Arda Turan... Bu sezon izlediğimiz soğuk Türk futbolunun yüzünü ısıtan adam. Çalım atıyor, pas veriyor, fileleri havalandırıyor. Anlayacağınız bu genç yaşında futbolun bütün güzelliklerini bir sanatçı hüneriyle izleyenlere sunuyor. Transfer ayında milyon dolarların havada uçuştuğu bir ortamda, Florya’da yetişip ‘sezonun en iyi transferi’ unvanını eline bile geçirdi. 2008 Avrupa Şampiyonası için Macaristan ve Moldova ile oynayacağımız zorlu iki karşılaşma öncesi ‘yüksek formu’ sayesinde içimizdeki kazanma duygusunu en çok coşturan isimlerden biri.

Fatih Terim’in de göz bebeği olan genç Arda ile Milli Takım kampında en çok sevdiği takım arkadaşı Orhan Ak ağabeyiyle birlikte sorulara içtenlikle cevap verdi...

Her yaptığın konuşmada Orhan Ak’ı çok sevdiğini söylüyorsun? Orhan’ın senin üzerindeki emeği nedir, neyini örnek alıyorsun?

"Orhan Ak’ı öz ağabeyim gibi seviyorum. O olmasaydı belki bugün burada bile olmayabilirdim. Çünkü A takıma ilk yükseldiğim en zor günlerimde bana çok yardımcı oldu. Maddi ve manevi desteğini hiç esirgemedi. Mesela V.Manisaspor’a gitmemi bile o tavsiye etti. Ben onun tavsiyesinden güç almasaydım belki böyle bir tercihi yapmayabilirdim. O zaman da hala Galatasaray’da yedek kulübesinde oturuyor olabilirdim. Bana göre dört dörtlük insan olmak zordur. İnanın Orhan abi hem yaşantısı hem de karakteriyle dört dörtlük biridir."

Çok sevdiğin Orhan Ak’la birlikte sol kanatta oynaman seni psikolojik olarak nasıl etkiliyor? Başkasıyla oynasan sorun olur mu?

Çok olumlu etkilediği ortada değil mi? Sahada bir teknik adam gibi beni devamlı yönlendiriyor. Sözlü uyarılarıyla pozisyonlarda nasıl hareket etmemi devamlı anlatıyor. Örneğin çok fazla yorulduysam, ‘Arda biraz yavaş, sakin ol’, çok çalım atıyorsam, ‘Arda pas ver’ diyor. Sevdiğiniz biriyle önlü arkalı oynamak çok güzel. Ama eğer hocamız Gerets, başka bir takım arkadaşımla da oynamamı isterse benim için sorun olmaz. Aynı şey Orhan ağabey için de geçerli tabii."

Şu anda oynadığın güzel futbol sebebiyle milli maçta bütün gözler senin üzerinde olacak. Bu kadar genç yaşta Milli Takım’ın sorumluluğunu almak seni nasıl etkiliyor?

İnanın üzerimde hiçbir baskı hissetmiyorum. Hatta çok rahatım. Çünkü bizim takımda Hakan Şükür, Tümer, Fatih Tekke, Gökdeniz gibi dünya çapında yıldızlar var. Onlar varken zaten bana da sorumluluk almak düşmez. Eğer Fatih Terim hocamız, milli maçlarda bana görev verirse yine onun vereceği taktik ve sistem içerisinde görevimi en iyi şekilde yapmaya çalışacağım.

Macaristan ve Moldova maçıyla ilgili neler düşünüyorsun?

Bu iki maçtan 6 puan alacağımıza inanıyorum. Şu anda Milli Takım’da inanılmaz bir hava var. Çok kaliteli oyunculardan kuruluyuz. Başımızda da dünyanın en iyi teknik direktörlerinden biri olan Fatih Terim bulunuyor. Bu iki maçı bırakın, ben 2008 Avrupa Şampiyonası’na grup birincisi olarak katılacağımıza inanıyorum.

Avrupa’da kendine örnek aldığın bir futbolcu var mı? En çok hangi ülkede futbol oynamak istersin?

"Örnek aldığım tek oyuncu Emre Belözoğlu. Onun gibi bir futbolcu varken kendime Avrupa’dan bir yabancı futbolcuyu niye örnek alayım ki? İnşallah ben de Emre ağabey gibi bir gün İngiltere’de futbol oynarım. Çünkü oradaki statlar ve taraftarlar muhteşem. En son oynadığımız Liverpool maçında özellikle taraftarların maça olan ilgisi beni çok etkiledi. Maçın her anında alkışlamak için güzel hareket arıyorlar. İngiltere liginin benim gibi yetenekli oyuncuların yeri olduğuna inanıyorum."

Ağır olduğun şeklinde eleştiriler var. Bunun yanında sen hangi yönünü eksik buluyorsun?

"Ağır olduğum şeklindeki eleştirilere asla katılmıyorum. Çünkü hızlı olsam bu kez de şu andaki mevcut yeteneklerim kaybolur. Ben topla çok hızlıyım. Takım arkadaşlarıma çok iyi pas atıyorum ve teknik kapasitem çok yüksek. Daha top bana gelmeden nereye pas atacağımı çok iyi hesaplayabiliyorum. İşte bu artılarım ağır yönümü kapatıyor. Benim asıl eksiğim, iyi şut atamamak. Benim gibi bir oyuncunun attığı üç şuttan en az birinin gol olması gerekiyor. Bu yönümü geliştirmek için çok çalışıyorum. Galatasaray PAF takımındayken o kadar çok şut çalışması yapmıştım ki az daha sakatlanıyordum."

Orhan: "Kötü sonuçlarda maalesef fatura bize kesiliyor"

Arda ile bu kadar yakından ilgilenmenin özel bir sebebi var mı?

"Ben Florya Tesisleri'nde kalıyorum. Arda da antrenmanı çok sevdiği için her çalışmadan sonra evine gitmek yerine Florya Tesisleri'nde dinleniyor. Sağolsun beni yalnız bırakmıyor. Bu sayede doğan bir yakınlık. Tabii Arda, futbolcu olmak istediği için benim de fikirlerime değer veriyor."

Galatasaray'ın aldığı kötü sonuçlardan sonra neden eleştiriler ya senin ya da Cihan'ın üzerinde yoğunlaşıyor?

Bizim gibi defans oyuncuları daha çok takım için oynarlar. O yüzden fazla göze hitap etmiyoruz. Biraz da taraftara yönelik oynamak lazım herhalde. Zaten Türkiye'de defans oyuncuları pek fazla gündeme gelmez; ancak kötü sonuçlarda ise hep ya ben ya da Cihan akla geliriz. Maalesef insanlar böyle görmek istiyor. Ben böyle şeyleri pek kafaya takmam. Önemli olan hocanın benden istediği şeylerdir. İnanın büyük takımlarda oynamak hiç kolay bir iş değil. Eğer ben ve Cihan uzun zamandır Galatasaray'daysak demek ki bizde bir şeyler var.

Milli maçları seyircisiz oynamak seni nasıl etkiliyor?

Futbol seyirciyle çok güzel. Örneğin son oynadığımız Liverpool maçında inanılmaz bir taraftar vardı. Bu maçta hem biz zevk aldık hem de taraftarlar. Ancak biz milli maçları biraz daha seyircisiz oynayacağız. Takım olarak artık buna alışmalıyız.

Bir futbol takımının başarısında arkadaşlığın payı ne kadardır?

Çok fazladır. Geçen yıl biz şampiyonluğu bu arkadaşlık sayesinde kazandık. Zaten takım olmak ilk başta iyi arkadaşlıktan geçer. Takım içinde iyi arkadaşlıklarınız varsa ve o kombineyi sağlıyorsanız başarıyı da yakalarsanız. Bugün G.Saray'da sol kanatta Arda ile önlü arkalı oynamamız hem benim hem de Arda'nın futbolunu olumlu etkiliyor.

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın