Yalnızca futbol

Çarşaf çarşaf övgüler, büyük boy posterler hazırlanacak. O zaman futboldan bahsedilecek. Şampiyonluk öyküleri yazılacak...

EVREN GÖZ YAZIYOR
evrengoz@yirmidort.tv

Galatasaray, kaldığı yerden devam ediyor. Süper(!) sezona yakışan süper bir final istendi, onun da karşılığını veriyor Galatasaray. Aynı ciddiyet ve hırsla, her maçı final gibi oynayarak.

Beşiktaş karşısında sahaya önce rakibini durdurup ardından hücum yapma prensibiyle çıktılar. Takım savunması üst düzeydeydi. Beşiktaş, taraftarının da etkisiyle iyi başladığı mücadelede dakikalar geçtikçe kontrolü Galatasaray'a vermek zorunda kaldı. Fenerbahçe maçında olduğu gibi topu ayağına alan sarı kırmızılılar özellikle Melo ve Selçuk ile oyunu istediği gibi yönlendirmeye başladı. Golün de etkisiyle oyunda çözülmeler başladı. Hüseyin Göçek, tribünlerin hedefindeydi ancak Beşiktaş taraftarının bir tür isyanı olarak görmek gerek İnönü'de olanları. Çünkü kulüp son 17 yılda 3 kez şampiyonluğa ulaştı. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin özellikle ekonomik açıdan gelişimine ayak uyduramayan Beşiktaş, son yıllarda popülerlik açısından da ezeli rakiplerinin gerisinde kaldı. Beşiktaş taraftarı, Galatasaray maçında yalnızca hakem Göçek'e değil son yıllarda olanlara isyan etti aslında. Normal sezonda Galatasaray'ın 22 puan gerisinde kalmak, kupadaki hayal kırıklığı ve yanlış transfer politikası tribünleri isyan noktasına getirdi.

Galatasaray, Melo ve Riera'nın affedilmesiyle kritik bir dönemeci hasarsız atlattı. Özellikle Melo, takım için ne kadar önemli olduğunu Beşiktaş maçında bir kez daha ispatladı. Riera ise Türkiye'de kariyer çizgisine ulaşamasa da, yeteneği ile takımda var olduğu sürece maksimum faydayı vermeli. Takımın İnönü'de ortaya koyduğu futbol kalan 5 maç için umut verdi. Terim'in ekibi her ne kadar normal sezonda rakiplerinin çok ötesinde bir futbol sergilese de şampiyonluk stresi ve puan farkının yarıya inmesi ilk maçların önemini arttırmıştı. Şimdi Pazar günü Türk Telekom Arena'da şampiyonluk maçı var. Olası bir galibiyet, 8 puanlık fark anlamına gelecek ve Galatasaray o saatten sonra şampiyonluğu vermez. Ki zaten şampiyonluğu en başından beri hak ederek, isteyerek ve sahaya yüreğini koyarak oynayan bir takım var bu yıl sahada. Geçtiğimiz yıl Galatasaray taraftarı da zor zamanlardan geçti, üzücü günler yaşandı, istenmeyen olaylar meydana geldi de kimse sahaya inerek rakip takımın futbolcusunu kovalamamıştı. Protesto bir haktır, ama saldırı futbolun çok uzağında bir kavram. Gerçi ülkemizde futbol hiç olmadığı kadar yıpranmış durumda, tribündeki insanların da bu oyuna bakışı köreldi ama "yalnızca futbol" izlemek isteyenler Pazar günü TT Arena'da olacak.

Galatasaray, bu sezondan akla kalan tek şey olma yolunda ilerliyor. Şike söylemleri, teşvik iddiaları, adliye koridorları, ırkçılık tartışmaları, tribün kazaları, süper final derken; Galatasaray'ın coşkusu pek konuşulmadı. Ancak şampiyonluk gelirse çarşaf çarşaf övgüler, büyük boy posterler hazırlanacak. O zaman futboldan bahsedilecek. Şampiyonluk öyküleri yazılacak... Oysa Galatasaray o öyküyü her maç Semih Kaya'nın hırsında, Emre Çolak'ın gayretinde, Melo'nun yüreğinde, Selçuk'un aklında, Muslera'nın yeteneğinde, Elmander'in çalışkanlığında göstermişti. Mayıs'ta "yalnızca futbol" oynayanlardan bahsedecekler, hazırlıklı olun...
Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları