Sebastien Perez: "Galatasaray'ın Avrupa kültürü var"

Galatasaray'ın unutulmaz isimlerinden olan Sebastien Perez hem kariyeri hem gündem hakkında açıklamalarda bulundu.

Galatasaray'ın 2001-2002 sezonunda kazandığı efsane şampiyonlukta takımda forma giyen Sebastien Perez hem kariyeri hem gündem hakkında açıklamalarda bulundu.

Galatasaray'da unutulmaz bir şampiyonluk yaşadınız. O yıl çok değerli futbolcularla birlikte 3. yıldızı kazanmıştınız. O sezona dair unutamadığınız bir anı, maç ya da maçlar var mı? Birden fazla da sayabilirsiniz…

"Gerçekten de hem saha içinde hem de saha dışında olağanüstü bir yıl geçirdim. Müthiş insanlarla tanıştım. Kimseyi tanımadığım ve dil bilmediğim halde bir aile gibi karşılandım. Galatasaray'daki insanlar bana kucak açtı, kendimi hemen evimde hissettim. Bu yüzden adapte olmak için hiç vakit kaybetmedim ve hemen futbolumu oynayabildim. Lig şampiyonluğuyla harika bir yıl geçirdiğimiz doğru. Çok zorlu maçlar oynadık ama her maçı kazanacak özgüvene ve inanca sahiptik. Avrupa maceramız da muhteşemdi. Roma, Barcelona, Liverpool ve Lazio maçlarını düşünüyorum ama özellikle de PSV Eindhoven'a karşı evimizde oynadığımız maçı… Statta maçtan sonra yerin sallandığını hissetmiştim. Çok gürültülüydü, asla unutamayacağım bir andı"

Mircea Lucescu önderliğinde çok güçlü bir savunma hattına sahiptiniz. Hatta son 9 haftada yalnızca 1 gol yediniz. Savunmadaki başarının sırrı kalite miydi yoksa güçlü iletişim miydi?

"Geçirdiğimiz sezon hakkında saatlerce konuşabilirim çünkü her detayı hatırlıyorum da sezonun başında çok az kişi bu kadar iyi bir sezon geçireceğimizi düşünüyordu. Ancak Lucescu gibi herkesten en iyi verimi almayı bilen çok üst düzey bir hocamız vardı. Tüm rakiplerimizi geçmemizi sağlayacak bir yeteneği vardı. Dediğim gibi, bizim sırrımız birlikti ve hocamız herkesten en iyi verimi almayı başardı çünkü tüm grubu nasıl bir arada tutacağını biliyordu. Sadece en iyi 11'i değil, tüm grubu... Bu gücü sahada hissettik. Sadece savunma değil, tüm takım çok çalıştı"

Bu maçın sonucunu keşke değiştirebilseydim dediğiniz bir maç olmuş muydu?

Sonucu değiştirmek istediğim bir maç olduğu doğru. O da Barcelona'ya karşı oynadığımız son Şampiyonlar Ligi maçı. 1-0 kaybedip elendik. Eğer o maçı kazanmış olsaydık Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali'nde Panathinaikos'a gidip unvanımızı korumanın sevincini ve onurunu yaşayacaktık ve bence bu gerçekten olağanüstü bir maç olacaktı.

Galatasaray'da oynadığınız dönemden herhangi bir futbolcu ya da yönetici ile aktif bağlantınız var mı? Ara sıra da olsa mesajlaştığınız, görüştüğünüz birisi ya da birileri var mı?

"Lucescu'yu birkaç yıl önce tekrar gördüm. Mondragon ve diğer oyuncularla Instagram aracılığıyla iletişim halindeyim. Ancak onları kesinlikle çok özledim. Tekrar buluşabilirsek güzel olabilir"

O dönem takımda en iyi arkadaşınız kimdi? Kiminle ya da kimlerle aranız iyiydi?

"O zamanlar Mondragon ve Bülent Akın'la çok zaman geçirdim. Çünkü Bülent de Fransızca konuşuyordu ama gidip diğer oyuncularla konuşmaktan da çekinmedim çünkü başta da söylediğim gibi tüm oyuncular ve yöneticiler tarafından çok iyi karşılandığımı hissettim. Herkesle çok iyi anlaştım, hiç sorun yaşamadım. Aksine herkesin arkamda olduğunu, beni hem saha içinde hem de saha dışında desteklediğini hissettim"

Her futbolcunun muhakkak iyi ilişkilerinin olmadığı oyuncular da olur. Sizin yıldızınızın barışmadığı bir isim oldu mu?

"Tüm oyuncular benimle harikaydı, tıpkı kaptanımız gibi. Bülent Kaptan. Kulübün değerlerinin mükemmel bir örneğiydi. Dürüst olmak gerekirse kimseyle aram kötü olmadı. Herkesle iyi geçinirdim"

Kiralık olarak gelmiştiniz ve maalesef sizi Galatasaray'da yalnızca tek sezon izleyebildik. Galatasaray'dan kırgın mı ayrıldınız? Yoksa o dönem kiralık süreci bitince siz mi Fransa'ya geri dönmek istemiştiniz?

"Lucescu'nun sezon sonunda kalmayacağını biliyordum. Tüm sezon boyunca benim için çok şey ifade etmişti ve gelecek olan Fatih Hoca'nın bana aynı inancı duyup duymayacağını bilmiyordum. Özellikle de o sırada Ümit Davala'nın geri gelmesinden bahsediliyordu. Dolayısıyla, Galatasaray'da geçirdiğim yıl benim için hem oyuncularla hem yönetimle hem de taraftarlarla harika geçmiş olsa da, Fransa'ya dönmenin benim için daha iyi olacağını biliyordum. Her halükarda, hem stadyumumuzda hem de deplasmanda oynadığımız her maçta taraftarlarımızdan gördüğüm karşılamayı, şarkıları ve atmosferi asla unutmayacağım"

Sen gittikten sonra Galatasaray'a ve Türkiye'ye Fransız futbolcular geldi. Futbolcular arasında referans önemlidir. Türkiye'ye transfer olmadan evvel seninle görüşen, bilgi isteyen futbolcular oldu mu?

Evet, isim vermeyeyim ama doğrudan ya da arkadaşları, menajerleri aracılığıyla dolaylı olarak oldu. Fransa'ya döndüğümde gazeteciler Türkiye'de yaşadığım şampiyonlukla alakalı benimle röportaj da yaptılar.

Galatasaray geçen sezon çok görkemli bir şampiyonluk yaşadı. Eminim takip etmişsinizdir. Siz Galatasaray'ı geçen sezon performans anlamında nasıl buldunuz?

"Tabii ki, Galatasaray'ı her zaman takip ediyorum. Olağanüstü bir yıl geçirdiler. Kulüp adına gerçekten çok mutluyum"

Galatasaray'ın son sezonunda şampiyonlukta en büyük pay sahibi 3 futbolcu sayın desem hangi 3 futbolcuyu sayardınız?

Tabii ki en başta Icardi. Boey için de sevindim. Elbette Torreira'yı da dahil ederiz.

Bu sezon pek çok önemli yıldızlar da takıma katıldı. Bunca büyük yatırım hamlelerinden sonra bu sezon Galatasaray Avrupa'da önemli işler başarabilir mi?

"Tabii ki başarması mümkün. Icardi transferi özellikle kilit faktördü. Olağanüstü bir golcü. Ama zaten sağlam bir kadro temeli olan takıma Angelino, Zaha ve Tete gibi isimler eklendi. Şampiyon kadroyu koruyup üzerine bir de sağlam eklemeler yapılması Galatasaray'ı bu yıl da ligde en avantajlı takım pozisyonuna getiriyor. Galatasaray'ın bir Avrupa kültürü var. Her yıl Avrupa'da sürprizler de görüyoruz. Neden bu yıl Galatasaray olmasın?"

Türkiye'de tekrar çalışmayı düşünür müsünüz? Galatasaray'da ya da bir başka Türk kulübünde?

Benim için en önemli şey aidiyet. Galatasaray için yaşadığım duyguların sonsuza dek benimle kalacağı kesin. Bu yüzden kalbimin güçlü bir şekilde atmasını sağlayan, kendimi ait hissedebileceğim bir kulüp için çalışmak gurur verici olacaktır.

Biraz da şaka yoluyla sormak istiyorum? Siz mi Sacha Boey mi?

"Oyun yoğunluğu ve bağlılık açısından aynı niteliklere sahip olduğumuzu düşünüyorum. (Gülerek)"

Size eski takım arkadaşlarınızı sayacağım, onları sadece 1-2 kelime ile özetleyin...

- Ümit Karan: Spektaküler, muhteşem
- Hasan Şaş: Manyak, deli adam (Gülerek)
- Faryd Mondragon: Duvar, zapt edilemez
-Ergün Penbe: İncelik ve zeka. Gerçek bir solak
- Bülent Korkmaz: Kaptan. Bülent Bey. Gerçek bir savaşçı
- Hakan Ünsal: Pitbull
- Andres Fleurquin: Agresif
- Berkant Göktan: Öngörülemez
- Sergen Yalçın: Maestro
- Serkan Aykut: Amacını bilen
- Bülent Akın: Belçikalı dostum
- Radu Niculescu: İyi adam
- Emre Aşık: Saldırgan katil (Gülerek)
- Suat Kaya: Klas
- Joao Batista: Mobilet. Her yere koşuyordu (Gülerek)
- Ayhan Akman: Elegant - Teknik
- Gheorghe Popescu: Sezon başında ayrıldığı için onunla sadece 3-4 maç oynadım ama birinci sınıf bir oyuncuydu.
- Gustavo Victoria: Tam bir Kolombiyalı
- Mircea Lucescu: Büyücü. Çok büyük bir adam.
- Abdürrahim Albayrak: Ona bayılıyorum. Bana sosyete diye seslenirdi. Harika bir adamdı. Tüm oyunculara yakındı be herkesle çok ilgiliydi.

 

 

Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları