Ligin, en, en, en, en, en!..

Galatasaray, ezeli rakibi Fenerbahçe'nin evinde şampiyonluğu kazandı. Bu şampiyonluk sonuna kadar hak edilmişti...

Galatasaray ezeli rakibi Fenerbahçe ile Şükrü Saracoğlu'nda 0-0 berabere kalarak şampiyonluğunu ilan etti.  Sarı-kırmızılı takımımız karşılaşmadan kendisine yarayan sonucu almasını bildi.

Mücadelenin ardından yazı kaleme alan spor yazarları her iki takıma da övgüler yağdırırken, Galatasaray'ın başarısına ayrı bir parantez açtılar. Akşam Gazetesi yazarlarından Şansal Büyüka 'en'lerden bahsetti.

İşte Türk spor basınının önde gelen kalemlerinden Fenerbahçe - Galatasaray maçının  değerlendirmesi ve şampiyonluk yorumları...

TURGAY ŞEREN / AKŞAM


"Sezonun başından beri şampiyonluk analarının ak sütü gibi hakkıydı ve G.Saray onu başardı. Saracoğlu Stadı'nda inanılmaz bir maç oynandı. Açık söyleyeyim; maç öncesi böylesine her iki takımnda var güçleriyle oynayacaklarını ve formalarını inanılmayacak şekilde terleteceklerini pek düşünemedim. Ama dün gördük ki; hem şampiyon G.Saray, hem G.Saray'ın elinden atacağı tek golle şampiyonluğu alacak olan F.Bahçe, alkışlanacak bir futbol sergilediler. Ben iki takımı da ayakta alkışlıyorum... Dün geceki maçta kaderi G.Saray kalecisi Muslera belirledi. Son 15 dakikada küçük elli dev adam Muslera, inanılmayacak kurtarışlar yaptı ve takımının şampiyonluğunda en büyük rolü oynadı. Bütün sene meth ettiğimiz ve G.Saray orta sahasında çok iyi oynayan Melo, ortalarda hiç gözükmedi. G.Saray defansını Terim, haftalardır iyi oturttu ve hiç değiştirmedi. Bek'te Eboue ve Semih, defansın ortasında oynayan Ujfalusi ve Hakan Balta dün akşam sezonun en güven verici futbolunu oynadılar. Orta sahada Melo'nun yokluğunu Selçuk, Engin ve zaman zaman oynayan Riera, çok iyi kapattılar. Elmander'in sakatlanıp çıkması G.Saray için için bir dezevantajdı. Ama yerine giren Baros'ta çok koştu, çok yoruldu ve takımın berabere kalmasında o da büyük etken oldu"


"Sarı Kırmızılı takım adına en iyi durum, ilk 45 dakikanın golsüz kapanmış olmasıydı. Aynı Muslera'nın ikinci yarıdaki kurtarışları takımı ayakta tutarken Dia'nın intiharı derin bir soluk aldırdı Galatasaray'a. Ancak bunun hemen sonrasındaki anlamsız gerginlik, üstelik de bunu Ujfalusi'nin başlatmış olması pek akıllı bir davranış değildi. Yetmiyormuş gibi gördüğü acemice kartlarla oyun dışı kalıp çok büyük kayba yol açabilecek hata yaptı.Bu yanlışlarla birlikte Sarı Kırmızılı takımın 10 kişi kalmış rakibe üstünlük sağlayamayışı, geride 4 adamın gol yeme korkusu içinde çakılı kalışındandı. İki takım sayısal olarak eşitlendiğinde artık soluk kesen dakikalar başladı. Bu bölümde gol yememeyi başarması Sarı Kırmızılı takımın bu sezonki bütün acılarını bitirecek nitelikteydi."

ÜMİT AKTAN / TÜRKİYE

"Sarı-kırmızılıların etkin elemanı Elmander‘i erken kaybetmesi nedeniyle taktik değişiklik şanslarından birini yitirmiş olması da dezavantajı olarak dikkat çekti... Her şeye rağmen ilk yarının en iyi oyuncusu Cüneyt Çakır oldu bana göre. Çünkü ilk 45'in "en evrensel kalite" sunan ismi; hocamızdı... Etrafım ise çoktan "Alex beklentisi" içine girmişti. Benim fikrim ise bu oyun anlayışı ile Galatasaray'ın beraberlikten fazlasını alamayacağı şeklindeydi. İlk yarı bittiğinde ise hâlâ daha "Galatasaray şampiyon..." İkinci yarıda Fenerbahçe daha agresif ve çabuk oynamak isteğini belli ederek sahne aldı. "çabukluk ile telaş" birbirine karışmadı değil zaman zaman. Çünkü zaman aleyhine işliyordu... Tam goller kaçırırken Dia‘nın işgüzarlığı takımı 10 kişi bırakmaz mı?.. İşte o an Alex oyuna dahil olmaz mı?.. Olduğunda ise herkes 2 kişilik oynamaya başlamıştı Fenerbahçe'de... Birer eksik kalındığında ise yatanın kalkmadığı, ev sahibini ise adrenalinin tam kapasite bastığı bir maça döndü devlerin aşkı... Son dakikaları iyi yumuşatan, geriye yaslanmasına rağmen maçı, ligi, play-off'u, sezonu alıp götüren Galatasaray oldu. Zaten başlarken de şampiyondu... Maçın en önemli özelliği tüm istatistikleri alt üst eden bir gerçekte gizliydi. Başlama düdüğü çaldığında Galatasaray "şampiyon"du. Fenerbahçe ise rakibinin "elindekini almaya çalışan" takım durumundaydı..."

BAHRİ HAVADIR / AKŞAM

"Müthiş bir sezonun en büyüğü olarak şampiyonluğu anasının ak sütü gibi hak etti G.Saray. Başkan Ünal Aysal'ın ilk yılıydı, 'Ya bismillah' deyip işe başladığı günden bu yana tam 365 gün geçti. Ve sonsuz hoşgörüye sahip başkan Ünal Aysal, şampiyonluğun haklı gururunu yaşadı dün gece Şükrü Saracoğlu Stadı'nda. Rekorların adamı Fatih Terim, 'Kan kusup kızılcık şerbeti içtim' dediği günlerde hiç umudunu kaybetmedi. Uykusuz geceler geçirdi, akşamı sabah etti Florya'da Fatih hocam. Çünkü, 'Şampiyonluğu sonuna kadar hak eden taraf benim takımım' diyordu hocaların hocası Terim. Ve futbolcular verdikleri onur savaşının, alın terinin karşılığını şampiyon olarak verdiler Sarı-Kırmızılı camiaya. Şükrü Saracoğlu Stadı'ndaki ne futbolun ne kırmızı kartların ne pozisyonların bu saatten sonra hiçbir önemi yok."

TÜRKİYE'NİN EN İYİSİ!
"Çünkü G.Saray şampiyon.
Çünkü bu sezonun en büyüğü G.Saray.
Çünkü bu takımın müthiş bir teknik direktörü var.
Çünkü bu takımın olağanüstü bir başkanı var.
Çünkü bu takımın mangal gibi yürekli futbolcuları var.
Ve tüm Sarı-Kırmızılılar bu takımla ne kadar gurur duysanız, ne kadar övünseniz az... Çünkü Şükrü Saracoğlu Stadı'nda şampiyon olmak o kadar küçümsenecek bir olay değil.
Ünal Aysal'ın başkan seçildiği ilk günden, Terim'in 1 Haziran'da işe başladığı ilk andan itibaren G.Saray alın terini ortaya koydu. Türkiye'nin en iyi takımı olmayı hak etti.
Emeği geçen herkesi ayağa kalkıp dakikalarca alkışlamak istiyorum."


LEVENT TÜZEMEN / SABAH

"Galatasaray, üçüncü Fatih Terim döneminde gün geldi iyi oynadı, gün geldi coşkulu futbolla içeride dışarıda farklı kazandı. Galatasaray, 40 haftalık zorlu maratonda 14. haftada Fenerbahçe'yi yenerek oturduğu liderlik koltuğundan hiç inmedi ve Kadıköy'de kupayı kaldırarak zaferi taçlandırdı. Terim ve öğrencileri tarihe yazılacak. Türk futbol tarihinde ezeli rakibi, ebedi dostu Fenerbahçe'nin evinde şampiyonluğu kazandığı için hafızalardan asla silinmeyecek. Bu büyük gurur ve şampiyonluk Galatasaray camiasına, Terim'e, ekibine, oyuncularına ve taraftarlarına hayırlı uğurlu olsun. Her dibe vuruşun mutlaka parlak yükselişi olur. Galatasaray'ın başarısı doğup büyüdüğü kültürün ürünüdür. Fatih Terim iş başı yaptığı ilk gün "Hedefim Galatasaray ruhunu geri getirmek olacak" demişti. Florya'da bazen güneş açtı, bazen bulutlar kapladı. Sevinçler ve üzüntüler Terim'in yarattığı "Aile" ortamında kucaklandı. Çalışmak, kaybetmeyi kabul etmemek, hedefe kenetlenmek Galatasaray'ın yol haritası oldu. Şampiyon Galatasaray kazandığında da, kaybettiğinde de ortaya koyduğu futbol ve mücadele ile herkesin saygı duyduğu bir takım oldu. Başkan Ünal Aysal'ın "Başarıya odaklanmamış oyuncularla G.Saray'ın geleceğini bağlayamayız. Başarı, sporcuların kalbinde ve ruhundadır. Sporcular, yüreklerini sahaya yansıtırsa başarı da gelir" diyen Başkan Ünal Aysal'ın bu yaklaşımı mutlu sonun anahtarlarından biri oldu.
Not: Allah her zaman her yerde vardır. Allah haksızlığı yarına bırakır ama yanına bırakmaz. Allah emeğe, her zaman emeğe saygı duyar. En önemlisi Allah, adaletini, onu sevene, ona inana ve hak edene verir. "

ŞANSAL BÜYÜKA / AKŞAM


Bitiş düdüğü çalmadan maç yazmam... Yazmaya başlasam bile bitmeden noktayı koymam...
Ama bu maçta ilk yarı bitti, klavyenin başına oturdum...
Henüz kimin şampiyon olacağı belli değil...
Ama hiç önemli değil...
Çünkü şampiyona da, şampiyonluğu kaybedene de büyük saygı duyuyorum...
G.Saray'dan başlayayım...
Ligin en fazla kazananı...
Ligin en az yenileni...
Ligin en fazla atanı...
En az yiyeni...
Tepeden tırnağa yenilenmiş bir takım...
Buna rağmen uyum sorunu çekmeyen, ligin en iyi futbolunu oynayan takım...
İki takım da bize 54 yıllık lig tarihinin en büyük heyecanını yaşattılar...
Süper Final'in süper takımları oldular...
'Ülke futboldan soğudu' diyenlere inat, ülkede hayatı durdurdular...
Yaşatmaya değil, yıkmaya yemin etmişlere, güzele gözünü kapatıp kötüye iştahla sarılanlara inat, bu büyük oyunun iki başrol oyuncusu oldular...
Tebrikler... Takdirler... Saygılar...
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları