'Melo'nun bize faydası dokunmaz'

"Melo bunca zamandır ister kendi keyfi isterse de menajerlerinin oyunları ile imza atmadı ise artık olmayacak duaya amin demenin anlamı yok.."

Cimbom'da Melo sorunsalı aylardır devam ediyor.
Sevgili okurlar…

Ben bu konudan kendi adıma inanılmaz derecede sıkıldım. Melo bunca zamandır ister kendi keyfi isterse de menajerlerinin oyunları ile imza atmadı ise artık olmayacak duaya amin demenin anlamı yok..

Olsa da bu saatten sonra bize faydası dokunmaz... Kiralık kontrat ile geldi, katkı yaptı ve gitti gözü ile baktığımız anda Melo meselesine bu işten fayda ile çıkmış olacağız... Aksi takdirde Melo'dan geçtiğimiz sene yaptığı katkının yarısını bile beklemek hayalcilik olacak... Ekonomideki marjinal fayda prensibinde değinildiği üzere yenilen her dilim baklavadan alınan marjinal tat düşmektedir...

Hele hele 4. dilimden sonra haz yerine "keşke yemese idim" duygusu yaşar insan. Siz şimdi gidip geçen sene soyunma odasında bir takım arkadaşını öldüresiye döven bir oyuncunuza kontratı bitmiş iken Galatasaray tarihinin en maliyetli ve uzun kontratını sunuyorsanız orada bir değil bin kere düşünmelisiniz...

Görmüyor muyuz etrafımızda olan kontrat rezaletlerini... Düne kadar Inter'in ve Portekiz Milli takımının vazgeçilmezi olan Q7'nin bir anda ne kadar istenmeyen bir adam haline dönüşüverdiğini. Koskoca Hagi 5 yıl size hizmet etmiş iken kavgacı Melo'ya toplamda 6 sezonunu gecirecegi bir kontratı sunmak, hazırlamak inanın bu açıdan hiç de ekonomik bir yöntem değil... Öte yandan yönetimin göz önünde bulundurması gereken diğer bir husus Hamit, Muslera, Burak ve Selçuk gibi başarımızda kritik rol oynayan oyuncularımızın hepsinin çok uzun yıllar ile kontrata bağlanmış olması... Diyelim ki bu sene ve önümüzdeki sene işler ters gitti... İster istemez bu kadro, bu oyuncu nuvesi de değişikliğe uğrayacaktır...

O durumda eldeki kontratların maliyetleri inanın bir anda bizi paniğe sürükleyebilir sevgili okurlar... Bence buna gerek kalmayacak... Bu oyuncu nuvesi ile garantili bir şekilde 2015'e kadar ülkenin en iyi futbol takımı olarak kalmaya devam edeceğiz... Ama yine de bugünden baktığımızda bu kadar uzun süreli kontratların üzerine bir de Melo'nun ağır şartlarının eklenmesine inanin lüzum yok...

Gelelim Melo olmadığında orta sahanın ortasında, Selçuk'un hemen gerisinde kimin oynayacağına... Melo ile bu kadar vakit kaybedilmese adayım Uruguay'lı Egidio olacaktı. 30 yaşında, son 6 yılda Milli takımının formasını 34 kere giymiş, 1.70 boyunda Muslera ile son derece uyum sağlayacak olan bu oyuncuyu 2 hafta önce Palermo çoktan kaptı. Diğer Egidio'ları de kaptırmamak için elimizi çabuk tutmalıyız. Diyelim ki tutamadık... O zaman Hamit'i o bölgede kullanmamalı ve en etkin olduğu yer olan orta sahanın sağında görev vermeliyiz oyuncumuza...

Elde kim kalıyor peki? Öncelik sırasına göre Yekta-Dany ve Ceyhun. Bu üçlüden en az ikisi bu mevkii için seçilmeli ve etkin bir şekilde kullanılmalı... Yekta doğuştan koyu Galatasaraylı olmasına rağmen Galatasaray taraftarının yıldızının barışmadığı bir isim. Ortada adam eksiltebilen, ara pası atabilen ve pres gücü olan bir oyuncu... Ama nedendir tribünler kendisini bir Serkan Kurtuluş-Mehmet Batdal yapmak istiyorlar. Bence en az 7-8 maç, ilk devrenin yarısı kadar forma verilirse Yekta bu sorumluluğun üzerinden kalkabilecek kapasitede bir oyuncu... Diğer alternatif ise daha önceki takımlarında defansın önünde Rambo Yusuf misali oynamış olan Dany'nin de bilhassa Semih-Ujfalusi ikilisinin önünde süpürücü görevini başarı ile yapacağına can-ı gönülden inaniyorum...

Diğer bir konu da oldukça fazla tartışılan Hakan konusu... Öncelikle şunu söyleyelim; Hakan önceki seneki çok kötü performansından sonra geçen sene gönüllerde taht kurdu performansi ile. Hakan'a yedek alamazsak panik yapmadan eldeki Riera-Culio-Çağlar üçlüsünden yarı Hakan yaratabileceğimizi düşünüyorum. Mevcut kadromuzda kaç oyuncunun Kadıköy'de 2 gol atmış oldugu, Hakan'ın 5 senedir takımın temel taşlarının başında geldiği, saha içinde ve dışında göstermiş olduğu olgun tavrı ile Sabri'den sonraki kaptanımızın ne Selçuk, ne de Hamit değil, Hakan olması gerekliliğini söylüyor bana...

İlk kaptan Sabri, ikincisi Hakan, üçüncüsü Necati. Bakınız bu takım Arif'ler-Hakan'lar-Ümit'ler ile nice zaferler yaşadı. Ezeli rakiplerimiz kendi camialarina malolmuş o kadar oyuncuyu kolaylıkla harcarken biz kendi evlatlarımıza hep sahip çıktık ve başarılar bu sayede geldi...

Sene başında Fatih hoca imzayı atarken 'Biz imzayi 74'te atmıştık...Galatasaraylı Fatih yuvasına dönmüştür' demecinin altında yatan esas enerji budur. Bunca haksız eleştiriye rağmen eski kalecimiz Aykut bile neredeyse 10 yil bizimle başarıdan başarıya koşarken rakiplerin eski kalecileri ilk firsatta şike soruşturmalarının müdahaili ve suçlusu durumuna düşmüştür... Mayıs'ları kutlamaya devam etmek için yapmaya devam etmemiz gereken bu oyuncuların ve camia olarak oluşturmuş oldugumuz pozitif havanın kalıcı olmasini sağlamak.

Doğrularımızı yapmaya devam ettiğimiz sürece 'açık ara' ülkenin en iyi takımı olmaya devam edeceğimiz düşünce ve arzusundayım sevgili okurlar.

Saygı ve sevgilerimle..

Ant Ipek
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları