Fatih Terim'den New York Times'a röportaj!

New York Times, Türkiye futboluyla ilgili geniş bir analize yer verdi. Analizde üç büyüklerin durumu ve geniş borç sarmalı değerlendirilirken, Galatasaray'dan Fatih Terim ve Emre Utkucan, Antalyaspor'dan Ali Şafak Öztürk ve Türkiye Futbol Federasyonu'ndan Hamit Altıntop da demeçler verdi.

New York Times'ta Rory Smith imzalı 'Boğaziçi'nde korku ve nefret' isimli bir analiz-haber yayınlandı. Analizde Türk futbolunun borç durumu ortaya konurken, Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim ve Gözlemci Emre Utkucan ile birlikte Antalyaspor Başkanı Ali Şafak Öztürk konuştu.

İşte yazından öne çıkan noktalar:

"Türk futbolu, büyüklerin düşüşüyle kıvranırken, yaygın komplo teorileriyle birlikte artık Avrupa devleriyle boy ölçüşemiyor. Tüm problemleri çözmek için birinin çıkıp kimsenin taşımadığı özellikleri taşıması gerekiyor.

Ülker Stadyumu'nda yüzlerce taraftar omuz omuza ve kızgın. Barikatları aşmak için birbirlerinin omuzlarına çıkıyorlar. Teknik direktör gönderilmiş, kulüp başkanı bir kenara çekilmiş, oyuncular ise şehrin dışına çıkmak zorunda kalacak. Fenerbahçe kaybetti ve birileri, herhangi biri bunun bedelini ödemek zorunda."

FENERBAHÇE, VASATLIKLA MÜCADELE EDİYOR

"Her şeyi ötesinde, bu herhangi bir maç değildi. Fenerbahçe, bu yüzyılda ilk defa Kıtalararası Derbi'de Galatasaray'a kendi sahasında kaybetti. Galatasaray, İstanbul'un Avrupa yakasındaki takımı. Fenerbahçe ise Asya kıtasındaki temsilcisi.

Taraftarlar için bu üzüntü verici mağlubiyetlerden bir tanesi. Şampiyonluk umutları, uzun süre önce kayboldu. Şimdi bu mağlubiyet, Fenerbahçe'nin gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'ne katılma umudunu da yok etti. Kulüp, şimdi vasatlıkla mücadele ediyor. Bu öfke, sadece kaybetmekle alakalı değil. Aynı zamanda endişe de var."

TÜRKİYE'NİN BÜYÜK İMPARATORLUKLARI

"Fenerbahçe, kendisine teselli bulamayan tek kulüp değil. İstanbul'un devasa üç büyük kulübü var; Avrupa yakasındaki Galatasaray ve Beşiktaş ile Asya yakasındaki Fenerbahçe. 1984'ten bu yana 1 sezon dışında tüm şampiyonlukları bu üç büyük kulüp kazandı. Taraftarlarının sayıları milyonlarla ölçülüyor. Sadece İstanbul'da değil, Türkiye'nin her yanında taraftarları var. Spor kulübü gibi değiller. Daha çok her yere yayılmış büyük imparatorluklar gibiler.

Bu sezon bitime 3 hafta kala, Türk futbolunun Golyatları bir tarafa çekilmiş durumda. Hatta, gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'nde de olamayacaklar. Şampiyonluğu bir Davut kazanacak. Muhtemelen Başakşehir... En üst ligdeki maceralarında ilk kez şampiyonluğa bu kadar yakınlar. Onlarla mücadele eden Trabzonspor ise İstanbul dışındaki en büyük kulüp."

"KALELERİN TEMELLERİ SALLANIYORDU"

"Öfke Kadıköy sokaklarını doldurmadan önce Fenerbahçe şampiyonluk yarışından düşmüştü. Beşiktaş'ın ise biraz daha sonra düştü. Trabzonspor ile berabere kaldılar ve şampiyonluk umutları yok oldu. Galatasaray, Kıtalararası Derbi'yi kazanmış olsa bile lig haziran ayında tekrar başladıktan sonra yarıştan düştü.

