Elli senedir Galatasaray'ın içindeyim. Arkadaşını döven adam Galatasaray'da barınamaz. Feriştah olsa barınamaz.
24 Temmuz Basın Bayramı'nın akşamında gazeteci dostumuz Fehmi Koru'nun 6 yıldır Spor Müdürü Erhan Köknar'la birlikte organize ettiği musiki gecelerinden birinde bu kez günün mana ve ehemmiyetine binaen Sultanahmet'te Marmara Kıraathanesi'ndeydik... Burası eski Bab-ı Ali'nin uğrak yeriymiş. Tarih öyle diyor. Bütün gazetelerin Cağaoğlu'nda olduğu devirlerde gazeteciler mesai sonrası Marmara Kıraathanesi'ne gelir iki lafın belini kırarmış. Bizler de Basın Bayramı günü tarihi yaşadık... Fehmi Koru'nun da aynı tarihe denk gelen doğum gününü kutladık. Basın İlan Kurumu Genel Müdürü eski gazeteci Mehmet Atalay gecenin ev sahipliğini yaptı. Mükemmel gece iftarla başladı, alaturka musıki eşliğinde sahura kadar sürdü. Kimler yoktu ki... Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Egemen Bağış, Nazlı Ilıcak, RTÜK Başkanı Davut Dursun Eski Başkanı Fatih Karaca, gazeteci dostlar, sanatçılar, Kasan Kaçar... Muhteşem bir gece geçirdik... Sağolasın Mehmet Atalay.
İlk gazetem Hürriyet'ti... Mesleğe ilk başladığım yıllar aklıma geldi. Birbirinden değerli hocalarım olmuştu. Genel Yayın Yönetmenim Ecvet Güresin. Gazeteciliğin tipodan ofsete geçiş döneminde 26 yaşımda bana genel koordinatörlük görevi veren Genel Yayın Yönetmenim Nezih Demirkent. Yazı İşleri Müdürleri Salim Bayar, Yüksel Baştunç, Hüseyin Güneş, Yaşar Gökhan, Seçkin Türesay, Tuncer Bicioğlu, Rıdvan Yelekçi, Erdoğan Arman ve de Tahsin Öztin... Bunlar Hürriyet gazetesi emekçileriydi. Yani Türkiye'nin 'number one'ları... Hata affetmeyen, kül yutmayan, has gazetecilerdi onlar... Ne öğrendiysem Hürriyet'te öğrendim. Gazetenin sahibi Erol Simavi'nin gazetecilik hakkındaki öğüdü hala kulaklarımdadır; 'Gazeteci kalemini satmaz, satar noktaya geldiğinde kırar yazmaz!' Ben böyle yetiştim... Biz böyle yetiştik... Kimsenin adamı olmadık, kimseye husumet beslemedik. Sadece ve sadece gazeteciliğin ve yediğimiz ekmeğin hakkını vermeye çalıştık. Saygıyı elden bırakmadık, sırf bu yüzden de değişen ve solan yeni gazeteciliğe pek itibar etmedik.
Şimdilerde gazetecilik emir komuta zincirine girdi. Şirazeden çıktı. Ne haber haber ne yorum yorum... Affedin ama artık o eski okurlar da yok!... Devamlı kandırılmak isteyen ve de gerçeklerden kaçan bir okuyucu kitlesi oluştu. Her neyse... Şükür bu günlere, Allah beterinden korusun!
İnternet de çıkınca mertlik bozuldu!
Masa başı habercilik gazeteciliği öldürdü... Rivayetle gazetecilik yapılır oldu. Al internetten kopyala yapıştır! Öyle bir hale geldik ki Melo gitti mi kaldı mı kimse bilmiyor!
Melo'nun bileti o zaman kesildi! Günlerdir Melo olayı halledilemedi. Neden? Galatasaray Melo olayını yaydı, savsakladı... Zamana bıraktı da ondan... Bu taktikle yönetim ya Melo'yu ucuza kapatacaktı ya Melo'nun bileti taa o tarihte kesildiği için kimseye çaktırmadan ipi yavaş yavaş kopartacaktı! Sonunda koparttı!
Elli senedir Galatasaray'ın içindeyim. Arkadaşını döven adam Galatasaray'da barınamaz. Feriştah olsa barınamaz. Değil Melo'nun 40 metre pas atması, 100 metreyi 5 saniyede koşsa bile Galatasaray'da barınamaz! Galatasaray kabadayılığı benimsemez. Onun için de ölçüyü aşanlar Galatasaray'da zorlanır. Bu değerler zaman zaman sapsa da yörüngesinden çıkmaz! Galatasaray yüz yılı aşkın bir geçmişin eğitime dayalı etik kurallarıyla yönetilir.
Yönetim-Melo-Terim üçgeni Dikkat edin! Başkan Aysal, başkanlık sistemini yürürlüğe koydu ve transferde Başkan'dan başka kimse konuşmaz oldu. Nerede Terim? Nerede ötekiler?... Hiç kimse sahnede yok. Bu şu demek; sızıltıya gerek yok her şey Galatasaray adabına göre yapılacak. İtiraz eden de olursa sonucuna katlanacak.
Helal olsun! Galatasaray işte budur.
Melo yavaş yavaş elimine edilmiştir. Terim de fazla istekli olmamıştır. Olamamıştır. Akıbet bellidir. Çünkü; Melo geçen sene o hatayı işlediğinde anında kapının önüne konması gerekirdi. Şampiyonluk yolunda Melosuz olmaz diyen Terim diretince yönetim de ses etmedi. Ortam çok nazikti. O tarihte Galatasaray Melo ile yolları ayırmadı ama olaya da mim koydu! Zamanı gelince de Melo'yla ipler koptu!
Kalsaydı da Melo'nun burnu iyice sürtülmüş olacaktı.
Şimdi gelelim Hint kumaşına! Galatasaray köklü bir kurumdur. Kim olursa olsun, ne kadar hizmet ederse etsin kimse Galatasaray'dan büyük değildir. Hata eden cezasını çeker. Ya da çok şey kaybeder. Ayrıca, Pitbull tavrıyla şirin gözüken Melo bulunmaz Hint kumaşı da değildir. Galatasaray ne Melo'lar görmüştür.
Bir soru; Arkadaşları sezonu açtığı halde Melo bir aydan fazladır hala Amerika'da gönül eğlendiriyorsa siz olsanız onu takıma alır mısınız? Kim Melo? Galatasaray yönetimi bu durumu bilmiyor mu? Terim bilmiyor mu? Hala Melo diyen var mı?
Galatasaray şimdi iyi takım olma yolunda. Prensipler her zaman tek adama biattan iyidir. Hamit ve Dany, Melo'yu aratmaz!
Arda gelirse hata eder Arda Turan Galatasaray'a gelecekmiş!... Asla inanmam! Gelirse hata eder. Bundan sonra Arda'ya da inanmam! Avrupa'ya transfer çocuk oyuncağı değildir. Gidersin kendini sıkar çatır çatır oynarsın. Bir senede dönüp geliyorsan o zaman sana kimse inanmaz. Değer de vermez!
Arda bu duruma düşmüşse Galatasaray'a da yaramaz. Bir kez daha söylüyorum; Galatasaray şimdi iyi takım olma yolunda. Tavizsiz gittiği için. Ancak, Terim'in işi yine zor, aynı ayarda çok eleman var. Terim takım kurmakta zorlanacak. Oynamayanlar hep sorun olacak.
Galatasaray'ın sol beki ve güçlü bir top teknisyeni de hala eksik. Gün geldi çattı transferler yapıldı ama Galatasaray hala sahaya inip takım olduğunu gösteremedi. Bu ciddi bir handikaptır.