Keser: 'Başkandan haber bekliyorum'

Erdal Keser, Başkan Dursun Özbek'ten aldığı teklifin son durumunu açıkladı.

Türk futbolunun en gözde Almancılarından Erdal Keser, G.Saray, Türk Milli Takımı ve futbolun içindeki son durumu ile ilgili duygularını anlattı. Almanya'da bir araya geldiğimiz tecrübeli futbol adamı, G.Saray'dan haber beklediğini belirtirken birbirinden önemli mesajlar verdi. İşte Erdal Keser'in duygu, düşünce ve planları:
 
G.Saray'da dönem dönem görev aldınız. Herkesin merak ettiği konu Dursun Özbek ile diyalog kurup kurmadığınız. Nedir son durum?
- Ben 1996'da ilk antrenörlük görevime Türk Milli Takımı ile başladım. Mustafa Denizli'nin yardımcısı idim. İlk adımımı attım. Köln Spor Akademisi’nden tüm lisanslarımı aldım. 2005'te G.Saray'da Eric Gerets ile yardımcı antrenörlük devam etti. Benim seviyem, G.Saray'da yardımcı antrenörlük, A Milli Takım'da yardımcı antrenörlük seviyesinde oldu. Bunlardan her zaman gurur duydum, memnun oldum.

Mevcut yönetimle görüşmeler...
- Konuşmalarımız devam ediyor. Antrenörlük görevi hakkında, evet sayın başkanımızla bu konuyu konuştuk. Konular halen düşünülmektedir ve projeler üretilmektedir. Onun için yakında hep beraber bu konuda da kararımızı verip herkesin aydınlanmasını sağlayacağız.

GEREKLİ DERSLER ALINMALI

G.Saray sizce nasıl bir dönem geçirdi? Hırpalandığı bir yıl geride kaldı. Son anda kupayı aldı. Neler söylersiniz?
- G.Saray her zaman şampiyonluğa oynar. Böyle bir camiadır. Bu sene kupa kazanıldı. Tabii ki büyük başarı ama ligde 20-25 puan geride kalmak hayal kırıklığıdır. Ne yönetimi ne futbolcusu bundan memnun değildir. Sportif açıdan başarısız olduğumuzu kabul etmemiz lazım. Derslerimizi alarak daha doğru ve profesyonelce kararlar almamız gerektiğini söyleyebilirim.

TEK HEDEF ŞAMPİYON OLMAK

Avrupa'da oynamayan bir G.Saray hatırlamıyorum. Avrupa'da olmayan bir G.Saray durumu var. Camia nasıl hissedecek?
- Camia tecrübe döneminden geçecek. Yazık olan bir olay. Ama kabullenmek lazım. Her konuda en iyisini çıkartmak. Görev nedir? Lig var. Tüm gücümüzü buraya konsantre olarak vereceğiz. Tek hedef var, şampiyon olmak. O zaman direkt olarak Şampiyonlar Ligi'ne katılacaksın. Böyle kötü olmasıyla beraber, en iyi avantajlı düşüncelerimizi geliştirmemiz lazım.

FUTBOLDA KRİZ BİR FIRSATTIR

Beşiktaş feda politikasının sonunda şampiyon oldu. G.Saray önümüzdeki sezon neyi yapmalı? Küçülmeli mi? Büyümeli mi?
- Hiçbir kulüp gerekmezse küçülmez. İsteyerek kimse küçülmüyor. Bunlar boş laflar. Benim elimde çok iyi kadro varsa, ‘Bunu satayım da küçüleyim’ diye kim düşünür? Zaten genç futbolcuların takıma gelmesi hep böyle kriz döneminde olmuştur. Kriz döneminde bazı futbolcular yıldızlaşmıştır. Böyle durumları avantaj olarak kullanmak lazım. İmkânımız budur, hangi yolu seçmemiz lazım? Yönetim olarak bunu değerlendirip karar vermemiz lazım. Mevcut kadro ile altyapıdan en iyi oyuncuları çıkartmak gerekir. Şampiyon da olunur, başarılar da gelir. Önemli olan inanmak.
 
Tarık hazır değildi

Almanya'da yetişmiş bir futbolcu olan Tarık Çamdal için neler söylersiniz?
- Tarık'a üzülüyorum. 1860'da devamlı oynamadı. Türkiye'de yıldızlaştı. Potansiyel olarak bir yerlere getirildi. Hazır değildi. Keşke 1-2 sene daha pişseydi. Kendisi de inansaydı. O zaman devamlı kalan bir Tarık Çamdal olacaktı. Böyle bir büyük camiada işi zorlaştı. Ona tavsiyem, her şeyi silmek, sıfırdan başlamak. Yine başka bir camiada yeniden başlaması. Böyle bir duruma düşünce üst seviyeye gelmek bayağı bir zor oluyor. Hazır değildi ama başkaları hazır gördüler. Ama o hazır değildi.
 
Sabri'ye sahip çıkılmalı

Sabri Sarıoğlu G.Saray için önemli birisi. Neler söylersiniz?
- Bir gerçek var ki Sabri taraftar ve camia tarafından uzun zamandır hep el üstünde tutulan bir futbolcumuz. Altyapıdan çıkan bir oyuncumuz. Ondan dolayı sahip çıkmamız gerekiyor. Onda dolayı Sabri'nin takım kaptanı olarak da pozisyonu çok bambaşkadır. Sahip çıkılması gerektiğine inanıyorum. İleride başka alanlarda da görev alacaktır.  

Koray'ın da suçu var

Koray Günter beklenen patlamayı yapamadı, neden?
- Koray Günter bence çok iyi bir futbolcu. Kendisinde suç araması gerektiğini düşünüyorum. Çok daha başarılı olması gerekiyordu. Hem de oynadığı dönemlerde başka pozisyonlarda da görev verilebilirdi. Ön liberoda ya da yanında adam markajında oynayan uyumlu birisi olsaydı. Sadece kulüp, antrenör suçlu diyemem, kendisi de suçlu. Çok daha iyisini yapabilir.
 
O PROJENİN SONU GELMEDİ

G.Saray'ın ilk etapta düşündüğü proje, "Almanya'ya bir akademi kuralım, bazılarını buradan alıp Türkiye'ye getirelim, hatta bazılarını da Türkiye'den Almanya'ya götürelim" şeklindeydi. Bu proje ne alemde?
-  O zaman gerçekten buradaki yetenekleri G.Saray'a kazandırmak ve keşfetmek projesi vardı. Sonunda böyle şeyler yönetimler çok değiştiği için uzun vadeli olamadı. Yarı yolda kaldı. O yaptı bu yaptı gibi durum değil. Önemli olan bu projenin devam etmesiydi. Sadece buradan oraya futbolcu değil, U17, U18 gibi takımlar, pilot takım olsa, bir sezon, 6 ay oynatmak gibi durumlar oluşacak. Yurt dışı tecrübeleri inanılmaz önemli. Futbolcular çok değişik kişilik kazanabilir. Bunların sonunu getirmek lazım. Hep düşünüldü ama sonu gelmedi.

Emre Mor'u uyarıyorum
 
Keser: Emre, Türk genetiğindeki gibi, 'Ben oldum' derse hata, bu konuda uyarılar geliyor.
 
Emre Mor seçimi için ne dersiniz?
- Biz Türkiye olarak böyle yeteneklere açız. Son dönemlerde 17-18 yaşında A takıma yükselen çok az oyuncumuz oldu. Başka ülkelerde bu çok normal, doğal. Emre çıktı, oynadı oynamadı. Onu desteklemek lazım. Onun arkasından durmak lazım. Sonrası kendiliğinden gelir. Çünkü o yetenek var. Duyduğum kadarıyla tekniği bire birlerde çok başarılı. Sadece Türk genetiğinde eksiğimiz olan "Ben başarılı oldum, bir yerlerde geldim" duygusu var, bu olmaz. Çok çalışır, isteklerini korursa ileriye dönük çok iyi bir değer kazandığımıza inanıyorum. Bu konulara dikkat etmesi lazım, bana sağdan soldan bu konuda uyarılar geldi.
 
Ateşle başarılı oluruz
 
Erdal Keser: Bizim potansiyelimiz var. Fransa'da istersek istek, arzu ve ateşle başarıya ulaşırız.
 
Fransa'da A Milli Takımımız'dan neler bekliyorsunuz?
- Şu gerçek ki, biz katıldığımız turnuvalarda başarılı oluyoruz. Ya katılamıyoruz ya başarılı sonuçlar alıyoruz. Devamlı katılmamız gerekiyor. Potansiyel olarak teknik açıdan çok büyük takımız. Kişiler değil de takım olarak performansı sahaya yansıtırsak gruptan da çıkarız, iyi neticeler alırız. Teknik heyet ve futbolcular iyi seviyede ve başarılı olacağız.

Artılarımız, eksilerimiz neler size göre?
- Biz aslında iflas etmiş durumdayken bu finallere katıldık. Bu da tamamen inancın, teknik heyetin arkasında durması ve herkesi ateşlemesiyle geldi. 7-8 ay geriye dönüp hatırlarsan kimse inanmıyordu. Bu takım isterse her şeyi iyi yapabilir. Hem iyi savunma yapabilir hem iyi atak yapabilir. Gollerini atabilir. Takım olarak başarılı olabilir. Hücum yeteneklerini yansıtabilir. Bu tamamen istek, arzu, ateşle gelen faktörler bizi başarıya götürecektir.
 
Hiçbir hoca aptal değil

Gökhan Töre, Alper Potuk kadrodan çıkartıldı. Sizce kadroya baktığınızda eksikler var mı?
- Bana göre şöyle bir düşünce oluşması lazım. Hiçbir hoca aptal değil. Yani, başarıyı elde edebileceği bir futbolcuyu, eğer o sistemine uymasa, karakter olarak bile uymasa, negatif faktörler bile olsa antrenör onu götürür ve başarıya götürür. Hoca bir futbolcuyu seçiyorsa, ona inanıyordur. Neden inanıyordur? Çünkü onun başarıya götüreceğini biliyordur. Onun için onu seçmiştir. Seçilen kadro doğrudur. Başarı gelmezse ondan sonra diyebilirsin ki, ‘Bu olsaydı daha iyi olurdu.’ Ama bunun da ispatı yok. Hiçbir antrenör aptal değildir. İyi bir futbolcuyu oynatmazlık da yapmaz. 
 
Emre Can'ı onlar Hakan'ı biz aldık

Mesut, Emre Can gibi isimler Türkiye'yi değil Almanya'yı seçti. Neden Türkiye olmadı?
- Biliyorsunuz ki, bir ekip vardı. Yıldırım Demirören başkan olduktan sonra Almanya bürosu kapatıldı. Ondan sonra çalışmalar durduruldu. Buna rağmen Emre Mor mesela, gelip oynayabiliyor. Yetenek olarak çıkıyor. Son olarak genç milli takımlarda böyle durumlar olacaktır. Bu seçenek her futbolcuya ait. Hangi ülkeye yakın hissediyorsa kararını saygıyla karşılamamız lazım. Bizim hedefimiz şu olmalı. Hakan Çalhanoğlu'nda olduğu gibi. Biz onu genç milli takımlarımıza seçtik. Seçmeseydik, Almanlar çok istiyordu. Belki çok işleyeceklerdi. O yaş grubunun en yetenekli oyuncuları Hakan ve Emre Can'dı. Birisini biz aldık birisini onlar. Belki bu kadar uğraşmasak ikisini onlar alacaktı. Bu çalışmalar devam etmeli. Türklüğümüz devam ediyor. Mesut, Boateng, Khedira'nın halen yabancı statüsünde görüldüğünü görüyoruz. Onların ırkı ve babalarının geldiği ülkeden kopmadıklarını her zaman görüyoruz.
 
Bizim nesil başkaydı

'Almanya'da kupa kaldıracağıma, A Milli Takım’da 27 maç oynamış olmak daha güzel" sözününüz vardı. Bunu söylerken içinizdeki sevgi, aşk büyüktü sanırım.
- Tabii ki nesiller değişiyor. Bizim neslimizde ne ben de ne Erhan Önal da ne İlyas Tüfekçi de bu düşünce oldu. Başka ülkeyi düşünemezdik. Türk Milli Takımı’nın arkasında durabilmek çok büyük onurdu. Bizim nesil Türkiye'de doğup sonra Almanya'ya gitti. Bizden sonra doğan çocuklar oralarda doğdular. Arada fark var. Biz bunları hissettirmek için Almanya büroyu kurmuştuk ama tarihte kaldı.

Bir taraf sistem bir taraf kalp!

Alman futbolu ile Türk futbolunun en iyi kıyaslayacak kişi sizsiniz. Bu konuda neleri ön plana çıkartırsınız?
- Alman futbolu ile Türk futbolunu kıyaslamak gerçekten çok zor. Bir tarafta tamamen sistemler konuşuyor. Alman futbolunda, profesyonellik konuşuyor. Öbür tarafta, duygusallık, kalpten oynama, amatör ruhlu, zor şartlar altında yetişen, futbol oynayan bir ortam konuşuluyor. Hiçbir Alman kulübünde ay başında parasını alamamış, evine para götüremeyen bir ortam bilmiyorum. Türkiye'deki futbol ortamı, kulüplerin işi çok zor. Futbolcu ve antrenörlerin olaya bakış açıları tamamen farklı.
 
Bayern'in gönderdiği Gomez Türkiye'de kral

Yabancı sınırlaması Türkiye'de mi yanlış yapılıyor, Almanya'da mı doğru, nasıl yorumlarsınız?
- Verilebilecek bir tane cevap var. Türkiye'de değişik kurallar uygulanıyor ve işliyor. Nani... M.United'da oynuyor, diyorlar ki herkes, "Ya Nani, bu kadar süper bir futbolcu, inanamıyorsun değil mi?" O kadar süper futbolcu Türkiye'ye geliyor, diyorsun ki, "Ya bu Nani ya, nasıl bir Nani bu" Niye oynayamıyor burada?  Bu her şeyin cevabı. Bunun kaç tane örneği vardır. Mario Gomez, başka ülkeye gidiyor. Başarılı olamıyor. Almanya'da B.Münih'ten gönderiliyor. Türkiye'ye geliyor kral oluyor. Yani Türkiye'de başarısız olmuş bir futbolcu başka ülkede başarısız olacak diye kural yok. Ya da dışarda başarısız olmuş bir futbolcu Türkiye'de başarısız olacak diye kural yok. Onun için Türkiye'deki kanun ve kurallar bambaşkadır. Bunun cevabı bu.

Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları