"İlk yarıda kırılma maçı..."

Galatasaraylı futbolcular Kazım Kazım ve Fernando Muslera, "Son Pas" programında önemli açıklamalarda bulundular.

Galatasaray'ın başarılı oyuncuları Kazım Kazım ve Fernando Muslera, GSTV'de yayınlanan “Son Pas” programında Spor Toto Süper Lig'in ilk yarısını değerlendirdi.

Başarılı oyuncular ilk yarıda oynadıkları derbilerden, kendileri için en özel olan maçlara kadar farklı konularda açıklamalarda bulundular. işte iki futbolcunun açıklamaları;

Öncelikle liderlikle ilgili olarak konuşalım. Galatasaray 37 puanla Spor Toto Süper Lig'in ilk yarısını en yakın rakibi Fenerbahçe'nin önünde zirvede tamamladı. Neler söylemek istersiniz?

Kazım: Bu çok önemli bir duygu, güzel bir his. Ligin ilk yarısında bile olsa lider bitirmek çok önemli. Puan farkı çok da önemli değil. Artık bunu bir kenara bırakmak gerekiyor. Şimdi aynı konsantrasyonla hatta daha fazlasıyla devam edip, ikinci yarıya sanki sezona yeniden başlangıç yapıyormuş gibi devam etmemiz gerekli.

Muslera: İlk yarıyı birinci bitirmek bizim için  çok önemli, pozitif bir şey. Bu yüzden çok mutluyuz. Ama mutlaka artık bunu bir kenara bırakıp ikinci yarıya tekrardan aynı konsantrasyonla hazırlanmamız gerekiyor. İlk yarıdaki oyunumuzu, mücadelemizi ikinci yarıya taşıyıp sezonu güzel bir şekilde bitirmemiz gerekiyor.


Muslera: Defans mantalitesini en yüksek seviyede yaşayan bir takımız. En yüksek şekilde algılayan bir takımız. O yüzden sadece beni ve geri dörtlüyü değil; tüm takımı saymamız gerekli. İleri uçta oynayan oyuncuları bile tebrik etmek gerekir; çünkü takım savunması, sadece dörtlü defans ve kaleciden ibaret değildir. Bu çok önemli bir şey; zira iyi savunma yaptığınız zaman zaten gol geliyor. Kaliteli bir takım olduğumuz için fırsat yaratabiliyoruz. Savunma anlamında da her geçen gün daha iyiye gittiğimizi düşünüyorum.

Bu soruyu sana da sorabiliriz Kazım, çünkü Galatasaray'ın en az gol yiyen takım olmasında senin de payın var...

Kazım: Takım savunması adı üstünde takımın yaptığı bir şey. Sadece dörtlü defansın ve kalecinin değil takımın beraber yapması gereken bir şey ve biz de bunu en iyi şekilde yapıyoruz. Hocamızın bunda çok büyük payı var. Onun haricinde kaliteli transferler yapıldı. Bütün emeği geçenlere de teşekkür etmek istiyorum.

Elmander gibi oyuncular alındı. Demin de söylediğim gibi defans yapmak sadece defansif bloktan ibaret değil, ilerde başlayan bir olay. Elmander'e baktığımızda her maç 12 kilometreye yakın koşuyor. O performansı gösterip o kadar koştuğu zaman takım da Elmander'e ayak uyduruyor. Onun haricinde arkasında Felipe Melo, Ujfalusi ve Semih gibi birçok oyuncu var. Tabii ki Muslera'nın da hakkını yememek lazım. Şu an yanımda oturduğu için söylemiyorum; ama dünyanın sayılı kalecilerinden biri olarak görüyorum. Muslera'nın performansını sadece maçta değil her gün antrenmanlarda da görme şansım oluyor. Bir daha yinelemem gerekirse, O, dünyanın en iyi kalecilerinden birisi.

Kazım, Galatasaray aynı zamanda ligin en çok gol atan takımı oldu. 27 gol attı. Elmander ve Baros birlikte oynamaya başladıktan sonra senin de daha fazla pozisyon bulduğunu gördük. Bu sistem seni olumlu açıdan daha fazla etkiledi mi?

