"Prekazi gibi tayt giyerdik"

Webaslan.com olarak özel içerikler ve röportajlar ile karşınıza çıkmaya devam ediyoruz! Gripin Grubu'nun yarattığı son dönemin trend marşı 'Sensiz Olmaz Galatasaray'ı seslendiren Solist Birol Namoğlu ile çok özel bir röportaj gerçekleştirdik.

WEBASLAN ÖZEL RÖPORTAJ
MUSTAFA ÖZDEMİR


"Sensiz Olmaz Galatasaray" ilk dinleyişimizde her Galatasaraylı gibi bizlerin de tüylerini diken diken etmişti… Ancak gerçekten sevdalı Galatasaraylılardan çıkabilirdi böyle bir marş. Gittik, konuştuk ve fark ettik ki; Gripin de böyle bir grupmuş. Galatasaray'ın yeri gönüllerinde bambaşka bir yerde…

Fenerbahçe maçının 2 gün öncesinde, solist Birol Namoğlu ricamızı kırmadı ve bizi röportaj için stüdyolarına davet etti. Gripin Grubu'nun diğer üyeleri stüdyoda martta çıkartacakları yeni albümleri için enstrümanlarını ‘tıngırdatırken', biz de Birol Namoğlu'yla başladık marştan, takımdan, maziden ve en önemlisi; Galatasaraylılıktan konuşmaya…

- Galatasaraylı oluşunuzun hikayesiyle başlayalım. Sizi kim Galatasaraylı yaptı? Çoğu futbolseverde olduğu gibi; dayınız mı, amcanız mı, yoksa babanız mı?


"Dedemden dolayı… Hiç görmediğim, ama adını aldığım bir dedem var, 1905 doğumlu. Galatasaray altyapısında futbol oynamış. Hiç göremedim ben onu ama. Onun adını taşıyorum, tuttuğu takımı tutuyorum. Bayağı benzerlikler var aramızda; Dedemin ölüm tarihi ile benim doğum tarihim aynı gün."

- Galatasaraylılığınız sebebi bayağı eskilerden geliyor yani…

"Birincisi onun bir etkisi var. Babam ise Fenerbahçeliymiş başlarda. Kendisi 42 sene Hürriyet Spor Servisi'nde çalışmış biri. Fenerbahçeliymiş ama Süleyman Seba'yı çok sevdiği için Beşiktaşlı olmuş sonradan. Süleyman Sebacıdır aslında, Beşiktaşlı demeyelim. Annem ise Galatasaraylıdır."


"BEN GALATASARAYLIYDIM, BANA ‘SUS SUS' DİYORDU"

- Peki kim elinizden tuttu ve sizi ilk maça götürdü?

"İlk maçımı çok iyi hatırlayamayabilirim. Çünkü hep maçlardaydım. Babam zaten her zaman sahanın içindeydi. Amcam şu anda MHK Başkanı olan Yusuf Namoğlu, eski hakem. Onlar sayesinde maçlara gidiyordum. O kadar çok maç var ki o dönemde… Eniştem götürmüş olabilir ama. İnönü'de bir Beşiktaş-Galatasaray maçıydı. Ben Galatasaraylıydım, ban "sus sus" diyordu eniştem, onu hatırlıyorum. Ben de susuyordum mecburen."

- Yaşınız kaçtı ki?


"Yaşım çok küçüktür. İlk hatırladığım şeyler bunlar; 5 ya da 6 olmalı o günkü yaşım."

- Bayağı erken başlamışsınız tribüne…

"Mecburen, bu aileden ne çıkacak ki başka? (gülüyor). İnönü'de meşhur ‘duriye' vardı, koşu pistinin arkasında ayakta durup sahayı paralel gördüğün bir yerdi. Ancak futbolcuların belinin üstü görünüyordu. Oradan bile maç seyrettim."

"PREKAZİ GİBİ TAYT GİYERDİK"

- O yılların Galatasaray'ında çocukluk efsaneniz kimdi?


"Prekazi… Prekazi gibi tayt giyerdik hatta. Elim sağ yazar, ama sol ayaklıyım. Ne efsaneler vardı arkadaşlarla aramızda, "taytla toplara Prekazi gibi sert vuruyoruz" derdik. Mahalle maçlarında da Prekazi olurdum. 9 yaşıma girerken, Neuchatel Xamax zaferi bana hediyeydi. Dogum günümdü o gün..."

- Her çocuk gibi siz de futbolcu olmayı hayal ettiniz mi?

"Beşiktaş'ın altyapısına bir süre gittim geldim, Serpil Hamdi Tüzün'den ders alıyorduk. Aslında spor olarak ilk yüzme vardı hayatımda. Daha sonra da tenis. Bayağı uzun bir süre lisanslı olarak tenis oynadım. Babam futbolun içinde olduğundan, futbola o klasik ‘bu çocuk okumaz' gözüyle baktılar."

"HAYALLERİMDE GALATASARAY'LA MAÇA ÇIKARIM"

- Müzisyen değil de Galatasaray'da futbolcu olmak ister miydiniz?

"İstemez miydim! Bazen uyuyamadığım zamanlar 2-3 şey hayal ederim. Bir tanesi Wembley konseridir, o hayalle uykuya dalarsın. Ya da Galatasaray formasıyla maça çıkarım hayallerimde."

- Peki hangi oyuncularla birlikte çıkardınız maça?


"Güncel kadroyla. Kimi keserdim takımdan bilmiyorum. Siz de hemen takımdan birini kesme peşindesiniz (gülüyor)."


- Maçlara gitme sıklığınızı merak ediyoruz. Son yıllarda tribüne aşinalığınız nedir? Gider misiniz maçlara?

"Tabii ki giderim. Kombine kartımın olduğu seneler vardı. 17 dakikalık bekleyişle ve ardından şampiyon olarak kapattığımız sezon mesela. 2005-06 Sezonu'nda kombine kartım vardı, tüm sezon Kapalı'daydım. Sonra bir ara verdim, şimdi yeniden başladım. TT Arena'da Doğu Üst Tribün'den kombine kartım var. "


- Yine bir ‘ister miydiniz?' sorusu… Tribünde amigo ya da davulcu olmak ister miydin?

"Davulcu olmayı çok isterdim vallahi!"

- Hayko Cepkin zamanında Beşiktaş tribününde yapmış davulculuk…

"Hayko kardeşimizdir… Her şeyi yapar, güzel de yapar. İçi temizdir."

- Davul çalmaya bir hayli sevdalısınız demek?

"Bir liderlik var orada. Güç sende. Ritmi sen veriyorsun. Bir de davul çalmayı çok severim gerçekten.

- ‘Geçmiş zaman olur ki" diyelim… Galatasaray'ın unutamadığınız maçları?


"O kadar çok var ki!  Kronolojik sırayla gidelim. Birincisi, Monaco maçı. Prekazi'nin uzaktan attığı maç da çok güzeldi ama Tanju'nun kafa golünü attığı maçı kastediyorum, Monaco'daki maç yani. Çok heyecanlanmıştım o maçta.

- UEFA Kupası Finali?

"Unutamadığım bir numaralı maç tabii ki UEFA Kupası Finali, onun yeri çok ayrı."

"RADYOYU DİNLERKEN ‘AAHH' DİYORUM…"

- Hafızanızda bayağı maç var gibi?

"Evet, çok fazla var. Tribünde olduğum o 17 dakika, Kayserispor maçı... Denizlispor-Fenerbahçe maçının bitmesini beklerken etrafımdaki hiç kimsede radyo yok, sadece bende var. Radyoyu dinlerken bir anda "Aahh" diyorum. Millet hemen atlıyor, soruyor heyecanla "N'oldu n'oldu?" diye. İnanılmazdı o maç!"

- Unutamadığınız Galatasaray-Fenerbahçe derbileri?

"Son zamanlarda malesef yok. 2005'te 5-1 kazandığımız Türkiye Kupası Finali'nde Olimpiyat Stadı'ndaydım. O maçı unutulmazlar arasında sayabiliriz. Ama hangi Galatasaraylıya sorarsanız sorun, malesef 6-0'lık maçı unutamayız biz. Hoş bir hatıra değil ama yapacak bir şey yok. Fenerbahçeli arkadaşlarımız unutturmazlar da bize (gülüyor)."

"TERS TARAFTAN AYAK İÇİYLE UZAK KÖŞEYE"

- Maçlardan goller özeline inelim, unutamadığınız goller?

"Tabii ki birincisi Neuchatel Xamax'a attığımız 4. gol; Tanju'nun plaseyle attığı… İnanılmazdır! Çok denemişizdir çocukluğumuzda; ters taraftan ayak içiyle uzak köşeye."

- Başka goller?


"Emre'nin deplasmanda Mallorca'ya attığı gol…"

- UEFA Kupası'nda gecenin golü seçilmişti o gol…

"Muhteşemdi ama!"

- Hagi'nin ayağından unutamadıklarınız?


"Hagi'nin hatıralarımızda çok golü var, özelikle Ankaragücü'ne attığı frikik golü, 1999-2000 Sezonu'nda. Hagi'nin bunun gibi o kadar çok golü var ki! Ümit Karan'ın bir golünü de unutmamak gerek. Vestel Manisa deplasmanıydı. Sol bekteki Orhan Ak'tan uzun bir pas geliyor, gelişine öyle bir vole vuruyor ki! Sağ çaprazdan uzak direğe gönderiyor topu. Müthiş bir goldü!"

- Goller say say bitmeyecek gibi?

"Unutulmaz gol çok... Hakan Şükür'ün Leeds'e attığı gol var. Ali Sami Yen'de Barcelona'ya attığımız gol var, top çizgiyi geçti mi geçmedi mi diye tartışılan; Arif Erdem'in golü. Gol çok, çok şükür çok..."


- İçimizde buruk birer hatıra olarak kalan yediğimiz goller de olur bazen…

"Yediğimiz değil de, çok üzüldüğüm bir maç var. Kupa Galipleri Kupası'nda Werder Bremen maçı, karlı bir gün... Okuldaydım, cep televizyonu götürmüştük ve maçı oradan seyrediyorduk. Kardan dolayı "maç oynanmaz" dediler, ama oynattılar.  Berabere kalıp elenmiştik, hiç unutmayacağım. Fenerbahçeli Selçuk'un bize attığı golü de unutamıyorum; Leo Franco'ya… Hiç, hiç unutamıyorum o golü. Bir de Johnson'un golü. Bütün maç bizim oynadığımız, frikikten baraja çarpıp giren gol. Yine çok atak yapıp atamadıklarımızdan; Göteborg'la oynuyorduk, maçtaydım ben de. 20 küsür tane korner attık, gol atamadık. Adamlar 80. dakika civarı bir korner attı, gol oldu. Yeni açık tarafına atmışlardı. O golle verdik maçı… Yediğimiz goller de bayağı varmış (gülüyor)."

- Sarı-kırmızı hatıralarınızı merak ediyoruz; Galatasaray hatırası, sakladığınız formalar, biletler, sarı-kırmızı objeler var mıdır?

"İlk Şampiyonlar Ligi maçlarımızın tamamına gitmiştim. Ön elemede Manchester United, grupta Barcelona, Monaco ve Spartak Moskova, o maçların biletlerini hala saklarım. Galatasaray formalarımı da saklarım tabii…"

"KUBİLAY İLE SAHADA ŞAMPİYONLUK TURU ATIYORDUM"

- Ali Sami Yen'den bir hatıra objeniz var mı peki, yıkılacağı zaman bir hatıra almış mıydınız?

"Sami Yen'den şu tabelayı almıştık. (Stüdyoda duvarın kenarında muhafaza ettikleri sarı-kırmızı küçük bir tabelayı gösteriyor)."

- Güzel hatıra…


"Sahadan çim almıştım zamanında, sahanın içine girmiştim. Kubilay'ın bizde oynadığı sezon... Son maçımızı Bursaspor ile oynuyorduk, son maç… 2-0 kazanmıştık. Roger Ljung'un ortasını çok iyi hatırlıyorum. O maçtan sonra sahada Kubilay'la birlikte şampiyonluk turu atıyordum."

- Taraftar takımı galibiyete taşımak için tribünde destek olur… Bu desteğin yanı sıra, bazı taraftarların uğuruna inandıkları totemleri de olur tabii. Galatasaray maçlarında uyguladığınız bir totem var mı?


"17 dakika beklediğimiz sezon bir totem yaptık, ama gereğini yerine getiremedik. Şampiyon olursak Galatasaray'ın ilk ambleminin dövmesini yaptıracaktık, söz vermiştik. Fakat sonra dedik ki; Çok düşük ihtimal... Çünkü mümkün değil yani, umut var ama şampiyon olamayız diye düşünüyorduk. Denizlispor Fenerbahçe'den puan alacak da… İşte o 2005-06 Sezonu, olur da şampiyon olursak diye bir totem sözü vermiştik."

- Ne maçtı ama be!


"Futbolculara karanfiller atmıştık... Takımı alkışlamıştık, şampiyon olamasak da iyi bir sezon geçirdik diye. O Kayserispor maçından önce Sami Yen'deki atmosfer gerçekten çok pozitifti."

"TOTEM: SANTRAYA BAKMIYORUZ"


- Bu sezonki toteminiz nedir peki?

"Bu sene santrayı görmüyoruz. Santrayı sadece Gaziantep maçında gördük… Gördüğümüz zaman olmuyor. Ya bakmıyoruz, ya da maça geç giriyoruz. Bu sezonun totemi bu."

- Son yıllarda takımdan gitmesine en çok üzüldüğünüz futbolcu kim oldu? Taraftar olarak arkasından "ah keşke gitmeseydi" dediğiniz isim?


"Sasa Ilic. Muazzam bir futbolcuydu. Çok zekiydi. İstatistikleri de çok iyiydi. Şu anda Ilic gibi bir oyuncu gerekli takımımıza."

- Arda Turan? 


"Tabii ki Arda Turan'a üzülüyor insan, kendi evladı… Yetenekli ve çok iyi bir oyuncu. Bir yandan da saygı duyuyorum, hayalinin peşinden gitti. Para kazandırdı kulübüne. Bu da çok önemli."

"HAYALİNİN PEŞİNDEN GİTTİ. AMA GİTMEZDİ KAPTANLAR…"

- Gitmesi yüzde 100 doğru mudur yani size göre?


"Aslında Arda konusunda iki tarafım var. Hepimiz sonuçta bir iş yapıyoruz. Bir tarafım şunu diyor: "Hayalinin peşinden gitti, takımdayken çok iyi oynadığı sezonlar oldu" diyorum ve kararını destekliyorum.

- Ya diğer taraf?

"Bir de içimdeki aşırı fanatiğin söyledikleri var. Şöyle bir soru var kafamda: "Hangi Galatasaray Kaptanı, takım sezonu sekizinci bitirdikten sonra Avrupa'ya gider?" Gitmezdi kaptanlar…

- Hangi taraf daha ağır basıyor peki?

"Bu transfer bir fırsattı Arda için. Ayağına bir kere gelecek bir fırsat... Büyük ağırlıkla bunu düşünüyorum. Gerçekten futbolcuların işleri çok zor. Müzisyenlerin işi de zordur, ama futbolcuların işi daha da zor. Çünkü herkes müziği ve futbolu biliyor(!) bu ülkede. Ben bile futbol konuşabiliyorsam, herkes konuşuyorsa… Bu adamları ülkedeki herkes konuşuyor, dolayısıyla oyuncular çok bunalıyor. İnşallah her şey onun için çok güzel olur ve kendisi adına en doğrusunu yapmıştır.

"HERKES BİR DROGBA İSTER"


- Gidenlerden ‘gelecekler'e geçelim… Ekonomik açıdan mantıklı bir çerçevede düşündüğünüzde, "Keşke bir gün Galatasaray'da oynasa" dediğiniz bir oyuncu var mı? "Bu adam Galatasaray'da oynasa çok mutlu olurdum, Galatasaray forması ona yakışırdı" dediğiniz…

"Önce ‘bizden' düşünelim birilerini. Süper Lig'den Cenk Tosun'u isterdim… Bu sezon çok oynamıyor ama oluyor ara ara öyle durumlar futbolcularda. Bazen bir duruluyorlar, yeni bir motivasyon gerekiyor."

- Yurtdışından?

