"Biraz sonra olur mu abi?" dedi. "Tamam" dedim. Tabii basın, gecenin kahramanına ilgi gösteriyordu. Bütün gazeteci arkadaşlarımız diğer oyuncularla birlikte Hakan Şükür'e de duygularını soruyordu. Ortam müsait olunca yanına oturdum. "Anlat bakalım evlat" dedim. "Dün akşam süper oynadın. Daha çok da ikinci yarı. En az 3-4 sene daha Türk futboluna hizmet edersin" deyince, "Yok abi" dedi, "Çok yoruldum. 2004-2005 sezonuna bırakmayı düşünüyorum. 100. yılımızda yeni stadımızda futbol oynayarak futbol hayatıma nokta koymak istiyorum" karşılığını verdi.
Ben de "Yani önümüzdeki sezon mu?" dedim, "Evet" dedi. "Gökmen abi futbola başladığımdan beri ara vermeden oynuyorum. Her sezon Avrupa hariç en az 55-60 maçta forma giyiyorum. Ve istikrarlı bir futbol yapısı içinde bu çok tuhaf" şeklinde konuşan Hakan devam etti "Mesleğimi çok seviyorum. Bu yüzden zorluklarına katlandım. Artık aileme, eşime, çocuklarıma zaman ayırmak istiyorum. Onlarla daha çok birlikte olmak istiyorum. Yaşlandıktan sonra çocuklarımla oynayamam. Hem futbol kariyerimin en iyi zamanında bırakmam benim için daha hayırlı olur."
Hakan'la sohbetimiz koyulaşıyor. "Ben her zaman iddia ettim. Bu takımdaki kadro yeterlidir. Gücü yok denen Galatasaray'ın Juventus karşısındaki ikinci yarıdaki olağanüstü performansı benim yaptığım yorumların doğruluğunu gösteriyor" diyorum; hemen atılıyor "Gökmen Abi takım olmak kolay değil. Juventus maçındaki başarımızın en büyük nedeni gurbetçilerimizin olağanüstü desteğidir. Aynı Ali Sami Yen gibiydi. Olimpiyat Stadı güzel bir stat ama oraya bir türlü alışamadık. Zemin futbol oynamaya pek müsait değil. Ama yapacak bir şey yok, orada oynamalıyız."
Hakan, "G.Saray yaşlı bir takım" eleştirilerine de tepkili "Bakın Avrupa'ya. Bizden yaşlılar mücadele ediyor. Türkiye'de ise yaşlı diye bitirmeye çalışıyorlar. Bizler tecrübelerimizi genç arkadaşlarımızla birleştiriyoruz. Onların gücü, bizim tecrübemiz başarıyı getirir" diyor. Hakan, kendisi dışında Ergün ve Hasan'ın her maçta iyi oynama zorunluluğu bulunduğunu da belirterek, "Çünkü takımı sırtlayabilecek teknik özellikte olan oyuncularız. Onlar getirecek ben atacakmışım gibi bir düşünce var. Bu da baskı yaratıyor. Dolayısıyla diğer oyuncuları strese sokuyor, özgüven bunalımına sokuyor" şeklinde konuştu.
Hakan'a sistemin çoğunlukla çalışmadığını söylüyorum. O da aynı görüşte "Çok zorlanıyorum abi. Çünkü daha önceleri sistem içinde bütün oyuncular birbirini ezberlemişti. Kanat akınları çok iyi gerçekleştirildi. Şimdi kanat organizasyonları az. Orta sahamızda Hagi gibi oyun çıkmaza girdiğinde ortaya çıkacak, gollük paslar atacak bir oyuncuya ihtiyacımız var. Defansımız yavaş çıktığı için orta alan da geride kalıyor ve bunun sıkıntısını biz çekiyoruz. Orta alan en az 30 metre geride ve mecburen top alabilmek için için sırtımı kaleye dönüyorum. Yardım gelene kadar topu saklamaya uğraşıyorum. Juventus maçında bloklar yakınlaşınca gerçek futbolumuzu oynadık. Bundan sonra da böyle oynamalıyız."
Hakan, Fatih Terim'in takım için büyük emek sarfettiğini söylüyor. 32 yaşındaki futbolcu, "Hocamız büyük emek sarfediyor. Galatasaray'a ve futbolculara böyle oyun, böyle skorun yakışmadığını defalarca söylüyor. Zaman zaman profesyonelce yaşamayan arkadaşlarımıza biz büyükleri olarak örnek olmak zorundayız. Ve bazen çıkış yapmak zorunda kalıyorum" diyor.
Hakan şöyle devam etti "Profesyonel futbolcunun kendine iyi bakması, işine sevip saygı göstermesi ve takım içindeki bütün futbolcularla diyalog kurması gerekir. Ben bunu hatırlatıyorum ama maalesef yanlış bilgilendirmeden dolayı iyilik yapayım derken, antipatik oluyorum. Bu haksızlık. Ben takımda hiçbir arkadaşımın başarısız olmasını hazmedemem. Biz bir aileyiz. Babamız da Fatih Terim."
Kaynak: Hürriyet