Galatasaray'ın devre arasında renklerine bağladığı Martin Linnes, Galatasaray Dergisi’nin 157. sayısına bir röportaj verdi.
Galatasaray Dergisi’nin 157. sayısında, Galatasaray futbol takımının tarihindeki ilk Norveçli futbolcu olan Martin Linnes ile yapılan röportaj yer alıyor.
Martin Linnes’in açıklamalarından öne çıkan sözler şöyle:
"Yemekten sonra doğru futbol sahasına" Nüfusu bin kişiyi geçmeyen bir yerde doğdum ve büyüdüm. Okuduğum okul ve futbol oynadığım saha birbirlerine çok yakındı. İhtiyaç duyduğum her şeye sahiptim. Son derece sakin ve büyük şehir stresine yer olmayan bir kasaba olduğu için kolaylıkla futbola konsantre olabildim. Günlerim okul ve futbol sahası arasında geçiyordu. Okuldan sonra futbol oynuyor, evde akşam yemeğini yedikten sonra yeniden futbol sahasına koşuyordum.
Galatasaray’ı tanımak için başkalarıyla konuşmanız gerekmez. Galatasaray çok büyük bir kulüp ve Norveç’te de herkes tarafından tanınıyor. Kongsvinger’de birlikte oynadığım Adem Güven de fanatik bir Galatasaray taraftarı. Galatasaray’a transferim gerçekleştikten sonra onunla çok konuştum. Keşke senin yerinde olsaydım dedi. Ben de kendimi çok şanslı hissediyorum burada olduğum için.Galatasaray tesisler, taraftarlar ve daha pek çok açıdan harika bir kulüp. Wesley Sneijder, Selçuk İnan, Lukas Podolski gibi oyuncularla her gün birlikte oynamanın harika olacağını düşündüm. Onların da yardımıyla gelişimimi sürdürebileceğimden emindim. Kariyerimde çok önemli bir adım olarak gördüm Galatasaray’ı.Kararımdan çok memnunum. Eminim gün geçtikçe her şey daha iyi olacak.
"Futbol takvimindeki farkın sıkıntısını yaşadım" Galatasaray’a geldiğimde uzun süre forma giymemenin sıkıntısını yaşadım. Norveç’teki futbol takvimi çok farklı. İklim şartları gereği ligin ilk maçını mart ayında oynuyor, kasımın sonlarında sezonu kapatıyorsunuz. Aralık ayında futbol yok. Galatasaray’a geldiğimde neredeyse bir buçuk ay boyunca hiç antrenman yapmamıştım. Formumu bulmam da zaman aldı. Ekstra çalışmalar yapmam gerekti. Bununla birlikte yeni takım arkadaşlarına, stratejiye, teknik ekibe ve taktiklere uyum göstermem gerekti. Öğrenecek ve tanıyacak çok şey vardı. Fakat bu dönem artık geride kaldı. Her şey daha iyiye gidiyor. Yazın ekstra çalışmalar yaparak bu açığı da kapatacağımı düşünüyorum. Gelecek sezon her şey çok farklı olacak. Her konuda çalışarak gelişimimi sürdürmeliyim. Özellikle savunma yönümü geliştirmeye, kanadımı rakip hücumlara kapatmaya odaklanacağım. Bire bir mücadelelerde daha güçlü olmak, hızımı ve dayanıklılığımı artırmak istiyorum.
"Hücum anlayışıyla büyüdüm Futbol kariyerimin erken dönemlerinde bir hücum oyuncusuydum. Ya kanatta oynardım ya da 10 numara pozisyonunda. Daha sonra hocalarım hücumcu bir sağbek olarak da potansiyelimin yüksek olduğunu fark ettiler. O bölgeye geçtikten sonra gelişimim daha da hızlandı. Kongsvinger’e transfer oldum ve çok hızlı bir şekilde genç milli takıma daha sonra da Norveç’te daha yüksek seviyedeki Molde’ye transfer oldum. Aklında hep hücum olan bir oyuncuydum. Zaman geçtikçe rollerimi daha iyi öğrendim. Futbol aklım da gelişti. Sahada nerede duracağımı, nereye koşular yapacağımı öğrendim. Antrenmanlardan sonra düzenli olarak orta ve son vuruş çalışması yapıyordum. Oyunun sıkıştığı anlarda sürpriz ortalar çıkararak fark yaratmaya çalışıyordum. Molde’deki üretken performansımı burada da göstermek istiyorum."
Manchester United’ın efsanevi oyuncusu Ole Gunnar Solskjaer Norveç U21 milli takımındaki ilk maçımda, beni henüz hiç kimse tanımazken tribündeydi. Performansımı beğendi ve beni takibe aldı. Molde’deki dört yılım boyunca da Norveç’te en iyi takım bizdik. Bir lig, iki kez de kupa zaferi yaşadık. Molde’de gerçekten harika günler geçirdim. Genç ve deneyimsiz bir oyuncudan milli bir oyuncuya dönüştüm. Kupa finalleri ve iki kez grup aşamasında yer aldığımız Avrupa Ligi’nde büyük maç deneyimleri kazandım. Ole Gunnar Solskjaer de benim için harika bir öğretmendi. Genç oyuncuları keşfetme ve onlarla çalışma becerisine sahip. Manchester United’da oynarken ve sonrasında rezerv takımı çalıştırırken Sir Alex Ferguson’dan bazı şeyler öğrendiği çok açık.
"Pişmanlık yaşamadım" Karşılanmam harikaydı. Takımla ilk tanışmamı hatırlıyorum. Kaptan Selçuk ve Wesley yalnızca merhaba, hoş geldin demek için gece geç saatlere kadar uyanık kaldılar. Bunu çok önemsiyorum. Bana hep destek oldular. Tüm takım arkadaşlarımla iyi anlaşıyorum. Çok mutluyum. Pişmanlığım yok. Elbette bundan çok daha iyi olmalı, daha iyi sonuçlar almalıyız. Kulüp de takım da zor günlerden geçti. Ziraat Türkiye Kupası’nı kazanmak çok önemliydi. Bu morali önümüzdeki sezona taşımak istiyoruz. Yeni sezonu iple çekiyorum. İlk hedefim ilk 11’deki yerimi kazanmak. Bunun için çok çalışmam lazım. Her maçta düzenli olarak oynamak istiyorum.
"Polonya sürpriz yapabilir" Fransa’nın gerçekten çok iyi ve genç bir takımı var. Euro 2016’da ev sahibi olmanın avantajına sahipler. Heyecan verici bir hücum güçleri ve taş gibi bir savunmaları var. Fransa dışında Polonya da bana heyecan veriyor. Çok çalışkanlar. Birçok insanı şaşırtacaklarını düşünüyorum. Elbette Türkiye’yi de merakla izleyeceğim. İyi bir turnuva çıkaracağından şüphem yok. Takımdaki arkadaşlarımı canı gönülden destekleyeceğim.