Kazım: Sistem ne olursa olsun. 4-4-2, 4-3-3... Önemli olan Fatih Terim'in alacağı karar. Fatih Hoca'mızın oynatacağı sisteme her şekilde adapte oluyoruz diye söyleyebiliyoruz. Hatırlayacağınız üzere 4-4-2 sistemiyle hazırlık kampında oynadık. Liverpool'a ve diğer takımlara karşı bu şekilde oynadık. Lig başlayınca ve sezon ilerledikçe ve form tutmaya başladıkça yine 4-4-2 sistemine döndük. İleride ikili forvet olarak Elmander ve Baros var. Onlarla oynamak sadece yanlarındaki oyuncuları değil bütün takımı rahatlatıyor diye nitelendirebilirim. İki tane tecrübeli ve hareketli forvetle oynuyorsunuz. Onların hareketli olması bize de ekstradan şanslar ve boş alan yaratıyor. Sadece benim için değil bütün takım için daha fazla şans bulmamızı sağlıyor.

Peki, Fernando sence ilk yarıdaki en önemli maç, kırılma maçı diyebileceğimiz maç hangisi?

Muslera: Bence ilk yarıda kırılma maçı olarak değerlendirebileceğimiz maç Fenerbahçe maçıydı. Fenerbahçe maçı biliyorsunuz çok önemli bir maç ve bir derbi mücadelesi. Çok önemli rakiplerinizden birine karşı oynuyorsunuz ve uzun zamandır gelemeyen bir galibiyet vardı. Biz maça bu şekilde çok iyi hazırlanarak daha ilk dakikadan itibaren sahaya da bu oyunu yansıtarak güzel bir galibiyet aldık. Bu galibiyetin alınmasıyla kendimize daha da fazla güvenimiz geldi. Sonraki oynayacağımız derbi maçı olan Trabzonspor maçına daha moralli gittik. Onun için kırılma anı olarak Fenerbahçe maçını değerlendirebilirim. Fenerbahçe maçında iyi oynayan bir Galatasaray, rakibine pozisyon vermeyen bir Galatasaray vardı. Bu maçtan sonra takımın çıkışı da devam etti.

Kazım: Ben de kırılma maçı olarak Muslera gibi Fenerbahçe maçını söyleyebilirim; çünkü biliyorsunuz bizim için çok önemli maçtı. Ama sadece bizim için değil camia için, taraftarlar için çok önemli bir maçtı. Bizim de zaten belki iki hafta önce konsantre olmaya başladığımız bir maçtı. Maç günü de bunu çok iyi gösterdik. Soyunma odasında rahat bir Galatasaray vardı. Konsantre olmuş; ama rahat bir Galatasaray vardı. Bunu da zaten sahaya çıkınca gösterdik. Maçı domine eden, iyi oynayan rakibine fırsat vermeyen ve güzel bir galibiyetle ayrılan Galatasaray vardı. Bu da otomatikman güvenimizi daha da üst seviyeye taşıdı. Bunu da zaten bir sonraki derbide Trabzonspor maçında bir daha gösterme şansı bulduk. Trabzonspor maçında yaklaşık 7-8 dakika top gezdirme ve topun bizde olduğu bölüm var. Bu da biliyorsunuz fazla rastlanmayan bir durum. O yüzden yapmamız gereken bu performansı daha da ileri götürmek.

Fenerbahçe maçından konu açılmışken, Galatasaray'ın ilk yarıdaki derbi performansını da soralım. Galatasaray oynadığı futbol ve aldığı sonuçlarla şampiyonluk yolundaki rakiplerine de önemli mesajlar verdi...

Muslera: Sizin de belirttiğiniz gibi mutlaka rakiplerimize vermiş olduğumuz bir mesaj var. Bu mesajı verebilmeniz için çok iyi bir takım olmanız gerekiyor. Sistemi çok iyi uygulamanız gerekiyor. İyi oynamanız, kaliteli futbolculara sahip olmanız gerekiyor. Biz de zaten yapılan transferlerle bu kaliteye sahip olduğumuzu düşünüyorum. Takım içinde baktığınızda bir Elmander'i söyleyebilirsiniz. Elmander 18 içinde çok etkili olabilen, devamlı rakip savunmayı yıpratan bir oyuncu. Kazım, şut çektiği zaman kalecinin elini kırabilecek bir güce sahip kendisi. Arkalarında oynayan iyi işler yapan Melo, Selçuk ve diğer bütün futbolcular. O yüzden az önce de söylediğim gibi bu mesajı verebilmek için bu kaliteye sahip olmanız gerekiyor. Biz de buna sahibiz diye düşünüyorum.


Kazım sen neler söyleyeceksin derbi performansıyla ilgili?

Kazım: Tabii ki her derbi kendine göre ayrı bir önem taşıyor. Fenerbahçe derbisi belki biraz daha öne çıkıyor ama Beşiktaş, Trabzonspor her derbinin kendine göre ayrı bir önemi var. Gerçekten çok kaliteli bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Biz kesinlikle bir aileyiz. Ve bu aileye belki ilerleyen günlerde yeni oyuncular katılabilir. Yeni transferler yapılabilir. Bu yapılan transferlerle kalite mutlaka daha da artacaktır. Daha da büyük başarılara imza atılacaktır diye düşünüyorum.

Derbilere gelince küçüklükten itibaren zaten bir kişinin futbolcu olmasında en büyük hedeflerden bir tanesi, sebeplerden bir tanesi bu tür maçlarda oynayabilmektir. Benim şahsen öyleydi. Şu an aklıma gelen UEFA Kupası finali var. Galatasaray - Arsenal maçı ve bu tip maçlar insanı futbolcu olmaya yönlendiren maçlardır. Ondan sonra tabii ki futbolcu olduktan sonra biraz daha iş gibi bakıyorsunuz ve biraz daha maddi konuların farkına varıyorsunuz; ama ilk başlarda futbolcu olmak istediğinizde mutlaka maçların çok etkisi oluyor. O yüzden çok çok değerli, önemli maçlar. Biz bu üç maçta da gayet iyi performans gösterdik. Umarım az önce de belirttiğim gibi ikinci yarıda aramıza yeni katılan oyuncularla, bu aile ortamıyla büyük başarılara, dünya çapında büyük başarılara imza atabilecek bir gruba bir kaliteye sahibiz.

Galatasaray ilk yarıda 27 gol kaydetti. Kazım'a göre bu goller arasında en güzeli en anlamlısı hangisiydi?

Kazım: Bence ilk yarıda attığımız en güzel, en anlamlı gol, Eboue'nin Fenerbahçe'ye attığı goldü. Çünkü hazırlanış açısından ilk başta topu nasıl geri aldığımız, topu nasıl çaldığımız ondan sonra pozisyona nasıl girdiğimiz, duvar pası, üçüncü kişinin koşusu... O pozisyonda belki birçok kişi direk şut çekmeyi deneyebilirdi. Ama orada Eboue'nin göstermiş olduğu bir soğukkanlılık var. Rakip oyuncu koşarak geliyor soğukkanlı bir şekilde çalımını atıp gol olarak değerlendiriyor. O yüzden ilk yarının en güzel ve en anlamlı golü Fenerbahçe maçında Eboue'nin attığı gol.

Muslera: Kazım'ın yaptığı seçime katılıyorum. Eboue'nin o maçta öyle bir atmosferde inanılmaz soğukkanlı olması, o son hareketi iyi yapıp, güzel bir golle bitirmesi... Bence de o golü birinci sıraya koyabiliriz. Onun haricinde Felipe Melo'nun Samsun'a attığı gol var. Selçuk'un Trabzonspor maçında frikikten attığı gol var. Çünkü mesafe çok yakındı. Çok kısa bir mesafeden öyle bir gol atılması gerçekten çok önemli bir kalite göstergesi.

Muslera, ligin ilk yarısında çok iyi maçlar çıkardın. En iyi performansı hangi maçta sergilediğini düşünüyorsun?

Muslera: Benim kişisel performansımı değerlendirirsek en iyi oynadığım maç olarak Beşiktaş karşılaşmasını söyleyebilirim. Beşiktaş kendi sahasında oynuyordu ve çok fazla atak yapacaklarını, çok fazla üzerimize geleceklerini de biliyordum. O yüzden kendi performansımı en çok beğendiğim maç Beşiktaş maçıydı.

Kazım, geçtiğimiz sene bu zamanlar Galatasaray'a transfer olmuştun. Bu bir yıllık süreci bize değerlendirebilir misin?

Kazım: Dediğiniz gibi geçtiğimiz sezon bu zamanlar Galatasaray'a geldi; ama o sırada Galatasaray çok farklı bir konum içindeydi. Tabii ki ne olursa olsun farkında olarak geldim. Galatasaray'a gelmeyi çok istiyordum ve onlar da beni çok istiyordu. Böylelikle transfer gerçekleşti, bir sene geçti. Şu anki konumumuza baktığımda sanki bambaşka bir kulüpte oynuyormuşum gibi geliyor. Kulüp içinde birçok değişiklik oldu. Futbolcu bazında, çalışan bazında farklı bambaşka bir kulüp olduk.

Galatasaray'a geldiğim ilk günden beri özel hayat olarak kendini çok rahat hisseden, çok iyi hisseden bir Kazım var. Futbol performansı olarak belki de Türkiye'ye geldiğimden beri en iyi şekilde hissettiğim, zirvede olan Kazım var. Şu an ne ben ne de Fernando, takımın içinde bulunduğu aile ortamını ve şampiyonluğa olan tutkusunu tarif edebiliriz. Bunu tarif etmek gerçekten çok zor. Bundan her gün soyunma odasında ve antrenmandan önce kısa diyaloglarla bahsediyoruz. Önümüzde önemli bir İstanbul BŞB maçı var. Şimdiden birbirimizi motive etmeye başladık. Çünkü ilk yarıda onlara yenilmiştik. Her maç için, şampiyonluk için birbirimizi motive etmemiz gerekiyor.

Hazır İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçından bahsetmişken Fernando Muslera'ya da soralım. Bu maç hakkındaki görüşlerin nedir?

Muslera: Ligdeki bütün maçlar zor ve kuşkusuz İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçı da zor bir maç olacak. Ligin ilk maçında onlara karşı kaybettik; ama ligin ilk maçındaki Galatasaray ile şimdiki arasında çok büyük fark var. Çok önemli değişiklikler var. O yüzden mutlaka zor bir maç bizi bekliyor ama özellikle son maçlarda gösterdiğimiz ciddiyetle bu maça da hazırlanırsak, ki hazırlanıyoruz, bu maçta da o şekilde oynarsak mutlaka iyi bir sonuç alacağımızı düşünüyorum. Artık zor maç, kolay maç diye bir şey yok. Her maça mutlaka aynı şekilde hazırlanmamız gerekiyor. Aynı konsantrasyon ve aynı ciddiyette hazırlanmamız gerekiyor. Şampiyon olmak istiyorsak iyi sonuçlar almamız gerekiyor.


Sarı-kırmızılı taraftarlara nasıl bir mesaj göndermek istersiniz?

Kazım: Öncelikle buradan bütün Galatasaray taraftarının yeni yılını kutlamak istiyorum. Yeni yılın herkese sağlık ve mutluluk getirmesini diliyorum. Onun haricinde söyleyebileceğim tek şey, ki zaten onların da devamlı yaptıkları bir şey, bizi destekleyip, yanımızda olmaları. Son dakikaya kadar desteklemeleri. Manisaspor maçı buna güzel bir örnek. Manisaspor maçında gol pozisyonlarına giren bir Galatasaray; ama golü biraz geç bulan bir Galatasaray vardı. Ancak golü bulana kadar bizi devamlı destekleyen ve bizim yanımızda olan bir taraftar grubumuz vardı. Bu da zaten bize pozitif olarak yansıyor. Bu bize enerji olarak yansıyor ve bizde de bir enerji patlaması oluyor. Demin de belirttiğim gibi bu sene inşallah şampiyon oluruz; çünkü herkes bunu istiyor.

Muslera: Öncelikle buradan herkese, bütün Galatasaray taraftarlarına iyi seneler dilemek istiyorum. Ben de onları 2012 yılında güzel bir senenin beklediğini umuyorum. Şampiyonluğun da onları beklediğini umuyorum çünkü her zaman da belirttiğim gibi bunun için buradayız. Kaliteli oyuncularımız var, kaliteli bir kadromuz var. Hepimizin amacı var. Şampiyonluk hedefiyle ilerliyoruz. Bizim için çalışan aşçısından, sağlık ekibine, bahçıvanından malzemecisine kadar teşekkür etmek istiyorum ve herkesin de yeni yılını bir kere daha kutluyorum. Taraftarlarımız her zaman bizim yanımızda ve onların bizi aynı şekilde desteklemesini istiyoruz.
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları