Webaslan'ın usta yazarlarından Osman Tanburacı, Türk Futbolu'nda yaşanan son olayların ardından önemli noktalara değinen bir yazı kaleme aldı...
Sağduyulu davranmaz, yasalara uyumlu gazetecilerin söylemlerini dikkate almaz, Ünal Aysal’ın ‘bu yangın üfleyerek sönmez’ lafına kulak asmaz, TFF’nin özel yayın organı haline gelmiş Pravda gibi gazetelerle gerçekleri gizlemeye çalışırsan işte böyle olur. Eloğlu bir tokat atar hepimizin yüzünde patlar.
Ne yazık ki; UEFA’nın emriyle Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nden men edildi. 45 gündür olayı savsaklayan Aydınlar Federasyonu da UEFA’nın bindirmesiyle almak istemediği kararı ‘emrin olur’ deyip anında alıverdi! Demek sonucu biliyorlarmış ve bizi uyutuyorlarmış. Yoksa bu kadar kolay ‘men ettik’ demezlerdi.
Yedi düvele rezil olduk! UEFA’nın kararı kanıma dokundu. Kahroldum. Ne bu millet ne Fenerbahçe bunu hak etti. Keşke sorunu kendimiz çözebilseydik.
Böyle olacağı başından belliydi
UEFA marka değerini korumak için asla taviz vermiyor. Büyük paralar veren UEFA sponsorları da şike dedikoduları varsa geri çekilir, sponsorluktan vaz geçer para vermeyiz diyorlar. UEFA düne kadar bu gibi olaylara karışan diğer Avrupa takımlarına da böyle yaptırımlar uygulamışken biz daha ne bekliyorduk ki?
Bunları söylemekten dilimde tüy bitti. Çoğu kez Fenerbahçeliler tarafından eleştirildim. Açın www.sporx .com’u açın Yeni Şafak gazetesini, ilk günden beri yazdıklarımı okuyun. Alın çıktığım her tv kanalından kasetlerimi dinleyin. Akıl için yol bir. Şimdi artık TFF’nin de güvenilirliği kalmadı.
İlan ediyorum; UEFA’dan büyük bir yaptırım daha gelecek. Aydınlar istifa edip gitmezse UEFA onları da yollayacak! Bu konuşmalar UEFA’da başladı bile… Boşuna yazmıyorum.
Fenerbahçe’ye yazık oldu
Bu ülkenin sportif değerlerinden biri olan asırlık kulüp Fenerbahçe’ye yazık oldu. Öncelikle şunu ifade edeyim; Fenerbahçe’nin bu duruma düşmesini isteyecek yüreğin sportif nasırlı olduğunu kabul ederim. İkinci ifadem de şu olur; Her gönüldeki renge saygım vardır, sarı-lacivertlilerin üzüntüsünü de biliyorum ancak raconu UEFA keserse, kırmızı-beyazrenk -herkesin gönlünde olduğu gibi bende de- ağır basar. TFF’nin basiretsizliği yüzünden UEFA’nın aldırttığı bu karar onur kırar. Onun için üzgünüm. Milletçe büyük cezaların eşiğinden döndük. Böyle olmamalıydı.
Ancak; Dost acı söyler…
Fenerbahçe camiası da sağduyulu davranmadı. O camiada nice mümtaz şahsiyet var. Nice saygın, akil, donanımlı, Fenerbahçe’yi tarihten alıp bu günlere getiren zat-ı muhterem var. İçlerinden bir kaçı neden çıkıp da büyük Fenerbahçe’yi temsilen akıl yolunda adımlar atmadı. Olaya hakim olmadı. Testi kırılmadan tavır koymadı. Eminim çok şey değişirdi. Fenerbahçe Divan Kurulu saygın insanlar ve camiayı taşıyan gayyur omuzların sahibi insanlar onlar bu kadar beklememeliydi. Bugünler için varlar.
Hepimiz insanız hatalarımız olabilir ama suçsuzum diye bağırmak yerine, avukatların şovlarıyla, futbolcuların, hocaların feryadıyla, şaşkınlık içinde hata yapan yöneticilerin kaleme aldığı meydan okumalarla haklılık elde edilmez. Saygın Fenerbahçe camiası hukukun üstünlüğüne güvenip vakur bir edayla dik durmayı da mı akıl edilmedi. Bunlar bireysel hataların önüne geçecek saygın camianın görevi olmalıydı.
Yönetim ne yapacak?
Bundan sonrası Fenerbahçe yönetiminin kararlarına bağlı. Tabii ki haklarını arayacak. Tahkime gidecek, adli yargının sonucuna göre bir kez daha TFF’ye rücu edecek. Bunlar hukuki yoldur. Fenerbahçe bunların hepsini deneyecek. Ancak; ‘Ligden çekiliyoruz’ demeyecek. Çünkü çok geç. Bakın bugün fikstür çekildi. Fenerbahçe ligde var. Şimdi cevap bekleyen başka bir soru daha var. İlker Yasin bugün sormuş; Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nde yoksa ligde nasıl var? Evet nasıl var? Hem kusurlu hem kusursuz. Bakın UEFA bunları da takip edecek. Ben bunları yazıyorum diye de kimse bana kızmayacak. Göreceksiniz daha çok açmazlar yaşayacağız.
Toplum da bilecek ki üç yasa var
Adli Yargı, futbolda Özerk Türkiye Futbol Federasyonutalimatnameleri ve UEFA kriterleri. Bu üç hukuk birbiriyle ilintili ama kararlarında birbirinden bağımsız. Biri ötekine yardımcı. Nitekim; UEFA’nın kararı da yaşanan şike olayının takibi sonucudur. TFF yetkili olmasınarağmen konu üzerinde karar almaktan kaçarken UEFA kendi kriterleri doğrultusunda derhal kararını vermiş ve TFF’yi sonuca gitmeye zorlamıştır. Çünkü Şampiyonlar Ligi kuraları çekilecektir. Verilen mehil bitmiştir. Bu süreçte TFF ne yapmıştır? Kararı ben almam, alan alsın diyerek; kulüpleri UEFA ile baş başa bırakmış sonunda kararı yine kendisi almıştır. Aydınlar; ‘eğer kulüplerin kendinden şüphesi varsa Avrupa liglerine katılmasınlar’ diyerek de kendini olaydan soyutlamıştır.
Sonuç; Aydınlar karar alamaz duruma gelmiş ve hukukun arkasına saklanarak zamana yatmıştır. Aynı Aydınlar play off kararı çıkararak da CAS üyesi Kısmet Erkiner’in hukuken play off 2011-2012’de uygulanamaz demesine rağmen bu kez de ısrarla bu yıl uygulanacağını söyleyerek hukuku bir kenara bırakıp kanunu delmeye uğraşmıştır. Bunları üst üste koyduğunuzda ortaya tek gerçek çıkar; Aydınlar Federasyonu bu süreci, iyi değerlendirememiştir. Ünal Aysal’ın akla yakın ve birleştirici, Türk futbolunun hayrına olacak uyarısını bile şiddetle cevaplayan M. Ali Aydınlar kendi sonunu kendi hazırlamıştır. Artık bu federasyon inandırıcılığını kaybetmiştir.
Şadri Şener PFDK’ya Trabzonspor Şampiyonlar Ligi’ne!
İşte bir kötü örnek daha! Şike hakkında gerekeni yapamayan Aydınlar Federasyonu, Trabzonspor’un haklarını koruyan Başkanı Sadri Şener’i PFDK’ya yolluyor. Şener 30 gün hak mahrumiyeti alıyor! UEFA ne yapıyor? Aydınlar’ın başkanına ceza yazdığı Trabzonspor’u ödüllendiriyor. Trabzonspor Şampiyonlar Ligi’nde. Böyle bir federasyona sahip olduğumuzdan ötürü utanıyorum!
Şenol Hoca da PFDK’ya sevk edildi hem de Bilbao maçı arifesinde. Bereket cezadan yırttı. Düşünebiliyor musunuz haksızlığı…
Cumhurbaşkanının yanıtı; yasalara uyun!
Bu arada TFF Cumhurbaşkanı’na giderek aman diliyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de şike olayının patlak vermesinden itibaren yasalara uyumlu oldukları için çok tenkit yiyen gazeteciler gibi, ‘bu yangın üfleyerek sönmez’ diyen sağduyulu Ünal Aysal gibi aynı şeyi söylüyor; ‘Türk futbolu zor bir dönemden geçiyor. TFF krizi fırsata çevirebilir. Türkiye Futbol Federasyonu ve kulüpler sorumluluk bilinciyle davranmalı. İlkeli hareket edilmeli. Uluslararası kurallar asla ihlal edilmemeli." Özerk futbola siyaseti sokmak için çırpınanlara en güzel cevap da işte budur; Yasalara uyun!