Galatasaraylı spor yazarı Ahmet Çakır, Galatasaray'ın en büyük sorununun ''kolay gol yemek'' olduğunu belirtti.
Spor yazarı Ahmet Çakır, Galatasaray'ın Lazio karşısındaki etkisiz oyununu değerlendirdi. Ahmet Çakır maç yazısında, sarı-kırmızılı takımın özellikle savunmadaki zaaflarına dikkat çekerken, Galatasaray'ın maça ideal bir kadroyla çıktığını da ifade etti.
İşte Ahmet Çakır'ın Lazio-Galatasaray maçı değerlendirmesi...
''Sarı Kırmızılı takım az da olsa bir umutla gittiği maçta, bir kez daha kolay gol yeme hastalığının kurbanı oldu.
Oysa hücumda etkisiz kalsak da golsüz biten ilk yarıda umutlarımız biraz daha artmış olarak soyunma odasına gitmiştik. İkinci yarının başındaki şiddetli yağışla biz gol bulmayı umarken her zamanki gibi kolaylıkla 1 değil 3 gol yiyip yıkıldık.
Sadece bu maç için değil Denizli'nin göreve gelişinden bu yana en tatmin edici başlangıç kadrosunun sahada olduğunu söylemek mümkündü. Ancak bunun daha fazlasına ihtiyaç olduğu da ortadaydı. İlk 15 dakikada ortaya çıkan durum, Denizli'nin 60'a kadar oyunu tutup sonrasında 1 gol sıkıştırmaya kalkacağını gösteriyordu. Daha çok rakibi uyutmaya çalışan Sarı Kırmızılı takımın ilk yarım saat içinde tek atağı ve şutunun oluşu bunun açık kanıtıydı.
Açıkçası İstanbul'da ortaya koyduğu üstünlüğe karşın Lazio'nun da ilk yarıda pek ısırıcı bir hali yoktu. En azından başlangıç itibarıyla Denizli'nin yapmak istediği iş, olur yönde ilerliyordu. Hesabın tutmayan tarafı, Sabri ve Yasin'den gelebilecek katkının düşük kalışıydı. Sneijder ve Podolski'ye de rakip göz açtırmayınca her bakımdan sıkışıp kalmış bir oyun izledik. Taraftarlığın dışında sadece futbol izlemek isteyenleri hiç de tatmin edici bir karşılaşma değildi.
Sarı Kırmızılı takımın ilk yarıdaki oyununun önemli bir boyutu da rakibin sertliğine fazlasıyla karşılık verilebilmesiydi. Rus hakemin de bu konudaki hoşgörüsü bunu kolaylaştırdı… İyi hoş da golsüzlük durumunun sonuna kadar sürmesi de mümkündü ve bunun kimin işine yarayacağı ortadaydı. Sarı Kırmızılı takımın ikinci yarının başında aniden bastıran şiddetli yağışla birlikte rakip kaleye inme çabasının karşılığı da gecikmedi.
Biz 60 ve sonrasını beklerken Lazio biraz daha erken vitesi yükseltti ve önce Matri'nin direğin dışına vuran topuyla haber verdiği gol, yine o köşe atışlarından birinde geldi. Bizim bu yöndeki zayıflığımızı bilen ev sahibi, bu en kolay gol bulma şansını kullandı. Hala birşeyler yapmak mümkün olabilirdi ama oyunumuz bunun tam tersi doğrultuda ilerleyince bu kez basit bir organizasyonla ikinciyi, o da yetmeyince üçüncüyü bulup maçı bitirdiler.
Kısa bir süre için, “Türkler bitti demeden bitmez!” durumu ortaya çıkar gibi oldu ama kolay gol yeme hastalığımız yağmurla birlikte depreşmiş gibiydi. Aslında öncesinde 2 tane yememiş olsak Yasin'in golü tam zamanında gelmişti. Sonrasında gelecek 1 gol de istediğimizi elde etmeye yetecekti. Bunun için çılgın bir yarım saat bizi bekliyordu. Denizli'nin Sabri'yi çıkarıp Umut'u alması bu kez iyi sonuç verse diye dua etmek gerekiyordu. Rakibin bu konudaki silahları daha etkiliydi ve sonucu belirleyen de bu oldu. Onlar Klose'yi, Candreva'yı kenarda tutma lüksüne sahipken sizin kimlerle hamle yapmaya çalıştığınız ortada...
Umudumuzu bir yere kadar korumuş olmak bir teselli midir, bilemiyorum. Bu kadar kolay gol yiyerek ne içerde ne dışarda bir yere varılamayacağını herkes biliyor. Birşeyler olabilir diye hep inanmak istiyoruz ama bunu yapabilecek gücünüz olmadıktan sonra sadece dilemek bir işe yaramıyor. Çok daha sağlam bir futbol diliyle konuşan Lazio, pek de zorlanmadan işi bitirdi.''