Hedefte Cluj var

Fatih Terim'in meşhur sözü "yenemiyorsan yenilme" geldi maç sonunda aklıma ve içimden "berabere kalamıyorsan ikinci golü" yeme diye iç geçirdim...

Hepimizin çok uzun yıllardır beklediği "Şampiyonlar Cıngılını" evimizde duyarak ait olduğumuz ligde tekrar mücadele ediyor olmanın verdiği mutluluk ne yazık ki kendini bir hüzne bıraktı maç sonunda...

Fatih Terim'in meşhur sözü "yenemiyorsan yenilme" geldi maç sonunda aklıma ve içimden "berabere kalamıyorsan ikinci golü" yeme diye iç geçirdim... Düne kadar grubun son maçı olan Braga deplasmanına "yenilmez isek gruptan çıkacak" olarak yaparken dün itibari ile oluşan tabloda şu an için görünen Portekiz deplasmanından puan veya puanlar çıkarmanın zaruri olduğu...

Veyahutta Manchester United'in Braga-Cluj maçlarında tulum çıkarıp TT Arena'ya geldiklerinde puansız göndermek... Ama her şeyden önemlisi önümüzdeki Cluj maçından 3 puan ile ayrılmak...

Manchester'ı bir kenara koyar isek Cluj'un Braga'yı – Braga'nın da bizi deplasmanda 2-0 yendiğini görüyoruz... Bunun kağıt üzerindeki telafisi bizimde Cluj'u deplasmanda 2-0 yenmemiz... Bu kadar net ve açık durum...

Şansımız bitmedi elbet ama dünkü oyunu görünce ilerisi için umutlanmak biraz zor benim için... Zira oyun içerisinde akıllı ve sabırlı bir tutum sergileyemedik... Yediğimiz ilk golün başında rakip kanat oyuncusu adeta Semih'in içindne geçip topu ceza alanı içerisine taşıdı... Dany maç boyunca 2-3 defa topu altıpas civarımızda – ceza sahamızda tek hamlede durduramadı... Rakip forvet biraz uyanık ve Muslera'ya daha yakın oynasa idi fark daha erkenden açılabilirdi... Rakip yarı sahaya şişirdiğimiz her topta Umut rakibin çok uzun boylu stoperleri arasında kayboldu. Yapmamız gereken topu sıfıra indirip geriden gelen Selçuk-Aydın-Melo'ya da şut pozisyonu yaratmak idi ama klasik 4-4-2 düzeninden hem bu mümkün olmadı hem de Amrabat ve Emre'li ortanın köşeleri savunma olarak yetersiz kaldılar..

Selçuk ve Melo'nun takım içinde alternatifsiz kalmalarının da stresini yaşadığımız karşılaşmada oyuna giren Yekta hep bu sütündan sözünü ettiğimiz Kasımpaşa forması ile göstermiş olduğu agresif ve yaratıcı oyuncu profili kendi değilmişçesine gezindi durdu ortanın ortasında oyunda kaldığı dakikalar boyunca... Yekta sahada iken 3 forvet ile oynamamız ve 4-3-3 formatı ile oyunu kenarlara açmamız ise pozisyonlara daha rahat girmemizi sağlasada sonuç alamadık...

Hakan'ın yedek soyunduğu ve bana göre Emre'nin yine kalabalığa girip çoğu zaman rakip defans arasında kaybolduğu karşılaşmada Riera hücum bindirmeleri ile oldukça verim sağlarken akıllara Emre'nin oyundan alınıp Hakan'ın sol beke Riera'nın da sol açığa alınmasının mantıklı olabileceğini düşündüm durdum maç boyunca....

Yediğimiz ikinci gole Semih- Dany ve Riera'nın "uyuşuk" hareketleri sebebiyet verdi... Maçın bitmesine 20 saniye kala 3 pas ile altıpasımıza elini kolunu sallaya sallaya gelen rakibin 3 oyuncusunu da istenen atiklik ve çeviklik ile karşılayamadı defans oyuncularımız... Zaten Eboue hariç defans bloğumuzda sezon başından beri yaşadığımız ana sorun "ilk müdahalelerin hep olması gerektiği andan" daha sonra gerçekleşmesi... Yenilen ilk golde de Semih top rakibe gelirken tek hamle ile topu taca atabilirdi – bakınız antalya karşısındaki 20. saniye müdahalesi ile topu orta sahada bile taca atan Cris-... Terim'in bilhassa Şampiyonlar Ligi'nde kalan 4 maçımızda da Cris'i kullanması artık bir zaruriyet..

Saygı ve sevgilerimle...

Ant İpek
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları