Galatasaray'ın Gençlerbirliği yenilgisi sonrasında Hıncal Uluç değerlendirme yaptı
Galatasaray'ın Gençlerbirliği yenilgisi sonrasında Hıncal Uluç'a, "G.Saray’ın puan kaybı sarı-kırmızılılar tarafından çok konuşuluyor ama bir de Gençlerbirliği ve Ümit Özat var. “Otobüsü çekti” diye düşünen var ama taktiksel açıdan Avrupa’daki trend dizilişlerin esintileri de vardı. Nasıl görüyorsunuz Ümit hocayı?" sorusu yöneltildi.
İŞTE HINCAL ULUÇ'UN SÖZLERİ...
"Ümit hocayla ilgili bir tane eleştirim var, çok ciddi bu ama: Kıyafeti. Benim bütün ortaokuldan itibaren çocukluğum ve gençliğim Ankara'da geçti. G.Birliği, Ankara'nın çok özel bir takımıdır. Şimdi o takımın teknik direktörünün kıyafeti, o takımı temsil edecek düzeyde olmalı. Kenarda duran Ümit Özat'ın sırtına ver pazar küfesini, kimse yadırgamaz. Gitsin Yenişehir pazarına, biri çağırır. Ümit hoca bir seyretsin, Türkiye'deki maçları, İngiltere'yi, Fransa'yı, Almanya'yı… Kenarda böyle hamal kılığında duran hoca yok. Hamallığı asla eleştirmiyorum, sırtında küfe taşıyacaksan öyle rahat bir kıyafetin olması lazım. G.Birliği kulübünde kenarda duracak adamın buna hakkı yok. Bu eleştirim.
TAKTİĞİ FEVKALADE BAŞARILIYDI
Galatasaray'a karşı oynadığı futbol ise fevkalade başarılı. Neden? G.Birliği son 5 hafta maç kazanamamış. İki beraberlik, üç mağlubiyet. Küme düşme sınırına doğru tepetaklak düşmüş adeta. Bu onun dönüm maçı olabilir, puan alması lazım. Bir defa Galatasaray'ı iyi analiz etmiş, şunu düşünmüş: "Ben Galatasaray'dan nasıl puan alırım? Galatasaray iyi futbol oynamıyor. Akıllı bir savunma ile bunları durdurmak mümkün." Geniş alan bıraksaydı kaybederdi, bunu görmüş. İki, Galatasaray hızlı hücuma çıkan takımlara karşı da çok zayıf… Hızlı çıkan her rakip, Karabükspor da dahil, gol pozisyonuna girebilir. Neden? Çünkü Galatasaray koşan bir futbol oynamıyor. Hele geriye dönüşlerde kimse koşmuyor. 10 kişi ile Galatasaray'ın yüklenmesi demek kontralarda en fazla 2-3 kişinin geriye dönmesi demek. Yani diyor ki, "Ben bu uyuşuk hücum futbolunu durdurduğum anda alan daraltarak, kapalı savunma yaparak, hızlı hücumla gol bulabilirim." Galatasaray'ı yenmenin formülü aslında bu kadar basit… Bunu görmüş ve tüm oyununu buna göre kurmuş. Maçın birinci devresi biterken dedim ki Galatasaray'ın kazanması Gençlerbirliği'nin kendi kalesine gol atmasıyla mümkün. Gol atacak gibi oynamıyorlar çünkü. 15 dakika daha oynandı, bizimkilere dedim ki, "Arkadaşlar, ben 1 puana razıyım, itirazı olan var mı?" Ses çıkmadı. "Ne diyorsun Hıncal abi" demediler. Galatasaray topa yüzde 75 hakim ama bütün oyunu orta sahada ve kendi sahasında oynuyor. Gol alanına yanaşmıyor. 35 metreden vurmayı da kabul ediyorum şutu, oralara bile gelmiyor Galatasaray. Orada kendi aralarında oynuyor, Gençler de onları seyrediyor, oh koşmuyoruz, yorulmuyoruz diye… Bunlar yan yan yan kendi kendilerine oynuyorlar, eh! Gençler takımı topu bir kaptı mı, vın… Onu görünce dedim 'Ben 1 puana razıyım' diye ama Gençlerbirliği kontradan golü bulabilir. Golü atan da Gençlerbirliği'nin beki… Hızlı oyun derken neyi kast ettiğimi görüyorsun. Olcan gibi, Volkan gibi ileride oynayıp tek başına ileri oynayan hızlı forvetler değil. Onlar dahi planlanmış. Kontratağa çıkıldığı zaman kimler hücuma koşacak? O zaman tehlikeli oluyorsun. İkiye üç, ikiye dört yakalıyorsun. Kaç defa yakalıyorsun böyle… Fevkalade başarılı bir taktik. Galatasaray'ın puan almasına imkan tanımadılar"