Boğaz'ın her iki yakasında yer alan bu asırlık futbol kaleleri, şampiyonluk yarışından bir bir düştü. Aslında temelleri, uzun süredir sallanıyordu."

"TÜRK FUTBOLU, KEPENK KAPATMAYI GÖZE ALAMAZDI"

"Koronavirüs pandemisi nedeniyle Avrupa'daki hemen hemen her lig durdu. Galatasaray'ın evi olan Türk Telekom Stadyumu'nda bir temizlik ekibi, çok zahmetli de olsa her koltuğu ve her yüzeyi tek tek dezenfekte etti. Aslında Türkiye, mart ortasına kadar futbola devam etmeyi planlıyordu. Ülkede ilk koronavirüs vakaları çıktıktan ve hastalık yayılmaya başladıktan sonra birçok oyuncu, ligin devam etmesi fikrinden rahatsız olduklarını dile getirmişti. Ne olursa olsun, ülkenin Spor Bakanı maçların devam edeceğini söyledi ve o hafta sonu maçlar, seyircisiz bir şekilde devam etti.

Avrupa'nın en zengin ligleri için bile pandeminin ağır ekonomik sonuçları olacaktı. Taraftarsız maçların da sonucu olacaktı. Türkiye ise bu süreçte anlaşılmaz ve varoluşsal bir noktada kaldı. Koronavirüs pandemisi çarpmadan önce bile Süper Lig ekiplerinin toplam 2.6 milyar dolar borçları vardı. Türk futbolu, bu borçlarla birlikte kepenk kapatmayı göze alamazdı. Borçların çok büyük bir kısmı Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor'a ait. Borçlarının büyük kısmı ödenmemiş vergiler olsa da ülkenin para birimi olan Lira'nın da düşüşü yardımcı olmadı. 4 büyüğün tamamı, son yıllarda UEFA'nın Finansal Fair Play kuralları ile sorunlar yaşadı.

Ancak, bu borçla büyük ölçüde çok yüksek fiyattan alınan ve düşük fiyatlara satılan yaşlı yabancı yıldızlara ödenen paralardan kaynaklanıyordu. Bu yanlışlıklar, yıllar boyunca sürdü. CIES Futbol Gözlemevi'ne göre Süper Lig, 31 Avrupa Ligi arasında en yüksek yaş ortalamasına sahip turnuva. Türkiye Futbol Federasyonu'nun eski başkanı Yıldırım Demirören'in daha önce dediği gibi, bu durum artık sürdürülebilir olmaktan çıkmıştı."

ALİ ŞAFAK ÖZTÜRK: "SİSTEM SAĞLIKLI DEĞİL"

"Türk bankaları, kulüplere bir yaşama fırsatı verdi. Borçlarını yapılandıracak ve ülke bankaları her takımın borçlarını yönetecekti. Ayrıca, kulüplerin finansal durumlarını da federasyon regüle edecekti. Fakat, bu kurtarma paketi de çöktü."

Antalyaspor Başkanı Ali Şafak Öztürk, bu pakedin uzun vadeli bir çözüm olmadığını savunuyor: "Sistem, sağlıklı değil. Kulüpler az kazanıyor ama her geçen gün çok daha fazla harcıyor. Önümüzdeki yıllar için hiç iyimser değilim."

FATİH TERİM: "AVRUPA İLE FARK BÜYÜYOR"

"Bir noktaya kadar, eski büyüklerin finansal borçları Türkiye'deki mücadeleyi dengeledi. Bu sayede Başakşehir gibi bir kulüp öne çıkma fırsatı buldu.

"Artık büyük ve küçük kulüpler yok." diyor Galatasaray Teknik Direktörü ve son 30 yılda Türk futbolunun en dominant figürü olan Fatih Terim; "Avrupa takımlarıyla Türk kulüpleri arasındaki fark her geçen büyüyor. Öte yandan, Süper Lig ise daha dengeli bir lig haline geliyor."

TÜRK KULÜPLERİNİN DEMOKRASİ MODELİ

"Bankaların duruma müdahale etmesi bir problemi çözdü ama başka problemleri daha da artırdı. Ali Şafak Öztürk, "Her kulüp için finansal düzenlemeler farklılık gösteriyor. Sistem yeterince açık değil. Bu da insanlara şüphelenmeleri için alan bırakıyor." diyor.

Türk kulüpleri, üyelerden oluşan organizasyonlardır. Belirli aralıklarla kendi başkanlarını seçerler. Teorik olarak, bu demokrasi modeli kulübü özel yatırımcılardan korur. Ancak artan bir şekilde, bu demokrasi modelinin yeni futbol düzeniyle artık uyuşmadığını söyleyenler var."

HAMİT ALTINTOP: "HEDİYE VERMEK ZORUNDA HİSSEDİYORLAR"

"Antalya'da bir tatil köyü işletmecisi olan Ali Şafak Öztürk, "Bu şehirden kazandıklarımı tekrar bu şehre geri verebilmek daha kolay olurdu. Gördüğünüz gibi, özel yatırımcıları bu kulübe kabul edemiyoruz." diyor. Gelirler artmadan, bu kulüplerin borçlarını ödemek için sınırlı seçenekleri var. Maliyetleri düşürecekler ve bu durumda da başka bir sıkıntı ortaya çıkacak. Öztürk, "Bu şekilde de oynanan oyunun kalitesi çok düşecek ve ardından kulüplerin değerleri de benzer şekilde düşecek." sözleriyle bir gerçeği ortaya koyuyor."

Seçim modelinde, tekrar seçilmenin tek yolu başarılı bir takım kurmaktan geçiyor. Bunun etkisiyle başkanlar, kısa vadeli çözümlere yöneliyorlar. Tekrar seçilebilmek ve gücü ellerinde tutabilmek için kısa vadeli çözümlere başvuruyorlar. Eski Real Madrid, Bayern Münih ve Galatasaray futbolcusu olan Türkiye Futbol Federasyonu Yöneticisi Hamit Altıntop, "Başkanlar, taraftarlara hediyeler sunmak zorunda hissediyorlar kendilerini." şeklinde durumu açıklıyor."

FATİH TERİM: "BAŞARISIZLIĞIN NEDENİ, EN KOLAY YOLU"

Belki de daha zararlı olan bu sistem sayesinde kulüpler uzun vadeli planlar yapmaktan kaçınıyor. Fatih Terim, "Bir futbol takımı başarısız olduğunda, kulüpler öncelikle teknik direktörlerinden vazgeçiyor. Başarısızlığa bir neden bulabilmek için en kolay yol bu." diyor.

Emre Utkucan, sıradışı bir yolculuğu olduğunu kabul ediyor. 8 yıl önce bir TV kanalında yorumcu olarak çalışıyordu. Görevi, İtalya ve İspanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinden maçları yorumlamaktı.

"Bir gece." diyor Emre Utkucan; "Fatih Terim yorumlarımı dinlemiş. Oyunu görme şeklimi, oyuncuları analiz etme stilimi ve bilgi derinliğime hayran kalmış. Bu yüzden beni kulübün antrenman tesislerine davet etti."

BUNU TERİM YAPTI, ÇÜNKÜ BİR TEK O YAPABİLİRDİ

"Kısa bir süre sonra Fatih Terim, hayatı boyunca Galatasaray'ın bir üyesi olmuş Emre Utkucan'ı Galatasaray'ın transfer ekibindeki en önemli görevlerden birine getirdi. Emre Utkucan, "Çok büyük bir hamleydi. Tekerlekli sandalyede olan bir TV yorumcusunu, transferlerden ve analizlerden sorumlu hale getirdi." diyor.

Bunu Fatih Terim yaptı, çünkü bir tek Fatih Terim yapabilirdi.

Emre Utkucan, Galatasaray'da yedi teknik direktör ve dört başkanla çalıştı. Uluslararası gözlemcilik görevini tüm bu süreç boyunca sürdürdü. Kendi analist ekibini kurdu. Kendi deyimiyle, "Nerd'ler" (Editör notu: okulda sürekli çalışan 'inek öğrenci'ler) ekibini oluşturdu.

TÜRK FUTBOLUNUN İHTİYACI: ORGANİZASYONEL İSTİKRAR

"Emre Utkucan, her şeyin her an değiştiği bir ülkede sıradışı ve aykırı bir değer. Kendisini Galatasaray'ın karakutusu olarak tanımlıyor. Bir tür kurumsal bilgi deposu. Neredeyse Türkiye'de türünün tek örneği. Kulüplerde sürekli olarak gelenler, gidenler varken o bu takımın değişmez yöneticisi."

"Galatasaray'ın son 8 yılda 4 kez şampiyon olması ve 4 kez Türkiye Kupası'nı kazanması sürpriz değil. Bunun özel bir yeteneğinin olmadığını düşünüyor, sadece çok sıkı çalışmak ve istikrarlı olmak. Utkucan, "Organizasyonel istikrar, gerçekten büyük lükstür." diyor.

Türk futbolunun tarihi boyunca en büyük eksiği olan organizasyonel istikrar özelliği, iyileşmenin belki de en önemli yolu. Fatih Terim, ülke futbolunun sorunları için 'Sağlık bir çözüm' istiyor. Hamit Altıntop ise "Daha dengeli ve daha disiplinli" kulüpler peşinde..."

Böyle bir yaklaşım için ülkenin gençlik faaliyetlerine yönelmesi gerekiyor. Türkiye, büyük oranda genç olan 80 milyon nüfusa sahip olsa da kendi yıldızlarını yetiştirme konusunda Avrupa ülkelerinin çok gerisinde. Hamit Altıntop gibi milli yıldızlar, Almanya'daki ikinci-üçüncü jenerasyon gurbetçilerden...

"ÖNCELİKLİ DERTLERİ ALINAN SKORLAR"

"Çok büyük bir potansiyelimiz var." diyor Hamit Altıntop, "Fakat, doğru sistemimiz yok. Öncelikli dertleri a takımlar ve alınan skorlar. Genç takımlara ve buradaki genç oyunculara ihtiyaçları olan şeyleri vermeyi unutuyoruz."

Burada ilk ihtiyaç, genç takım antrenörleri. Bir çoğu asgari ücretten biraz daha fazla kazanıyorlar ve düzenli şekilde paralarını alamıyorlar. Hamit Altıntop, federasyondaki görevine buradaki sorunları düzeltmek için gönüllü bir şekilde geldi.

"Eğer paran yoksa, altyapı dışında başka bir işte de çalışman gerekir. Kulüpler önce bunu anlamalı." diyor Hamit Altıntop; "Bunu değiştirmenin en doğru yolu, genç takım hocaları için doğru eğitimi vermek ve sonra kendi çocuklarımıza güven duymak."

FATİH TERİM: "ÇÖZÜM BULUNMAZSA KRİZ DEVAM EDECEK"

Hamit Altıntop gibi Fatih Terim de, şu andaki finansal krizin tüm sistemi yeniden başlatmak için bir fırsat olarak görüyor. Başka çaresinin olmadığını düşünüyor. Tecrübeliler ve paralı askerler için boşa savrulan paralarla geçen yıllar. Sadece gelecek haftayı düşünerek geçen yıllar. Büyük ölçüde bir sonraki seçimi kazanmak için harcanan paralar.

Fatih Terim, "Doğru ve kalıcı çözümler bulmadığımız sürece, finansal kriz durumu devam edecek." diyor.

FARKLI BİR ÇÖZÜM İSTİYORLAR, TEKNİK DİREKTÖR GİDİYOR

Ülker Stadyumu'nun dışında, Galatasaray yenilgisi sonrası birçok taraftar artık gitmiş ve sadece en bağlı olan Fenerbahçeliler etraftaki sokaklarda. Gece boyunca bağırmaya devam ediyorlar. Artık farklı bir çözüm istiyorlar. İki gün sonra isteklerine kavuşuyorlar. Fenerbahçe, teknik direktörüyle yollarını ayırıyor."

Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları