‘Patron’ sıfatı verilen kulüp başkanları ve bazı yöneticiler, şakşaklanmaya alışmış alt yapısı çürük bilgeler, medyaya öyle bir ağırlık koymuştu ki
Bizde bir ‘terim’ vardır; bözük Son iki üç günde hızlı adımlar atıldı. TFF seçimi, Ankaraspor olayı, Terim’in imzası… Bu sabah da Aziz Yıldırım’ın emniyete alınmasıyla başlayan şike tahkikatı gündeme bomba gibi düştü. 4-6-0’a ara veriyor ve güncele takılıyorum. Önce tabii ki Galatasaray; Galatasaray 2011, Terim’in imzasıyla Arena’da resmen başladı. Hayırlı olsun. Görünen o ki; Galatasaray bütün yetkiyi Terim’e vermiş. Sorumluluğu da ona yüklemiş. Hatta; temsil yetkisini de… Bunları nereden anladın derseniz; Basın toplantısından.
Ben diyor Terim; imzayı 1974’te attım. Çok doğru. O zamanlar ne Aysal var görüntüde ne Ali Dürüst, ne diğerleri… Semih Haznedaroğlu hariç!
Basın toplantısında; Terim masada, yönetim kurulu üyeleri basın mensuplarının arasına karışmış Terim’in karşısında. Sanki onlar da Terim’e soru soracaklar… Ya da Terim’in arkasında olduklarını belli ediyorlar. Ya da Terim öyle istemiş! Böylesini, şimdiye kadar hiç görmedim. Keşke de görmeseydim! Hoş bir görüntü değildi.
Anlaşılan o ki Galatasaray yönetimi her şeyi Terim’den bekliyor. Bözük bir durum! Yürekli, yiğit ve cesur bir görüntü! Doğru mu? Göreceğiz. Terim’in basın toplantısından çıkarttıklarım Öncelikle şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Terim değişmiş. Bu değişim nereye kadar sürer ama bu Terim’de o Terim’i gördüm. Eski Terim. Hani şöhret basamaklarını yeni yeni tırmanan Terim. Galatasaray’ın 1996’daki hocası Terim. Süren Başkan’ın güdümündeki Terim. İddialı, hırslı, kendine güvenli ama büyüğüne ağabey diyen, küçüğünün de ona abi dediği Terim. Bözük Terim. Transferde ne dediysem Terim aynısını söyledi Muslera’yı istedim ama fiyatta uçunca frene bastık. Olasılığı yüksek, Luis Fabiano lüks!... Olursa iyi olur ama… Selçuk iyi futbolcu onu milli takıma ilk alan benim, Şenol Hoca’ya da teşekkürler, üzerine katmış. Ceyhun ve Elmander de iyi transfer. Başa güreşmek isteyen bir takım en güçlü oyuncusunu satar mı? Arda bize borçlu, gereken tahsilat yapılacak. Ondan ayrılmayı hiç düşünmedik ama kendi isterse onu da hallederiz. Tugay Kerimoğlu gözüm kulağım… Cana’yı hiç istemiyorum onu yanımda götürmem!
Mevcut futbolcular bizim oyuncularımız… Kötü değiller. Onları Avusturya’da yakından tanıyacağım. Yollarımız bazılarıyla sonradan ayrılabilir.
Cambiasso’yu ben istedim. Hala da istiyorum ama pahalı. Arkadaşlarımız dört koldan transfer için uğraşıyor. Adı geçenlerin hepsi doğru, adları geçmeyenler de var…
Bu söylemlerden şunu anladım. Terim yönetim adına ılımlı konuşuyor. Uçmuyor. Transfer yapılamamasına bile razı gibi…
Şu sözleri çok önemli; Nasıl olsa içerdeyiz! Avrupa yok! Sanki transfere de gerek yok! Eldekiler yeterli. Zaman içinde iyi bir takım yaratırız demesi bana ‘napalım kader bu’ izlenimi veriyor. Ben demiyorum. Terim kendi diyor; ‘Kaybetse bile helal olsun iyi oynuyor dedirtecek bir takım yaratmak.’
Yaratabilir mi? Onu da bekleyip göreceğiz.
Şimdiye kadar 2 Terim vardı önümüzde. Sürenli Terim; kendine güvenli, iddialı ve başarılı… Canaydınlı Terim; kendine güvenini yitirmiş, yine iddialı gözüken ama başarısız bir Terim… İkincisi aman aman… Almayayım! 3. Terim bakalım neli olacak? Ballı mı? Acılı mı?
Florya’da sevgi isteyen Terim saygılı olmayı becerebilirse aile zaten onu kucaklar.
İmza töreninde kravatından söylemine, mimiğinden jestine ilk günün sahne alışında Terim’de bu değişimi fark ettim. Umarım eski hatalarını tekrarlamaz ve de başarılı ilk dönemi gibi olur. Bözük ama sevecen ve saygılı…
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz! Türkiye yıllardır şike dedikodularıyla sarsılırken bütün gevik ağızlar gülüyordu… Bugün şartlar değişti. At binenin kılıç kuşananın diyenler bugün tek tek merkeze çekiliyor.
İddaa soruşturmaları, Fatih Akyel’in hapis cezasına çarptırılması, yeni Şiddet Yasası’nın hayata geçmesi sonrası bu sabah başlatılan operasyonla Aziz Yıldırım da merkeze götürüldü. İfadesi alınacakların çorap söküğü gibi arkası gelecek. Şekip Mosturoğlu, Mecnun Odyakmaz, Bülent Uygun, Ümit Karan, Mehmet Yıldız… Belli ki bu işin sonuna kadar varılacak.
Ancak; Soruşturma faslında suçlu ilan etmek de doğru değil. Evlerinden toplananların ifadeleri alınıyor. Olayın aydınlanması açısından sorgulama yapılıyor. Hiç biri henüz suçlu değil. Ancak şu da bir gerçek ki ateş olmayan yerden duman çıkmaz! Bu operasyon yarıda kalır mı? Üstü örtülür mü? Merak konusu şudur; Bu operasyonun altından bir şey çıkmaz! İfadeler alınır bir süre sonra olayın üstü örtülür!
Örtülmez! Örtülemez! Örtülmemeli!
Bu ülkede; Futbolda akıtılan tere hile karıştığını sağır sultan duyuyor, fısıltı gazetesi her şeyi yazıyor ama bir türlü ‘egemen güçler’in üzerine gitmeye kimse cesaret edemiyordu. Durum öyle bir hal almıştı ki; medya bile altında korku yatan bir suskunluğa bürünmüş ‘bana dokunmayan bin yaşasın’ diyerek kenara çekilip meydanı namerde bırakmıştı.
Er meydanının yerini şer meydanı almış, medya mensupları tehdit edilmiş, Ahmet Çakar, Engin Verel peş peşe kurşunlanmış, delikanlı geçinenler saman altından su yürütür küfür kafirle etrafı sindirmeye çalışırken, herkes kulağının üstüne yatmıştı. ‘Dikkat!... Mafya var!’ Böyle diyenler kara listeye alınmış, ‘Patron’ sıfatı verilen kulüp başkanları ve bazı yöneticiler, şakşaklanmaya alışmış alt yapısı çürük bilgeler, medyaya öyle bir ağırlık koymuştu ki nice değerli kalem bu sonradan görmelerin ateşine yanmıştı. Koca koca televizyonların her başkana el etek öpen yöneticileri de bu gidişe çanak tutanlardı. TSYD bile suskun kalmıştı bu gidişe…
Bugün; Özerk(!) TFF’nin yapamadığını yasalar yapıyor. Orduyu dahi didik didik eden soruşturma, eğer dedikodunun çıkmaz sokaklardan bile ana yola çıktığı futbolda aynısını yapamazsa yazıklar olsun!
Bitsin artık şike dedikoduları! Varsa suçlular çeksin cezalarını, Böylece; Alınan şampiyonlukların helal olduğu da tescillensin. Umarım, Türkiye de İtalya’daki şike olayında olduğu gibi gerçeklerle yüzleşir.
Mehmet Ali Aydınlar Federasyonu’nun ilk günlerine denk gelen bu operasyon şu anlama da gelebilir. Bundan sonra sıkıysa yapın! Bu da bir başka bözük durum. Melih Gökçek’i seversin sevmezsin ama adam haklı! Aziz Yıldırım, TFF seçiminde tarafları uzlaştırıyor. Show mükemmel. Mutfak toplantısı hepsinden mükemmel. Lordlar toplantısında pilav üstü kuru! Millete zorla yedirdiler…
Melih Gökçek söz verdi; TFF’ye açtığı davalarını geri çekecekti. Genel Kurul söz verdi; Ankaraspor’a hakkını iade edecek, tazminat da ödeyecekti. Oylama yapıldı; Ankaraspor affa uğradı. Öpüşme, gülüşme, ooh kekah!...
Aaaa… O da ne? Melih Gökçek; ‘Ya Yunus Egemenoğlu’nun kellesi ya Süper Lig’ diyor. Ya Yunus ya bonus! Bu Gökçek’le dans edilmez adama şapkayı ters giydirir. Gökçek haklı. Davayı çekeceğim dedi, yeni açmayacağımdemedi. Ankaraspor’un hakkı iade edildiyse o hak Süper Lig hakkıydı, Bank Asya değil! Gökçek’e göre bir önceki federasyonda bunu yanlış yapan Yunus Egemenoğlu idi. O halde ya Yunus ya bonus!
Gel çık işin içinden. Bakalım ne olacak?
Günler çok şeylere gebe ama galiba ufukta futbol parlıyor… Artık hile olmayacak, seyircisiz maç oynanmayacak, takımlar sürgüne gönderilmeyecek… Bunlar da bözük adımlar. Umutluyum.