Assaidi, Bayern'e giden Shaqiri, Gökhan Töre gibi özelliklere sahip bir oyuncu takımımıza şart
Avrupa Futbol Şampiyonası'nın nihayetlenmesi ile tüm Avrupa'da transfer piyasasının önümüzdeki günlerde hareketleneceği beklentisindeyim...
Takımımızda bugün itibariyle eksikliğini en çok hissettiğimiz mevkii sol açık-ortanın solu-her iki hücum çaprazında görev yapabilecek Assaidi, Bayern'e giden Shaqiri, Gökhan Töre gibi özelliklere sahip bir oyuncu...
Ve de hemen akabinde Melo'nun geçtiğimiz sene üstlendiği rolü üstlenecek bir oyuncu daha... Melo'nun kalmasını istemediğimi, kendisini etik açıdan hiç ama hiç tasvip etmediğimi soylememde fayda var... Takım arkadaşı ile kavga etmeyip resmen eşkıyalık yaparak darp ettiği için takım içinde huzursuzluk yarattığını düşünüyorum Melo'nun... Aynı şekilde kiralık olarak gösterdiği performansı bonservisini aldığımız zaman gösterip göstermeyeceği konusunda da ciddi şüphelerim var... Melo tarzı oyuncuları motive etmek için hep önlerine bir şey koymak gerekir... Geçen sene "bonservisinin alınacak olması" yeteri kadar –hatta fazlasıyla- motive etmişti O'nu... Diyelim ki o disiplinsizlikte bir oyuncu için verilmemesi gereken 7-8 milyon euro verdik bonservisi için... Peki motive etmek için ne yapacağız? Veyahutta şöyle düşünmek lazım... Neredeyse son 5 yıldır farklı takımlarda kiralık oynayan eski oyuncumuz Dos Santos'u herhangi bir takım kadrosuna bonservisi ile katsa, bu Dos Santos için yeteri kadar motive edici olmaz mı yıllar sonra? Bu durumun farklı bir yansıması Melo'nun durumu sevgili okurlar... İşte bu sebepten dolayı kalmamalı, diyelim ki kaldı kesinlikle satın alınmamalı bence Melo...
Gelelim futbol gündeminin şike ile ilgili kısmına... Sürecin başından beri önceki sene nelerin olup bittiğini bu sene de neyin üzerinin örtülmek istendiğini dile getirmiştik... 2010-11 sezonunun son 4 maçında şike yapılan takımdan şampiyonluğu alamadı federasyon... Varsın almasın sevgili okurlar... 1 Mayıs 2011'den 22 Mayıs 2011'e kadar oynadıkları İst. BB – Karabük – Ankaragücü ve Sivas maçlarında şike yapılmış olduğu resmen ispatlandı ve bu ayıpta bir ömür boyu bunlar hiç olmamış gibi davrananlara yeter... Varsın önceki sene şampiyon olduklarını zannetsinler, varsın tarih değil destan yazdıklarını ileri sürerek saçmalıklarına devam etsinler... Biz Kadıköy'de bir kez daha annemizin ak sütü gibi helal şampiyonluğumuzun tadına varmaya devam edelim....
Değinmek istediğim diğer bir konu TT Arena'da Beşiktaş'ın oynayıp oynamama mevzuu... Bakınız Stad Ocak 2011'de açılmasına rağmen Aralık 2011'deki FB maçına kadar TEM kenarından yürüme yolu/opsiyonu açılmamış idi... Ya otoparktan araç ile ya da metro ile evlere dönüş bir zorunluluk daha doğrusu eziyet idi... Daha şunun şurasında 7 aydır daracık ufacıkta olsa bir TEM bağlantı küprümüz var... Staddan çıkınca çamur ve sıkışıklık içinde yürüyerek TEM'e vardığımız ve 15 dakika yürüyerek en yakındaki toplu taşıma aracına ulaştığımız stadımızı bırakın Beşiktaşlılarda kullansın... Stadın alt katında loca veya özel tribünden koltuğu olmayan çoğunluğumuzun çektiği ve söylemekten imtina ettiği cefaya ortak olsun... İçi bizi dışı onları yaksın, sesimiz duyulsun sevgili okurlar... Aslantepe'ye enerji gelsin, farkındalık artsın... Kamuoyu oluşsun... Biz yine büyüklerin içindeki en büyük olalım gösterdiğimiz duruşla ve centilmence, araya hiçbir politikacıyı koymadan halledelim işimizi ezeli rakibimizle...
Bu seneki formalarımızdan parçalı ve beyazı görme şansım oldu geçenlerde... Beyaz forma devre arasında Meira'nın satıldığı sene giydiğimiz yanı kırmızı sarı ince çizgili olan formanın daha kalın çizgilisi ve zarif bir görüntü sergiliyor... Sarının tokluğu ve kırmız şeritler arasında olması beyaz üstinde görünürlüğümü arttırıyor ve şıklık katıyor... Doğrusu o formaya sarı şort ve kırmızı çorabın daha çok yakışacağını düsünüyorum... Tepeden tırnağa bembeyaz olmasındansa kendi renklerimizi daha çok barındıran forma içime daha çok siniyor sevgili okurlar... Parçalı forma ise son yıllarda giydiğimiz sade parçalılara göre çok daha fazla gösterişli... Sarı yine tok bir sarı ve sarı kolda kırmızılık, kırmızı kolda da sarılık olduğu içinde başta karmaşık gelse de aşk içinde birbirinin içine geçmiş renklerimiz inanın çok ihtişamlı görünüyorlar... Parçalı Metin Oktay formamızda dikkat edilmesi gereken nokta şort ve çorabın bembeyaz olmasından ziyade çorabın yine o yıllardakı gibi ağırlıklı olarak kırmızı olması... Bakın eski fotoğraflara, çoğunluğunda çorap kırmızı ve forma dışarıdan çok daha enerjik bir görüntü çıkıyor ortaya... Umarım Hoca'da benim gibi düşünüyordur da kendi zamanında MEBAN reklamlı forma gibi çorapları da beyaz şortun altına kırmızı olarak seçer...
Son olarak geçen yazımda değindiğim "Jordan Rhodes"in ismini forvet oyuncusu olarak Bülent Tulun ve Fatih Hoca'ya şahsen yüzyüze konuşarak ilettiğimi belirtmeyi uygun görüyorum... Şu an için kafamdaki ideal 11 (şu an için kontrat altına alınmış olan oyuncularımız düşünülerek) Muslera - Eboue – Ujalusı - Dany - Hakan - Engin - Yekta - Sabri (şaka şaka) Selçuk - Riera - Elmander - Umut şeklinde... Orta sahaya 2 takviye ve peynir ekmek leblebi gibi gol atacak bir santrafor ve Hakan oynuyorken ortanın solunda sakatken sol bek oynayacak yabancı bir oyuncu şart sevgili okurlar...