Zidane ile öyle bir anısı var ki...

Galatasaray'ın yeni transferi Emanuel Eboue Türkiye'deki ilk röportajında çarpıcı açıklamalarda bulundu ve kendisini anlattı. İşte ayrıntılar...

Galatasaray’ın yeni transferi Emmanuel Eboue, “Son Pas” programında Galatasaray Televizyonu’na özel açıklamalar yaptı.

Yeni teknik direktörü Fatih Terim'den transferi gündemde olan eski Galatasaraylı Keita hakkında da açıklamalarda bulundu.

İşte Eboue'nin Türkiye'de verdiği ilk röportaj:




Galatasaray ailesine katıldın. Galatasaray farklı bir aile, yuva. Bu sıcaklığı eminim ki ilk geldiğin andan beri hissetmişsindir. Transferin hakkında ne söylemek istersin?


Galatasaray’a geldiğim için son derece mutluyum. Arsenal’e imza atalı 7 sene olmuştu, dolayısıyla kariyerimde bir değişiklik istiyordum. Bunun da Galatasaray olmasından dolayı son derece mutluyum.

Fatih Terim seni çok fazla istedi. Birçok mevkide oynayabilen bir oyuncusun, bu da önemli bir etkendir. Transferi kabul etmendeki sebepler nelerdi?


Öncelikle Arsene Wenger beni çağırdı ve Galatasaray’ın hocasının beni istediğini söyledi. Hoca hakkında çok olumlu konuştu. Ben de bunu doğru olduğuna inanıp buraya geldim. Buraya indiğim andan itibaren havaalanında beni karşılayanlardan, tesislerdeki herkesten bu sıcaklığı gördüm. Hocayla da tanıştım. Dolayısıyla benim için yeni bir dönem başlıyor. Hocanın bana vermiş olduğu istek ve güvenle yeni dönemde kendimi herkese ispatlamak için buradayım.

Arsene Wenger’in bu referansı çok önemliydi ama Fildişi Sahili Milli Takımı’ndan arkadaşı Abdul Kader Keita daha önce burada forma giydi. Onunla konuştun mu? O da şu anda Galatasaray’ın gündeminde olan isimlerden biri.


Açıkçası şimdiye kadar konuşmadık. Keita milli takımda bir ağabeyim gibidir. Onunla milli takımlarda uzun süre oynadım ve çok büyük keyif aldım. Kendisi oynamak istediği zaman müthiş bir oyuncu. Belki de şimdi benim onu arayıp, ‘’Ben artık buraya geldim, sen de buraya gelebilirsin’’ deme vaktim gelmiş olabilir.

Başka kulüplerden de teklifler aldığını biliyoruz. Arsenal’in banko oyuncusuydun, ama Galatasaray’ı tercih ettin. Bu konuda neler söylersin?


Galatasaray’ın resmi internet sitesine girip haberlere baktığım zaman basın toplantısı sırasında Fatih Hoca’nın benden bahsettiğini, transferimi istediğini gördüm. Bu bana çok büyük bir güven verdi. Bunun üzerine Arsene Wenger’e gidip bu durumu anlattım. O da bana hocanın önemli olduğunu, eğer benim de bu transferi yapmak için bir isteğim varsa yüzde yüz gitmem gerektiğini söyledi. Ben de dua ettim ve yola çıktım. Buraya geldim.

Asıl mevkiin sağ bek. Bacary Sagna transfer edildikten sonra sağ açık da, orta saha da, sol kanat da oynadın. Hangi mevkide daha başarılı olduğunu düşünüyorsun, kendini daha iyi hissediyorsun?


Öncelikle ilk tercihimin sağ kanatta oynamak olduğunu söyleyebilirim. Ondan sonra da bek olarak. Hocamın kararına göre bu değişecektir. Beni nereye koyarsa oynarım. Bana en çok sorulan soru buydu, herkes bunu soruyordu. Her yerde oynayabiliyorum, böyle bir yeteneğim var. Hocanın kararına göre beni nereye koyarsa ben orada oynayacağım. Elimden gelenin yüzde yüzünü vereceğim zaten.

Eboue’nin geçmişine baktığınızda Eboue’nin küçük yaşta çok ciddi zor günler yaşadığını biliyoruz. O zor günlerle ilgili neler söylemek istersin?
Aslına bakarsanız çocukluğumda çok üzücü anılar var. Fakat bunlar arasında çokta geçmişe gitmeden 1999’da Wigan’a karşı oynadığımız maçta üzücü olarak aklına gelen anlardan biri. Fakat sonrasında Arsenal taraftarı ona çok büyük destek olmuş. Şu anda da gayet rahatım. Kendime güvenim yerinde. Acı günleri geri de bıraktım.

Erken yaşta yaşadığı bu durum seni daha fazla olgunlaştırdı. Asec Mimosas akademisinden mezun oldun. Burada yetişti. Buradan yetişen diğer oyunculara baktığımız zaman, Zokora bugün Trabzonspor’da forma giyiyor. Yaya Toure, Kolo Toure gibi futbolcular forma giyiyor. Bu futbol akademisi hakkında neler söylemek istersin?


Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Orada baba diye adlandırdığımız, akademide bizimle her konuda alakadar olan Jamadiouf’a çok teşekkür ediyorum. Akademi’ye girmek çokta kolay değildi. Çok üst seviyedeki oyuncular arasında olmanız lazım. Herkesin girmek istediği bir yerdi. 4 seneyi ben orada geçirdim. 11 yaşında girmiştim. 16 yaşında Belçika’ya transfer oldum. Bu saymış olduğunuz oyunculara bakarsanız Zokora, orta sahada da oynayabiliyor, defansta da oynayabiliyor. Toure aynı şekilde orta sahada da, defansın göbeğinde de oynayabiliyor. Akademi’nin bize en büyük avantajı her yerde oynayabiliyor olmamız. Bunun dışında orada yaşadığımız bu tecrübeden sonra ben zaten tam olarak Avrupa’ya transfer olabilir hale gelmiştim.

Arsenal için en büyük maç Tottenham mücadelesidir, derbi olduğu için. Zokora’ya karşı, Tottenham’dayken forma giymiştin. Galatasaray Trabzonspor maçı olacak. Yine Zokora’ya karşı oynayacaksın. Ne söylemek istersin bu konuda?


Zokora yaş olarak benden büyük. Onu ağabeyim gibi görüyorum. Onunla beraber oynamak bana her zaman büyük keyif vermiştir. Onu oynarken izlemekte bana çok büyük keyif vermiştir. Dolayısıyla karşılıklı oynamak zor. Çünkü bu kadar sevdiğiniz birine karşı oynamak kolay değil. Bende onu yenmek için elimden geleni yapacağım. O da beni yenmek için elinden geleni yapacak. Mücadele doğacak aramızda. Ama şunu da söylemek istiyorum. Hakikaten kendisine çok büyük saygım var.

Keita’dan ağabey olarak bahsettin. Zokora’dan da ağabey olarak bahsettin. Galatasaray’da bir felsefe vardır. Kendinizden bir yaş bile büyükse ağabey denilir. Oradaki felsefe de Asec Mimosa ile çok benzer bir durum çünkü.


Dediğiniz gibi Jamadiuf’un bize öğrettiği gibi ilk prensiplerden biriydi. Kendinizden bir yaş büyük bile olsa sizin ağabeyinizdir. Büyüklerinize karşı saygılı olacaksınız. Onlarla konuşurken her zaman saygınızı göstereceksiniz. Bu da benim bir numaralı felsefem olmuştur. Futbolda benim için en önemli olan şey, saygı. Takım arkadaşlarına, ekibe, rakibe saygı göstermeniz lazım. Futbol mentalitemin en büyük konusu herkese saygı göstermek.

Arsenal’deyken, Chelsea, Liverpool, Tottenham, Manchester United gibi büyük takımlara karşı mücadele ettin. Galatasaray’dayken de kuşkusuz dünyanın en büyük derbilerinin arasında gösterilen Fenerbahçe maçına çıkacaksın ki bu konuda Galatasaray taraftarı görüşlerini merak ediyor?


İngiltere’de 7 sene boyunca Arsenal’de oynadım. Hep Arsenal’deydim ve oradayken de bahsettiğiniz gibi Chelsea, Liverpool gibi çok önemli müsabakalarda oynadım. Bu maçların şöyle bir önemi vardır. Kaybetmek istemezsiniz, kazanmak istersiniz. Lider olmak için kazanmak ya da lidere yakın bir konumda kalabilmek için. Bu maçları kazandığınız zaman çok sevinirsiniz, kaybettiğiniz zaman da üzülürsünüz. Şimdi Türkiye’deyim. Buradaki ligin gerçeklerini göreceğim, bunlara alışacağım. Bunları göreceğiz ama orada olduğu gibi burada da önemli olan şey bu tür maçların hepsini kazanmak istemek olacaktır.

17 Mayıs tarihi Galatasaray için önemli bir o kadar da Arsenal için önemli ama Arsenal’in hatırlamak istemeyeceği bir gün. Çünkü Galatasaray’a UEFA finalini kaybetmişti. 2006 yine aynı tarihte Barcelona’ya karşı kaybettiği bir Şampiyonlar Ligi finali var ki kendisi bu maçta forma giydi. Şimdi artık Galatasaray forması giyecek ve bizim için sevindirici bir tarih olacaktır bu. Neler söylemek ister?


Evet ben de bu tarihi hatırlıyorum. Çünkü o karşılaşma da oynamıştım bende. Barcelona’ya karşı iyi de oynamıştık ama kaybettik. Paris’te oynamıştık. O gün şans bizimle beraber değildi. Fakat şimdi Galatasaray forması giyiyorum. Bir oyuncu için Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi’nde oynamak çok önemli. Bütün oyuncular bu büyük maçları oynamak isterler. Ben de Tanrı’ya sürekli dua ediyordum, bana yeni formamla bu mücadeleleri verebilme gücünü ve kupayı kazanabilme gücünü versin diye. Şimdi yeni bir dönem başlıyor, umuyorum bu dualarımı burada gerçekleştireceğim.

21 yaşında Bernabeu Stadı’nda forma giydin. Kariyerinde özel bir anısı var diye biliyorum. Zidane senden forma istemiş. Doğru mu?


Bahsettiğiniz gibi önemli bir karşılaşmaydı. Futbol kariyerimde çok önemli futbolculara karşı oynadım. Ronaldo, Zidane gibi bir çok önemli oyuncuya karşı oynadım. O gün de sahada elimden geleni yapmıştım. Zidane da benim savunduğum tarafta oynuyordu ve hiçbir pozisyonda beni geçmesine izin vermedim. Maçtan sonra da Zidane buna biraz bozulmuştu, biraz sinirlenmişti. Fakat maçtan sonra konuştuk. Kendisi benden formamı istedi, imzalı olarak. Ben formamı imzalayıp ona verdim, o da kendisi de aynı şekilde imzalayıp bana verdi formasını. Değiş tokuş yaptık. Ben de o formayı aldım evimde özel bir yere koydum. Şu anda o formaya baktığım zaman hep geçmişi o günü hatırlarım.

Senin için güzel bir hatıra ama Zidane için pek öyle olmayacak. Çünkü o da herhalde koleksiyonunda geçemediği oyunculardan bir tanesi Eboue diye saklıyor?


Her oyuncu için Zidane çok önemlidir. Herkes onun gibi olmak ister. Ben hala Zidane’a çok büyük saygı duyuyorum. Bilemiyorum o benim formamı nereye koymuştur. Ama ben evimde koymuş olduğum köşeyi her zaman çocuklarıma göstererek, o günü anlatarak birebir de onu nasıl yendiğimi hatırlayarak onun keyfini de çocuklarıma bahsederek hala hatırlıyorum.

Giyeceğin forma numarası şu anda belli mi?


27 numarayı seçtim. Çünkü benim için önemli olan üç tane numara vardır biri 27, 17, 71. Buraya ilk geldiğim zaman 27 numaranın boşluğunu öğrenince hemen onu aldım. O numarayı giyeceğim. Bana hem tatlı hem de acı hatırları vardır. O yüzden ben bu numarayı taşımak istiyorum. Böyle büyük kulüpler tarafından kabul edilmek çok önemli bir şey bir futbolcu için. O yüzden çok teşekkür ediyorum camiaya. Taraftara da borcumu bir şekilde ödemek istiyorum 27 numaralı formayla sahada.

Üç çocuğun var. Aile yaşantısı senin için ne ifade ediyor?


Benim için aile çok önemli. Bu benim kendi düşüncem. Bir futbolcu için aile yaşantısı olması çok önemli. Üç tane dünya güzeli çocuğum var. Eşime teşekkür ediyorum bana bu üç çocuğu verdiği için. Futbolcu için iyi günler olduğu gibi kötü günler de olabiliyor. Özellikle kaybettiğiniz maçlardan sonra eve döndüğünüz zaman ailenizin olması size her zaman daha büyük bir güven veriyor. Sizi daha rahat hissettiriyor. Dolayısıyla ben bunu yaşıyorum. Eve döndüğümde ailemi ve çocuklarımı gördüğüm vakit kendimi daha güvende ve daha iyi hissediyorum.

Altı kız, altı erkek olmak üzere 12 kardeşsiniz. Çok kalabalık bir aile. Hepsiyle görüşme şansı oluyor mu?


Hepsini görme şansım oluyor. Özellikle ülkeme gittiğim zaman sürekli onlarla vakit geçiriyorum. Onlarla birlikte olmak bana çok büyük keyif veriyor. Birlikte çok eğleniyoruz. Çünkü bazen aralar uzayabiliyor. Kulüp takımında yurtdışında oynadığınız için bazen bir sene sonra anca ülkenize dönebiliyorsunuz. Ama ailem benim için çok önemli. Bütün kardeşlerim ve onların duaları benim için çok önemli. Böyle bir aileye ve çevreye sahip olduğum için çok mutluyum.

Herhangi bir takma adın var mı?


Manu.

Takım arkadaşlarının ve taraftarların sana böyle söylemesini ister misin?


Takım arkadaşlarım Manu diyebilirim. Bundan önceki takımlarımda arkadaşlarım ve taraftarlar beni Emmanuel, bazen de Eboue diye çağırıyordu. Taraftar büyük ihtimalle Eboue diye çağırır. Takım içindeyse Manu tercihim.

Kendini taraftar için tanımlayacak olursan, nasıl biri olarak tanımlar. Bizim gözlemlediğimiz oldukça sempatik, sevimli ama saha içinde de sonuna kadar mücadele eden, yüreğini ortaya koyan biri…


Eğlenecek zamanla çalışılacak zamanı ayırmayı çok iyi bildiğimi düşünüyorum. İnsanları çok severim. Takım arkadaşlarımı ve etrafımdakileri güldürmem gerekiyorsa bunu yaparım. Ama çalışmam gereken zamanlarda da oldukça ciddi bir şekilde işimi yaparım. Genel olarak insanların moralinin bozuk olmasını, hayal kırıklığı yaşamasını istemem. Ben hep morali yüksek tutmaktan yana olan bir insanım. Elbette ki her zaman iyi günlerimiz olmayacak. Kötü anlarımız da olacak. Ama bu durumlarda bu morali yüksek tutmak için elimden geleni yaparım. Şunu da unutmamak lazım bugün bu konuma geldiysek, bu şartlar bize sunulmuşsa bu Tanrı’nın sayesindedir. Bu sağlığa ve bu duruma sahip olduğumuz için ona her zaman dua etmemiz gerekiyor.

Fildişi Sahili Milli Takımı’na baktığımızda dünyanın en yetenekli oyuncularını kadrosunda barındırıyor. Drogba, Zokora, Toure gibi bir çok oyuncu sayabiliriz. Ama uluslararası arenada ne yazık ki başarıya bir türlü ulaşamadı şu ana kadar. Bunu neye bağlıyorsun?


Bu çok sık karşılaştığımız bir soru. İnsanlar buna rağmen nasıl başarılı olamıyorsunuz diye soruyorlar. Futbolun çok basit olduğunu düşünmemek lazım. Yetenekli oyuncularınız olabilir, iyi takımınız olabilir ama kazanmak çok kolay olmuyor. Çalışmaya devam etmek lazım. Ben inanıyorum bir gün milli takım için bir başarı kazanacağız. Bunu kazanamamış olmak ilerde kazanamayacağımız anlamına gelmiyor. Ben her zaman gelecekten beklentileri fazla olan bir insanım. Çalışmaya devam edeceğiz. İlerde kupalar kazanacağımıza inanıyorum.

Son olarak Galatasaray taraftarına yeni sezon öncesi mesajını alalım.


Öncelikle bana gösterdikleri karşılamadan dolayı teşekkür ediyorum. İkincisi bu sezon yeni takımımla kupalar kazanmak istiyorum. Üçüncüsü de umarım hep beraber bir aile gibi oluruz.
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları