Ne mutlu "sarı ile kırmızı ıle alnının akı ile bu sene ve gecen sene hiç bir pisliğe bulaşmadan" mücadelesine devam eden Cimbomlular'a...
Bu sezon bir kez daha "Şampiyon olmak" için kazanmamız gereken bir maçı kazanarak yolumuza devam ediyoruz... Terim'in Aslanları oyunun her alanında, maçın her dakikasında konsantrasyonlarını yüksek tutarak hakettikleri bir galibiyet daha aldılar dün İnönü'de...
Kalecimiz Muslera'dan başlayalım... Yüz ifadesine bakınca oyunun ne kadar içinde olduğu ve iç enerjisini dengeleyerek arkadaşlarına pozitif katkı yaptığı o kadar belli ki Uruguaylı eldivenin... Kornerden seken topta Veli'nin sert şutunu çok net ve güçlü bir şekilde kornere tokatlaması bunun en güzel kanıtı... Aynı pozisyon play-off'ta çekiştiğimiz rakiplerin kalesinde görülse kuvvetle muhtemel gol ile sonuçlanır... Topa uzanmıyor sadece Muslera, topu aynı zamanda tehlike bolgesinden uzaklaştırıyor yaptığı kurtarışlarla... Klasik bir Türk kalecisi ise o topu kurtatıp tekrar altıpasa bırakır ve rakip topu kalesine tekrar gönderdiğinde doner defanstakı arkadaşlarına bağırır... Ama Muslera bunun tam tersini yapıyor ve ilkenin açık ara en iyi kalecisi olarak bize güven vermeye devam ediyor...
Defanstaki dortlumüz ise çok iyi oynamasalar da çok dengeli oynadılar Beşiktaş karşısında... Rakibin uçtaki tek forveti Pektemek'in pozisyon alamaması ve aldığında sürekli olarak faul yapması sonucu Semih-Ufjalusi ikilisi rahat bir maç çıkardılar.Pektemek yaptığı fauller sonrası vücut dili ile tribünlere yanlış mesaj vererek staddaki tansiyonu inanılmaz boyutlara çekti... Eboue her zamanki gibi sağ kanatta akıcı bir görüntü sergilerken Hakan'da sezon boyunca olduğu gibi dengeli ve dirayetli bir oyun ortaya koydu...
Orta sahada toplu hücum-toplu defans anlayışı ile sorumluluğu net bir şekilde paylaştı oyuncularımız... Riera'nın fizik kondisyon açısından çok daha üstün olduğu Emre'nin yerine sol kanatta oynaması bizim için bir avantaj idi... Zaten Emre'nin sezon içi performansını detaylı bir şekilde analiz ettiğimizde TT Arena'daki maçlarda çok daha etkin bir performans sergilediğini görüyoruz... Selçuk dünkü maçta kelimenin taam anlamıyla takımımızın lideri idi... Her topu olumlu kullandı, oyunun her alanında arkadaşlarını rahatlattı... Duran toplarda etkindi, Melo ile saha paylaşımını, ileri- geri gidip gelmeyi çok başarılı bir şekilde gerçekleştirdi...
6 yabancı kontenjanına da takıldığı ve de saha içinde iken Elmander – Necati kadar oyuna direkt katkı yapmadığı, bilhassa derbi maçlarda çok sık kart gördüğü için Baros'un dünkü macta dakika almamasını normal karşılanmalı... Necati saha içinde kaldığı süre boyunca rakip kaleyi bu sezon sıkça gordugumuz şutlari ile yokladı... İlk yarı ceza sahasının dışından çektiği şut biraz daha falso alsa idi Ordu maçında da attığı gibi bir gol daha atacaktı deplasman golcümüz... Elmander ise direkt katkı yapmamış gibi algılansa da Melo'nun attığı golde Necati'nin kafa atarken rakibi oyaladı... 90 dakika boyunca Toraman-Sıvok ikilisini Pektemek'in Semih-Ufjalusi'yı hırpalamasından çok daha fazla yordu...
Terim oyuna yine zamanında müdalahe ederek Sabri-Ceyhun-Aydın değişiklikleri ile 5'li orta saha ile direnci arttırarak takımını hep diri tuttu... Aydın'dan bu şekilde katkı sağlaması sadece Terim'in gerçekleştirdiği bir başarı... Tek kelime ile tarihi tekrar yazıyor Hoca... Yüreğine, becerisine sağlık Hoca'mızın...
Maçın hakemi Hüseyin Göçek'e çok gereksiz çok fazla yüklendi Beşiktaş tribünleri... 20 yıl önce bizim takımımızda basket oynadı diye Hüseyin Göçek'i yargılamaya çalışaklarına (ki '91 yazında o takım ıle antremanara çıkıp yedek forvetimiz olan Hüseyin'in yedeği olarak takıma seçilemeyen kişidir bu satırların yazarı)enerjilerini 20 ay once hangi ezeli rakıplerinin kombinesini "artık" almamaya karar veren yan hakemler için harcasınlar... Çok uzaklara bakmalarına gerek yok, düne kadar kulüplerinin en tepesinde bir yerde olan kişilerini bugünlerde kol kanat gerdiği camiadan başlayabilirler "demokrasi tellallıklarına"...
Bu sene "Şampiyonluk şarkısı dillerden düşmeyecek" sevgili okurlar...
Güle oynaya, rakiplerimizi 2 kere değil, 4 kere eze eze tekrar şampiyon olacağız...
Şampiyon oluyoruz...
Ne mutlu "sarı ile kırmızı ıle alnının akı ile bu sene ve gecen sene hiç bir pisliğe bulaşmadan" mücadelesine devam eden Cimbomlular'a...