Türk spor basınının önde gelen kalemlerinden Fenerbahçe - Galatasaray mücadelesinin değerlendirmelerini bir araya getirdik
Spor Toto Süper Lig'de 31. hafta karşılaşmasında Galatasaray deplasmanda ezeli rakibi Fenerbahçe ile 2-2 berabere kaldı.
Maçın henüz ilk dakikalarında 2-0 mağlup duruma düşen sarı-kırmızılı ekibimiz Johan Elmander ve Hakan Balta'nın golleriyle beraberliği yakalamayı başardı.
Fatih Terim'in öğrencileri uzatma anlarında Milan Baros'un direğe takılan şutunda da galibiyeti kaçırdı.
Maç sonunda spor yazarları Galatasaray'ın şampiyonluk yolunda çok büyük bir avantaj elde ettiğinin altını çizdi.
Vatan Gazetesi yazarlarından Gökmen Özdemir, " Galatasaray hak ettiği 1 puanı aldı ama hak ettiği 3 puanı bırakırken şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu herkese haykırdı" dedi.
İşte Türk spor basınının önde gelen kalemlerinden Fenerbahçe - Galatasaray mücadelesinin değerlendirmesi...
"Galatasaray maça başlarken ne kadar yanlış bir durumdaysa, sonrasında o denli şaşırtıcı biçimde ayağa kalktı. Ve ezeli rakibini adeta sahadan sildi. Ancak bu sadece çaba olarak böyleydi. Gole dönük organizasyonların yetersizliği ve beceri eksikliği yüzünden bu büyük çaba pek de karşılığını bulmadı. Artık bu maçın Sarı-Kırmızılı takımın yenilgisiyle bitmesi imkansızdı. Bunu sağlayan da uzun zamandır rakip kale önünde görmeye pek alışkın olmadığımız Hakan Balta oldu. Bu arada Milan Baros'un Galatasaray formasının ne kadar pahalı olduğunu biraz öğrenir gibi olması ilginçti. 50 metre top kovalayıp takımının gol yemesini önleme çabası buraya geldiğinden beri ilk kez gördüğümüz bir olaydı. Doğrusunu isterseniz gerek objektif koşullar, gerekse öteki etkenler açısından artık Galatasaray bu maçı kazanır denilecek türden bir karşılaşmaydı. Ancak Sarı-Kırmızılı takımın ilk bölümdeki derin uyku hali bunu önledi. Sonrasında Fenerbahçe'nin durumu hazindi. Yaklaşık 70 dakika ezeli rakiplerinin oyununu seyrettiler. Futbol oynamayı bir yana bırakın, çaba olarak dahi Galatasaray'a hiçbir karşılık veremediler. Bu maçtan yenik çıkmamaları şanslarıydı"
ÜMİT AKTAN / TÜRKİYE
"Nedendir bilemem ama 2-0'dan sonra Fener'in "fişini biri çekmiş" gibi geldi bana. İkinci yarıda şarj edilmiş (!) Fenerbahçe ilk 15 dakikada gol bulamaz ise, son 20'de dengeler değişebilir gibi bir yorum vardı tribünlerde... İkinci yarının geneli oyunu set oyununa çeviren ama bir türlü can alıcı ve efektif gol pasını bulamayan Galatasaray'ın üstünlüğünü seyrettik. Sabırlı savunma modeline Selçuk ekleyerek orta alan direncini artıran Kocaman, golü atmaktan çok yememeyi düşünen bir grafik tercih etmişti. Sonuç olarak skoru korumak içgüdüsüyle maç kazanılmıyormuş... Orman kanunu ile futbolun kanunları çatışıyormuş..."
UĞUR MELEKE / MİLLİYET
"Semih, Ujfalusi, Hakan, Engin, Elmander, Necati... Listeyi uzatmak mümkün, bu oyuncuların ortak yönüyse şu: Sezon başında herhangi birini Fenerbahçe'ye transfer etseniz, ilk 11'de oynama şansları olamazdı. Fenerbahçe'nin dün sahaya çıkan 11'i, Galatasaray'ın 11'inden oyuncu kalitesi olarak yukarıda. Ama Terim, elindeki futbolcuları birbirini doğru tamamlayan öyle iyi bir makineye çevirdi ki; kötü başladıkları/olağanüstü goller yedikleri bir günde bile deplasmandan ihtiyaçları olan puanla çıkabiliyorlar. Fenerbahçe maça hem tarih, hem de büyük yıldızlara sahip olmanın avantajıyla tam istediği gibi başladı; Sow ve Alex, 30 bin dakikalık koca sezonun belki de en iyi iki golünü 30 dakikaya sığdırdılar. Sonra bir Kocaman klasiği yaşandı, Fenerbahçe son iki yılda sayısız defa yaptığı gibi vites küçülttü ki, bu kadro düşük viteste oynamayı hiçbir zaman beceremedi. Dün de beceremediği gibi... Kocaman bir dokunuşla, Alex'in ilk yarım saatten sonra boşalttığı sahneyi dolduran Elmander oldu. İsveçli yürekli adam, belki Alex kadar yetenekli değil. Ama bu yıl Spor Toto Süper Lig, Alex Ligi olarak anılmazsa bunun baş müsebbibi belli ki Elmander olacak. Ben bu iki büyük oyuncunun bu yılki ilk iki kapışmasından büyük keyif aldım, gelin hep birlikte bu ikilinin play-offta iki kez daha kapışacak olmasının keyfini çıkaralım"
"Ayağa etkili pas yapan, hücuma çok adamla çıkan, oyuna hakim olan, kanatlardan bindiren, Fenerbahçe savunmasından seken tüm topları alan ve rakibini sahasına hapseden Galatasaray oldu. Baroni'nin 85'te Muslera'nın çıkardığı şutu dışında Fenerbahçe'ye atak izni bile vermedi. Engin ve Melo'nun net gollük ataklarda yanlış şut veya yanlış yere pas tercihleri golü son dakikalara bıraktı. Uzatmalar biterken sezonun da bitmesini, Baros'un vuruşunda direkler engelledi. Ama bu futbolla bu sadece bir gecikme olur. Terim'in de maç sonu dediği gibi, "Galatasaray ligin şampiyonudur."
HAKAN ÜNSAL / HÜRRİYET
"Galatasaray maçın ikinci yarısına, ilk yarıda bıraktığı yeri daha da ileriye taşıyarak başladı. Cimbom hiçbir maçta Saracoğlu Stadı'nda rakibine oyun anlamında bu kadar üstün olduğu bir yarı sergilememişti. Hatta o kadar ki Fenerbahçe kendi sahasından çıkmayı düşünemedi bile. Maçın ikinci yarısı korku ile cesaret'in mücadelesi oldu. Aykut Hoca korktu ve önce Stoch'u oyundan çıkardı. Devamında Sow'u sol kenara çekti, Alex'i forvet yaptı ve ilk yarıdaki maça göndermede bulundu. Fatih Hoca ise kazanma adına Baros ve Aydın'ı alarak rakibine psikolojik olarak da üstünlük sağladı. Maçı kazanması gereken taraf kesinlikle Galatasaray'dı" MERT AYDIN / FOTOMAÇ
"Galatasaray gibi topla oynamayı çok seven bir takıma karşı atak yapamıyorsunuz hem de rakibin etkili ayaklarına şans veriyorsunuz. Nitekim Elmander'in golü hem Galatasaray'a umut ve moral aşıladı hem de Fenerbahçe'nin stresini ikiye, üçe katladı. Maçın ikinci yarısında oyun karşılıklı ataklara dönüştü. Selçuk yönetimindeki Galatasaray orta sahası Fenerbahçe'nin orta saha etkinliğini çok aza indirdi. Bunun sonucunda da Galatasaray için neredeyse şampiyonluk anlamına gelen beraberlik golü geldi." GÖKMEN ÖZDEMİR / VATAN
"Galatasaray adına 2-0'dan gelen 2-2 mükemmel sonuç. Ama yeter mi yetmez. Bu futbolun hakkı beraberlik değil. G.Saray Kadıköy'de tarihi zaferi kaçırdı. Baros'un son saniyede altı pasta dokunduğu top direğe değil de 3 cm aşağıya gelse bütün maç kafalarına çakmak ve yabancı madde yağan G.Saray yedek kulübesi o sahadan çıkabilir miydi bilemem ama G.Saray hanesine 3 puan yazılırdı. Play-off oynanmasa G.Saray bugün şampiyon. Bitime 3 hafta kala 9 puan önde ve ikili averajıyla en yakın rakibine üstün. Ama bir de Play-off var, onu da unutmamak lazım. Ama G.Saraylı oyuncular Kadıköy'de nasıl oynamaları gerektiğini ilk yarım saatten sonra hem öğrendiler hem de herkese gösterdiler. Terim'in 2-0'dan sonra takımını dizginlip toplaması, evirip çevirmesi bir Terim klasiği... Ondan da zaten beklenen buydu. Emre Belözoğlu 2. yarının başında ikinci sarı karttan atılsaydı -ki kendisi F.Bahçenin dün en iyisiydi- sonuç çok daha farklı olurdu. G.Saray hak ettiği 1 puanı aldı ama hak ettiği 3 puanı bırakırken şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu herkese haykırdı. Artık bu Aslan'ın etini herkes yiyemiyor. 83'te Hakan golü attığında tribüne doğru koştu ama arkadan sarılan Alparslan Dikmen yoktu. 98'de Hakan Şükür son dakikalarda maçı 2-0'dan 2-2'ye getirdiğinde ona sarılanlar vardı. Ama G.Saray dün Kadıköy'de yalnız olsa da 2-2'yi başka bir Hakan sağladı"