''Hücumdaki çaresizlik...''

Spor yazarı Ahmet Çakır, Galatasaray'ın Osmanlıspor maçını değerlendirirken, hücum bölgesinde yaşananları ''Çaresizlik'' olarak değerlendirdi.

Galatasaray'ın Osmanlıspor'a 3-2 kaybettiği karşılaşma, spor yazarlarının da gündeminde geniş yer buldu. Spor yazarı Ahmet Çakır, karşılaşmayı değerlendirirken savunmadaki hatalara dikkat çekerken, hücum bölgesinde yaşanan durumu da ''Çaresizlik'' olarak değerlendirdi.

İşte Ahmet Çakır'ın dikkat çeken yazısı...

''Sarı Kırmızılı takım sessiz sedasız kendi futbol tarihinin istatistikçilerce görmezden gelinmeyecek utançlarından birine imza attı.

5 maçtır evinde kazanamayan ve ateşin de çok yakınında olan rakibine hem İstanbul'da hem burada yenildi... Gerçi Mustafa Denizli şampiyonluk masalları anlatmayı devrearasında bırakmıştı ama yaşanan koşullarda bile sürdürülen transfer çalışmaları ve öteki işlerin ne kadar anlamsız olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Vah Cim Bom vah!

Kabul etmek gerekiyor ki bu sezon Galatasaray'ın bir Muslera sorunu var. İlk yarının sonunda takımı üstünlüğü ele geçirmişken santra yapılmasının ardından yediği gol, artık isyan ettirecek nitelikteydi. İkinci yarının başında köşe atışından gelen topu alamayıp gole yol açması da öyle… Tamam, hâlâ takımı ayakta tutan adamlardan biri ama yediği olmayacak goller için “bu kaçıncı?” diye sormak gerekiyor. Aynı golleri, olmayacak hatalarla, defalarca yemek… Nedir bu!

Çok kolay gol yemelerine yol açan bir başka sorunu da Mustafa Denizli çözemedi. Bu pozisyonlarda savunma hep geri çekiliyor ve hamlesiz oynuyor; adeta topun kendiliğinden uzaklaşmasını bekliyorlar. Cim Bom'un attığı ikinci gol öncesinde Osmanlıspor'un mutlak gollük iki pozisyonu var ki neredeyse 7-8 adam cezaalanı içindeydi ve hepsi rakibin pas yapıp şut atmasını seyretti. Üçüncü gol de böyle bir perişanlık içinde geldi, köşe atışından gelen topa defalarca rakip vurdu, Cim Bom seyretti.

Söylendiği gibi - 19 filan olmasa da adamın canını epeyce yakan soğuk, betonlaşmış zemin ve daha 15 dakika olmadan Semih'in sakatlanıp çıkması, kabul edilebilir mazeretlerdi. Bazı Galatasaraylı oyuncular “keşke ben de sakatlanıp çıksam” der gibiydi. Böyle bir ortamda ikisi de Sinan'ın çabasıyla başlayıp Burak ve Sneijder'in bitirdiği gollere de yazık edildi… Kuşkusuz ki Chedjou'nun yokluğu da önemli sorundu. O varken de bu goller yeniyor ama yokluğu daha büyük dert oluyor. Denayer ve Carole'ün hâlâ sakatmış gibi yarım yamalak oynamaları da yenen gollerde etkendi.

Golü yedikten sonraki hücum çaresizliği de bir başka azap noktası oldu. Özellikle 70'ten sonra iyice kapanan Osmanlıspor'u cezalandıracak becerinin gösterilemeyişi de hazindi. Bazı maçlarda sol ayaklı tek oyuncusu olmayan Cim Bom bu kez o özelliği taşıyan 5 adamla (Hakan, Carole, Olcan, Bilal, Sneijder) oynamaya başlayınca ataklar hep soldan geldi. Ancak bunlara atak demek zordu. Örneğin Olcan topu ortalamaya çalışırken attığı top 3 kez 5-6 metre ilersindeki ilk rakibi bile aşmadı! Burak'ın gol dışında topa ayağı değmedi ama Denizli, Sinan'ı çıkardı. Rakibin kendilerini uyutma çabasına Sneijder'in çırpınışı dışında dünden razı gibiydiler. Sahada birlikte uyudular!

Tabii böyle bir durumda hafta içinde yaşanan UEFA sancısını da hatırlayıp sormak gerekiyor: Bu kadar kolay kaybedilecekse ne gerek var kulübü batıran bunca futbolcu alımına, teknik direktör değişimine ve daha bir yığın harcamaya? Sarı Kırmızılıların yıllar önce işe yaramaz diye gönderdiği Musa Çağıran ve Mehmet Güven gibi oyuncular bile yetiyor onları yenmeye… Galatasaray'ın 21 Yaşaltı takımı da oynasa en fazla yenilir rakibine… Hakemin Hakan Balta'ya göstermediği ikinci sarıya ne denebilirdi onu da kestiremedim…''
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları