu getiremedik. Bursaspor’da yönetim değişti. “İsterseniz yolları ayırabiliriz” dedim.1 hafta sonra da ayrıldım. Gençlerbirliği’nde hata yaptım. Bursaspor’dan 1 hafta sonra gittim. Oyuncuları tanıdığım için gittim. Takımı çeyrek finale çıkardım. 1 galibiyet, 1 beraberlik sonrasında mağlup olunca İlhan Cavcav sözleşmeyi tek taraflı feshetti.
LINCOLN KONUSUNDA HAKLI OLDUĞUM ORTAYA ÇIKTI
Daha sonra Galatasaray’ın başına geçtiniz. Lincoln’le tatsız bir hadise yaşanmıştı…
Galatasaray’ın çocuğu olduğum için zor dönemde teklifi kabul ettim. Meira’nın gitmemesi lazımdı, o mevkiide oyuncu yoktu, o gidince Hamburg maçında Harry Kewel’ı oynattık ve eleştiri aldık. Eleseydik sihirbaz olacaktık. Lincoln’un yaptığı hareketi görmedim. Oyuncunun yaptığı hareket bana değil Galatasaray Kulübü’nün hocasına yapılmış hareketti. Ben Lincoln’un gönderilmesi gerektiğini söylemiştim ve sezon sonu gitti. Sonra Brezilya’nın orta sıralarında bir takıma gitti ve yedek oturuyor. Benim haklı olduğum da zamanla ortaya çıkıyor.
ŞİMDİKİ TAKIMLA 2000’DEKİNİ KARŞILAŞTIRMAK SAÇMA
UEFA Kupası dönemindeki takım ortamı nasıldı?
Biz birbirimizi çok iyi tamamlıyorduk. Birbirimizi, neyi sevip sevmediğimizi çok iyi biliyorduk. Sadece yabancı oyuncular Taffarel, Popescu ve Hagi sonradan bize katıldı. Diğer oyuncularla uzun süre birlikte oynamıştık. Yabancı oyuncularında kariyerli ve milli takımlarında oynuyor olmaları bize çok büyük katkı sağladı. Fatih Terim’in deçok büyük emeği vardı. O ortama da başarı gerekliydi ve başarı da geldi. Örneğin o dönemde oynayan futbolcuların çocukları Florya tesislerinde büyümüştür. Benim de kızlarım Florya tesislerinde büyüdü. Tesisler bizim 2. evimiz gibi olmuştu. Kamp olsun olmasın, orada vakit geçiriyor, yemek yiyorduk. Ojenerasyon çok iyi bir jenerasyondu ve Dünya Kupası’nda 3. olan kadronunda büyük bir kısmını oluşturuyordu. Bazen şimdiki takımla 2000’deki takımı karşılaştırıyorlar, bu çok saçma bir şey. Her takımın farklı bir kimliği ve bakış açısı vardır. Şimdiye kadar da olduğunu düşünmüyorum.