"Bir lig maçında arkadaşlarına destek amaçlı sahanın ortasına gelip hep beraber arma öpüp,90 dakika boyunca amaçsız bir futbol oynayarak beraberliği son anda kurtaran değil; elini kalbine götürüp Almanya'da rakibini dize getiren bir ekip bu oyuncular. Bazı şeyleri göstermek için değil, yaşamak için yaptılar."
Bundan yaklaşık 10 yıl önceydi, Galatasaray Bernabeu Stadı'nda Şampiyonlar Ligi'nde son 4 takım arasına kalmak için çıkmıştı sahaya.
O maçtan 8 ay önce iki takım Monaco'daki Süper Kupa finalinde karşılaşmış ve sahadan başı dik ayrılan taraf Galatasaray olmuştu. Dönemin futbol otoriteleri Real Madrid - Galatasaray serisinin galibinin Şampiyonlar Ligi'ni alacağını öngörüyordu. (Ki o son 8 takım arasında yine Leeds United ve Arsenal da vardı)
Tüm bunlar, Türk takımlarının Avrupa'daki çizgisini düşününce; yaşanılan en güzel dönemler olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı. Fakat eskiyle avunmak, eskiyle övünmek başarılar tekrarlanmadıkça yanılgıları da beraberinde getirir.
Galatasaray, 10 yıl aradan sonra yeniden karşısına çıktı Real Madrid'in.Türkiye'de kıyametin koptuğu bir zaman aralığında Galatasaray Bernabeu'daydı. Yüzü Avrupa'ya dönüktü, geleneğinde olduğu gibi. Ümit Davala, maç öncesi çimlerdeyken Taffarel ile anılarını tazeledi belki de...Sabri, henüz 17 yaşındayken televizyondan izlediği o statta takımın en eskilerinden biriydi artık. Emre Çolak, Yekta Kurtuluş, hatta Engin Baytar o atmosferde birkaç ara pası attı, ikili mücadeleye bile girdiler.
Aradan 10 yıl geçmişti ve Galatasaray Madrid'e marka oluşundan dolayı gitmişti. Bu kez sportif başarı yok, orta sahaya açılan Şampiyonlar Ligi brandası, tribünde Uefa temsilcileri bulunmuyordu. Şuna dikkat çekmekte fayda var; 10 yıl boyunca Galatasaray neden bu ve bunun gibi elit statlara eskisi gibi gelemedi? Neden Trömsö faciası yaşandı, neden Avrupasız geçecek sezonlara başlandı, neden hep 2000 ruhu arandı da 2005 takımı kurulamadı?
Bir yerlerde yanlış şeyler yapıldı kuşkusuz. O tarihte belki de hazırlıksız yakalanmıştı Süren yönetimi Avrupa'da alınacak bir kupaya. Bir türlü sistematik hale getirilemedi, bir türlü mali disiplin sağlanamadı; bir daha 2000 gibi olmadı...
Aradan 10 yıl geçti; artık taraftarın umudu var. Bu, yalnızca Terim prensiplerinden değil. Bu; Arda Turan gibi son 10 yılın en yetenekli Galatasaraylısını kaybeden bir taraftarın gözünü geleceğe dikmesinden belli. Bu; futbol sektörünün içinde bulunduğu kaos ortamına rağmen Galatasaray taraftarının yüzünde beliriyor. Yepyeni bir dönemin temelleri atılıyor Galatasaray adına. Özellikle şike soruşturmasının futbol üzerinde orta vadede doğuracağı olumlu etki; Türkiye Futbol Federasyonu'ndan Merkez Hakem Komitesi'ne, kulüplerin yönetim tarzlarından, yazılı ve görsel basındaki duruş ile algıya kadar her noktaya sirayet edecektir.
Ağustos 2011
Galatasaray bir kez daha Bernabeu'ya gidiyor. Üstelik bu UEFA yetkilileri de olacak. Büyük iş başardılar bu noktaya gelene kadar, şimdi rakipler arasındaki en güçlülerden biriyle mücadele verecekler.
Real Madrid, bu sezon tüm enerjisini Şampiyonlar Ligi'ne verdi. Mourinho ve öğrencileri bu yıl Wembley'de olmayı ve 10.kez bu büyük kupayı kazanmayı çok istiyor. Galatasaray, sezon başından bu yana özellikle Avrupa'da harika maçlar çıkardı. Bu seviyeye gelene kadar çok çalıştılar, hak ettiler ve kültüründe olan birikimle son 8'e kaldılar.
Futbol oynamak isteyen, topa sahip olup rakip kaleye en yakın yerde bulunmayı amaç edinen bir topluluk Galatasaray. Elbette Real Madrid favori, hatta kupanın favorilerinden ancak Galatasaray'ın bu eşleşmede futbolseverlere ispatlaması gereken bir şey var; inanç.
Bir lig maçında arkadaşlarına destek amaçlı sahanın ortasına gelip hep beraber arma öpüp,90 dakika boyunca amaçsız bir futbol oynayarak beraberliği son anda kurtaran değil; elini kalbine götürüp Almanya'da rakibini dize getiren bir ekip bu oyuncular. Bazı şeyleri göstermek için değil, yaşamak için yaptılar.
Kuradaki belirleyici faktörler kuşkusuz Ronaldo'nun varlığı ve Mourinho'nun başarı odaklı anlayışı ile Mourinho'nun eski öğrencileri Drogba, Sneijder ve Hamit'in Terim dokunuşlu performansları olacaktır. Galatasaray için amaç yarı final olmalı ancak bu seviyede bulunmak bile büyük başarı. Bunun keyfini çıkarmanın zamanıdır şimdi. Daha önce Avrupa'yı defalarca şaşırtmış olan Galatasaray, bu büyük markayı elerse yılın sürprizi olur.
Terim'in bu kuraya çok da üzüldüğünü düşünmüyorum. Çünkü böylesine bir fırsat, takımını bu seviyede görmek ve onu yukarıya taşımak için çaba göstermek büyük keyif olacak. Galatasaray taraftarına düşen görev ise rövanş maçında rakibe sahayı dar edip, bu takımın ağabeylerine Ali Sami Yen'de gösterilen ilgiyi TT Arena'da tekrar etmek.
Galatasaray ile Real Madrid arasında güç farkı olduğunu kabul etmek gerekir ancak anlayış ve zihinsel güç açısından emin olun sarı kırmızılılar sahada asla ezilmeyecek.