Bi daha seyret, hayret!

Galatasaray'da güzel olan şeyler de var. Olmaması gerekenler de var. Karışıklıklar da var. Goller de var. İyiler, kötüler, çirkinlikler iç içe...

Arena'da Eskişehirspor gibi bir takıma karşı önemli bir maçtı. Rakip puanları toplamış. Yenilirsen tatsız bir durum yenersen hoş bir manzara olacak... 2-0 galibiyet hoş manzara ama saman alevi gibi parlamalar, durmadan arızaya geçiş, maça hızlı başlayan sonra Galatasaray'ın adından korkup pısan bir Eskişehirspor ve goller de nedense savunmacılardan... İnsan bir anda düşünceye dalıyor.

Aslında bu savunduğum bir fikir;
Terim de aynısını söylüyor bütün takım gole koşacak. Artık mevki tanımlaması yok, takım bir bütün, rakibi ne kadar şaşırtıp gol yolları bulursan o kadar makbul bir futbol oynuyorsun demektir. Gollerin Gökhan Zan ve Melo'dan gelmesi bir bakıma güzel de, zorlamayla galip geliyorsan o goller güzellikten öte kurtarma operasyonunun bir parçası oluyor.
Elmander, Riera, Kazım'dan gol yok... Golcülerin Baroş ve Sercan kadroda yok...
Gollerin Gökhan Zan ve Melo'dan. Biraz tuhaf değil mi?

Hala bir şeyler eksik!
Eskişehirspor maça atak başlıyor ve sen Arena'da ilk 20 dakika beş atak yiyorsun ikisi gol olsa yandın!...
Diyelim ki bunun adı futbol. Olur böyle şeyler...
Eskişehirspor tek golle galip gelse 10 puanla lider olacak, Galatasaray 4 puanla sondan beşinci... Daha 4. Hafta. Ligin ikincisi de IBB olacak. Galatasaray lidere ve takipçisine yenilmiş olarak dibe vuracak!
Ayrıca Galatasaray sezonu hepsinden önce 'çok güvenerek göreve getirdiği' hocasıyla açmış. Melo, Eboue, Ujfalusi, Muslera, Selçuk, son anda da olsa Riera, Sercan alınmış, lanetlenmiş eskiler gönderilmiş... Yani Galatasaray kurduğu yepyeni talkımla ve de hayallerindeki hocası İmparator'la uzun süredir çalışmakta... Yarıştığı rakipleri içinde morali ve şartları en iyi olanı. En ciddi rakibi de can derdine!...
Eskişehirspor maçının nasıl kritik bir maç olduğunu anlatmak için bunları yazıyorum.

Ocak'ta muhtemeldir ki transfer(ler) de yapılacak.
Ama 4 ay kafi bir süreç değil mi?
Galatasaray'da hala bir şeyler eksik değil mi?
Neden?

Seyret, tekrar seyret, bi daha seyret, hayret!...
Galatasaray'da güzel olan şeyler de var. Olmaması gerekenler de var. Karışıklıklar da var.
Goller de var. İyiler, kötüler, çirkinlikler iç içe...

Tek tek bakalım;
Aykut; fazla iş düşmedi. Bu aynı zamanda şu demek; Galatasaray savunması kalecisine iş bırakmadı! Acaba öyle mi? Muslera da olduğunda yine uyum sorunları var.

Sabri; çaresizliğin getirdiği bir sağ bek!... Yürekli, çalışkan, mert, takımı için canını veren, yeteneği sınırlı, aklı futbola uyumsuz bir kaptan!... Olmadık işler yapıyor. Sanırsınız vaz geçilmez. Öyle işler yapıyor ki emsali 'sarıkız!... Ürettiği bir kova sütü tek vuruşta döküyor!... Sabri incelemeye alınacak bir eleman.
Takım arkadaşlarının hatalarını da o kapatıyor. Sabri Hızır gibi imdada yetişiyor. Sonrasında düzelttiği işi batırıyor. Ne Şam'ın şekeri Ne arabın yüzü!
Galatasaray'ın sağ kanadı bu!

Gökhan Zan; maç başında üst üste hatalar yaptı, arkasına adam kaçırdılar. Kale dibinde araya girdi, gole de ayak koydu. Ujfalusi olmasa hatasından gol de gelirdi... Gitti gol attı göze girdi. Şıpın işi!...

Aslında bu isimler tek tek güzel ama uyum tam bir gazel!

Hakan Balta; yine vasat üzeri... Savunmada aklını kullanan, ileri çıkan, ne kadar formsuz olursa olsun futbol bilgisiyle insanı inandıran bir sol ayak. Özelliklerine güvendiğin için ondan çok şey bekliyorsun. Bekle ki versin. Dün vasatı aşamadı!

4'lü savunmanın durumu bu! Karar sizin. Eskişehirspor maçı ölçü mü? Sanmıyorum. Her takım dünkü Galatasaray'ın adından tırsan bir havada olmaz!

Melo hem defansta hem golde kurtarıcı
Melo; Galatasaray'ın aradığı bir forvet!... Hani ben forvet deyince algılama zorluğu içinde olanlar var ya... Onlara söylüyorum. Melo tam bir forvet; gol de atıyor, kalesinin dibinden gol de kurtarıyor, son anda rakibe yetişip, basıp, ümüğünü sıkıp topu kornere de atıyor, arkasından gol pozisyonuna da giriyor girdiği gibi de atıyor. İşte size 4-6-0'a en uygun bir forvet. Takımı da ateşliyor, taraftarla da barışık. Melo ileriki günlerde çok daha iyi olacak. Onda bu ışığı görüyorum. Melo tam isabet. Seyri zevk, golleri güzel, savunması pitbull...

Tabii ki iki gollü galibiyet güzel bir sonuç ama futbolla orantıladığın zaman beklenen Galatasaray'ın daha çok gerisindeler.
Zaman Terim'in düşüncelerini sahaya yansıtmasına yardım ederse Galatasaray ocakta iki takviye ile imaj değiştirir.
Bir şartla; Terim de bazı oyuncuları keşfedecek ve biraz da rota değiştirecek. Çünkü takımla uyumsuz isimler var.

Değişiklikler çok geç
Bu konuda da Terim'e yaklaşmak istiyorum. Takımın iskeleti doğruysa sabırda fayda var. Aksayan yerler için inat bazen faydalı ama bu Galatasaray uzun süredir bu görüntüde, demek köklü değişim şart. Oyuna girenler Galatasaray'ın oyun şablonuna bir takviyeden çok acaba? nın denenmesi... Ceyhun Gülselam ve Emre Çolak çıkanların alternatifi değiller.
Yekta için aynı şeyi söyleyemem. Ondan ümitliyim ama kadroyu zorlaması, Terim'e güğven vermesi için çok çalışması gerek.

Bunlar Eskişehirspor'un oyuna ağırlık koyan adamları. Galatasaray'ın bunları durdurduğu da düşünülebilir ama onlar da çok beceriksiz günlerindeydiler. Hızlı başladılar, Galatasaray'ın adından korktular. Liderlik savaşı verdikleri için oyunun rengini ellerinde tutamadılar. Gökhan'ın golü ile yıkıldılar. Sonlara doğru gayrete geldiler ama Galatasaray da o dönemde sürpriz ataklarla rakibini sarsınca sonuca gidemediler.
Dede'yi beğendim. İveşa yediği ilk golde o boyla topa çıkmalıydı.

Hakem Tolga Özkalfa daha dikkatli olmalı. Kötü değildi ama iyi demek için de kendi kararlarını kendi vermesi gerek. Yandaşlarına kurban oluyor.

Galatasaray çok önemli bir maçı kazandı bundan sonrası daha iyi futbola yönelmek olacak.
Arena'yı doldurmak isteyen takım, taraftarına güzel futbol sunmalı. Çünkü orası bunu hak ediyor.
Terim, maç sonrası kalabalığın eziyetini aşmak için de Galatasaray taraftarına 'helal olsun' dedirtmeli.

Webaslan'a devam... Webaslan Mobil Uygulamaları