"Fenerbahçe'de oynasa da Niang'ı çok beğeniyordum. Ona benzer atletik ve güçlü bir oyuncu… Bir Drogba'mız olsun isterdim. Kim istemez yani? Herkes bir Drogba ister. Reyes olabilirdi, gelecek gibi zaten… Aimar'ı da cok beğenirim mesela, Arjantin sempatizanlığımdan… Bizim ihtiyacımız olan futbolcu; yaratıcı hücuma dönük orta saha oyuncusu. Ama Oscar Cardozo ve Saviola ile Benfica'da keyfi yerinde Aimar'ın…

"PEREZ'LERLE, FLEURQUIN'LERLE ŞAMPİYON OLDUK!"


- Geçmişteki herhangi bir takımımız için "Şu sezonun takımının yeri gönlümde ayrıdır" der misiniz? Başarılı olsun ya da olmasın…


"2001-02 Sezonu takımı çok iyiydi. O toplama kadroyla müthiş işler başardık. Perez'ler Fleurquin'ler… Şampiyon olduk, Şampiyonlar Ligi 2. tur grubunda çeyrek final şansını son maça taşıdık. Avrupa devlerine kafa tutmaya devam ettik. Her berabere biten maçta da önce biz öne geçmiştik. O kadro bana göre en değerli kadrolardan biridir. Çünkü verim açısından çok iyi bir kadroydu, yüksek verim aldık o kadrodan. İsmini bilmediğimiz oyuncular çok iyi iş çıkardı! Takım ıniskeleti aynıydı tabii, Bülentler falan… Ümit Karan ve Ayhan Akman'ın takımdaki ilk sezonlarıydı."

 - Daha eskilerden?


"Tugay'ın takımda olduğu zamanların Fatih Terim takımını çok beğenirdim. 93-94 takımını da unutmayalım. Stumpf'lı Falko'lu, sarı formalı…"

- Çok sayıda efsane takımlarımız oldu…

"Aslında biz çok şanslıyız, çok güzel kadrolar gördük. Bizden önceki nesil 14 sene şampiyonluk görmedi. Biz ne kupalar gördük! Bizim dezavantajımız da bu; O yüzden biraz da sabırlı olmamız lazım… Marşta o yüzden: "Her şey değişse de bir gün / Karşılıksız sevgim / Kalbimin durduğu ana kadar" diyoruz. Sabır gerekli, geçmişte çok güzel günler gördük çünkü…"

- En beğendiniz Galatasaray bestesi hangisidir?

"Nevizade Geceleri çok çok çok güzeldir. Çok başarılı bir bestedir. Bir gün belki onun da kaydını yaparız. Biz yapmasak da birileri mutlaka yapacaktır."

"GALATASARAY'A FAZLADAN GÖNÜL VERDİK"


- "Sensiz Olmaz Galatasaray" lanse edildiğinden beri bu soru size çokça kez sorulmuştur; bu marşı yazarken neler hissettiniz? Nereden çıktı bu muhteşem marş? "Beyler haydi oturalım bir marş yazalım" dememişsinizdir herhalde? Uzun zamandır kafanızda yer etmiştir muhtemelen…

"Her zaman içimizde vardı. Herkes ister böyle bir marş yapmayı, Fenerbahçeli müzisyenler istemez mi? Kim istemez ki! Eğer takımlarına fazladan gönül vermişlerse… Biz Galatasaray'a fazladan gönül vermiş üyeleri olan bir grubuz. Murat Başdoğan'ın babası eski bir Galatasaray yöneticisidir. Murat'ın kendisi de Galatasaray'da su topu oynamıştır küçüklük yaşlarında. 3 tane iyi Galatasaraylı var grupta. Prodüktörümüz Haluk Kurosman da Galatasaraylıdır. Şirketimizin sahipleri de..."

- Galatasaray'a yüksek derecedeki bağlılığınız sizleri bu marşı yaratmaya teşvik etti yani?

"Bizler bir marş yapmak istiyorduk tabii. Ama özellikle UltrAslan'dan Oğuz Altay teklif ve ısrarla geldi. Bu ısrar kısmı çok önemli, o olmasaydı bizim için bir hayal olarak kalabilirdi bu marş... Onun verdiği motivasyonla başladık ve yaptık. Kısmet olmadı gecen seneye. Bir buçuk ay önce Galatasaray Dergisi'nden İrem Özbey'le bir röportaj yaptık. O röportaj sırasında konuşurken "Bu marştan Yönetim Kurulu'na bahsedelim" dendi.  Sayın Adnan Öztürk de bizi kırmadı. Oturduk, dinlettik ve çok beğendi. Bir anda tekrar alev aldı iş..."

- Teklif, ısrar ve şansınız Galatasaray taraftarına bu güzel hediyeyi vermenizi sağlamış. Ne mutlu!

"Bizim hayatımızda hep böyle güzel tesadüfler ve kırılma anları vardır. Oğuz Ağabey'in gelip bize motive etmesi, marş yapmayı teklif etmesi, stüdyo aşamasında da bizimle olması... Ardından gelen röportaj, İrem Özbey'in Adnan Öztürk'e iletmesi... Bunların hepsi hoş tesadüflerin, çok hoş olayların arka arkaya gelmesidir. Güzel bir marş oldu, biz beğenerek yaptık, ama tabii ki hataları vardır.

"BU MARŞ GRİPİN'İN DEĞİL, GALATASARAY'IN…"

- Geri dönüşler nasıldı? Bizim Webaslan.com'da gördüklerimizin hepsi övgü dolu yorumlardı.

"Bu marş; Gripin'in şarkısından ziyade, Galatasaray'ın şarkısı… Galatasaray taraftarı için yapılmış, onları motive edecek bir marş. İçinde sadece Galatasaray'ın olduğu bir şey istedik, başka takımlarla alakalı hiçbir şeyin olmadığı… Çünkü öyle hissediyorduk. Biz elimizden geleni yaptık, vardır eksikleri mutlaka. Ama umarız ki; taraftar, yönetim, stat, takım… Böyle bir motivasyon olsun istedik.

- Bu marşı hayatınızın en güzel anılarından biri olarak kalacaktır…


"Bizim için çok önemli, torunlarıma anlatacağım bir hikaye… Daha ötesi var mı ki!

- Başka bir versiyonunu yapmayı düşünüyor musunuz?


"Tabii ki. Dinlerken yüksek tempoda olmalı, coşkuyu yükseltmeli. Ama statta söylenebilmesi için biraz daha yavaş olmalı. Bir de temposunu düşürüp de tribünlerin karşılıklı söyleyebileceği bir versiyonunu yapacağız. Onu da yakın zamanda hazırlayacağız."

"UĞURLU GELSİN GALTASARAY'A"

- Peki bu marsı seyircinin statta ne zaman söylemesini isterdiniz? Maçın başında mı, takım bastırırken mi, maç sonunda mı, yoksa gol atınca mı?

"Ben de bir taraftarım. Sahaya çıkarken söylenmesini isterdim. Çünkü marşın girişini onu hayal ederek yaptık. Önce atkıları açarak, sonrasında da kement yapıp sallayarak…  Biz bunları hayal ederek yaptığımız için bayağı yaşayarak ortaya çıkarılmış bir marş oldu. Herkesin seveceğini umuyoruz. Sözleri için de çok karışık olmasın, kolay ezberlensin istedik. Ama tek dileğimiz, uğurlu gelsin Galatasaray'a… Aslında bütün müzisyenler bunu yapmak isterler. Hayko (Cepkin) Beşiktaşlı mesela. Bir marş yapsa yıkılır ortalık!"

- Webaslan kullanıcılarımız Mor ve Ötesi'ni sormuştu. Mor ve Ötesi solisti Harun Tekin de Galatasaraylıdır. Onlarla bir düet yapmak ister misiniz?


"Yaparız tabii, Harun'la takım arkadaşıyız Ayazma'dan(Anadolu Yazarlar ve Müzisyenler Ayaktopu Takımı). Arif Erdem stili forvetimizdir Harun Tekin. Onları da çok severiz, yaparız tabii ki!

(O sırada telefonu çalıyor ve arayan Ayazma'dan bir diğer takım arkadaşı oyuncu Cansel Elçin… FIFA oynamaya davet ediyor Birol Namoğlu'nu. Futbol tutkusu onların da her daim içinde…)

"YETER Kİ ŞAMPİYON OLALIM"


- Ülkemizde şu vardır; bir dizi yapılır, çok beğenilince ikinci sezonu istenir. Bir film yapılır, iyi gişe yapınca "ikincisi de çekilsin" denir. Marş çok tuttu, yeni marşlarla bir albüme çıkar mı?

"Belki şu olur, birkaç Galatasaraylı grup ya da müzisyenle bir şey yapılabilir. Ya da umarım şampiyon oluruz da, bu marşın bir kaç versiyonuyla albüm yaparız. Neden olmasın? Yeter ki şampiyon olalım…"

- Bu sezon takımdan beklentinizi merak ediyoruz. Ünal Aysal, "Yeni bir takım kurduk, diğer rakiplerimizin hepsi yerleşik. Takım bu duruma rağmen çok başarılı gidiyor." dedi. Sizin beklentiniz nedir Galatasaray'dan bu sezon?

"Başkan haklı. Ben şahsen Avrupa'ya gitmek istiyorum. Çok özledik, bizim için ne olursa olsun Avrupa'ya gitmek çok önemli. Alıştık yıllarca..."

 - Bülent Korkmaz'ın da bir demeci vardı zamanında; "Şampiyonluk Galatasaray için sadece Avrupa'ya gitmekte bir aracıdır" derdi.

"Onu demek isterim de, o aracı kullanmayalı uzun zaman oldu. Şampiyonlar Ligi'ne gidelim, benim için tamamdır. Bu ümitsizlik falan değil, Çünkü gerçekten yeni bir takım kurduk. Takımda bir iki tane eksiklik var ama, ona rağmen çok iyi gidiyoruz. Büyük bir motivasyon var."

Ayazma...

"YAVAŞ YAVAŞ ‘KAZANAN TAKIM' OLUYORUZ"

- Takımın taktiği konusundaki düşünceleriniz?


"4-1-4-1 oynatırken Fatih Hoca'ya "Niçin 4-4-2 oynatmıyor?" diyorlardı. Ama hem taraftarda hem de takımda geçen seneden kalan psikolojik bir sıkıntı var hala. Önceliğimiz yenilmemek oldu kimi maçlarda. Yavaş yavaş yeniden kazanıyoruz ‘kazanan takım' özelliğini. Eğer o dönemde kaybetseydik çok daha kötu olurdu. Fatih Hoca bence o dönemde kaybetmemek için 4-1-4-1  oynattı. Bu çok doğruydu, çünkü çok kritik bir donemdi taraftarın ve takımın psikolojisi açısından... Nefis gidiyor takım şu an. İyi futbol kötü futbol başka bir şey, yavaş yavaş takım oturunca olacaktır. Belki Ilic tarzı bir adamla, Reyes'le mesela. İleri uç daha da şıklaşacaktır yaratıcı bir adamla."

- Rakiplerimiz başka sıkıntılarla boğuşurken siz takımdan bir hayli memnunsunuz yani?

"Ben çok memnunum."

- Bütün Galatasaraylılar öyle aslında. Hele ki geçen sezonun üstüne…

"Tabii ki. 4-1-4-1'e ben mantıklı baktığımda hiç eleştirmedim. Önce bir 8-10 hafta yenilmeyelim istedim. 4-1-4-1 defansif görünse de, Fatih Hoca'nın bekleri de çıkar hep ileri. Sabırlı olmalıyız, yavaş yavaş oturacaktır takım, gelecektir başarılar…"

- Teşekkürler, müzik hayatınızda başarılar Gripin…


"Bizler teşekkür ederiz, dediğimiz gibi bu marş Galatasaray'a uğurlu gelsin, tek dileğimiz budur…"

O kadar bağlılar ki takıma… Pazartesi günü bizlerle röportajdaydılar. Turneleri sebebiyle Salı günü Çanakkale'de, Perşembe günü ise Muğla'da olacaklardı. Çarşamba gününü ise haftalar öncesinden boş bırakmışlar ve hiçbir konser almamışlar o güne; Fenerbahçe maçı var diye…

"Sensiz Olmaz Galatasaray", TT Arena'da derbi öncesi defalarca çalınırken onlar da saha kenarında bu gururu yaşıyorlardı. Fenerbahçe maçından 2 gün önce "Marş Galatasaray'a uğurlu gelsin" demişlerdi, geldi…

SENSİZ OLMAZ GALATASARAY BURADA, TIKLAYIN...

Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları