Sinan: "Kariyerimin en iyi sezonu"
Yıldız basketbolcumuz Sinan Güler, 360'da yayınlanan Kültür-Fizik programına özel açıklamalarda bulundu. İşte Sinan Güler'in samimi açıklamalarından satırbaşları...
Galatasaray'ın yıldız basketbolcusu Sinan Güler, 360'da yayınlanan Kültür-Fizik programına özel açıklamalarda bulundu.
Erke Tümer: Basketbola başlamanda ailen ne kadar etkili oldu?
Sinan Güler: Babam (Necati Güler) ben basketbola başlarken aktif olarak basketbol oynuyordu ve aynı zamanda antrenörlüğe geçiş sürecindeydi. O süreçte abim de (Muratcan Güler) basketbola başlamışken benim basketbol oynamamam garip olurdu. Abimle antremanlara gidip gelmeye başladıktan sonra ben de başketbola başlamış oldum.
E.T: Yüksek öğretim ve profesyonel sporu bir arada götürmek ne kadar kolay/zor oldu ?
S.G: Türkiye’de hem üniversite eğitimine devam etmek hem de en üst seviyede basketbol oynamak neredeyse imkansız. Bunu çok az isim başarabilmiş durumda. Ligde ve Euroleague gibi üst seviye organizasyonlarda oynarken bunu yapmanız çok zor. Şimdilerde okulların sporcu bursları ve benzer kolaylıklar sağlaması ile oyuncular bir şekilde okulda tutulmaya çalışılıyor fakat sistem yetersiz kalıyor.
E.T: Yüksek öğretim sürecinde tercihin Amerika oldu. Bu tercihi yapmandaki sebep neydi ve bu karar sence ne kadar doğruydu?
S.G: Üniversiteye girdiğim ilk sene Beşiktaş’ta da A takıma yükselmiştim. O sene hem basketbolumun yetersiz olduğunu düşünüyordum hem de eğitime istediğim kadar önem gösteremiyordum. Bu fırsatın bana hem eğitimimde hem de basketbol alanında faydası olacağına emindim. Bir risk olmasına rağmen… Hem basketbol kariyerim açısından hem de karakterimin oluşması açısından çok doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum.
E.T: Amerika sonrasında basketbol kariyerine Türkiye’de devam etme kararı aldın. Darrüşafaka, Beşiktaş, A.Efes ve Galatasaray ve şimdi Euroleague’de elit oyuncular klasmanındasın. Amerika eğitimi sana neler kattı?
S.G: Kesinlikle düşünüyordum. ABD’ye gitmeden önce fiziksel yetersizliğimin yanında oyuncu olarak neler yapabileceğimi kestiremediğim bir dönemdeydim. Oynadığım takımda en genç oyuncu olmam sebebiyle çok fazla süre bulamıyordum. ABD dönüşünde kendimi 0’dan kanıtlayabileceğim bir ortam yakaladım. Daçka’da elime gelen fırsatlar sonrasında Ergin abi’nin (Ergin Ataman) bana Beşiktaş ve Efes’te sunduğu fırsatları iyi değerlendirdim. Tanjevic’in o dönem beni milli takıma çağırması o dönem, kariyerimde ciddi basamak atlamama sebep oldu. Çalışma özverimi geliştirmemi sağladı.
E.T: Türkiye’deki ve Amerika’daki alt yapı antreman sistemi arasındaki farklar neler? Özellikle kolej seviyesinde nasıl bir çalışma sistemi uygulanıyor?
S.G: Ben alt yapıdayken Türkiye’deki temel basketbol eğitimi Avrupa ve Amerika’ya göre çok daha öndeydi. Bunu ben gittiğim yıldız takım ve genç takım kamplarında görme fırsatı buldum. Kendi yaşıtlarımız hatta zaman zaman bizden büyüklere oyun anlamında çok rahat üstünlük kurabiliyorduk. ABD’ye gittiğimde gördüm ki üniversite aramızdaki o farkı kapattırıyor. Üniversite liginin kendi içindeki kuralllar oyunucunun bireysel gelişimine potansiyel sağlayacak kurallar koyduğunu gördüm. Takım baş antrenörü Ağustos sonu ile Mart arasında takıma antrenörlük yapabiliyor. Geri kalan süreçte müdahalede bulunamıyor. Bu da oyuncunun takımdan bağımsız kendisini geliştirmeye vakit ayırmasını sağlıyor. Takımın sistemi eğitime vakit ayırmaya zaman sağlıyordu.
E.T: Play-Off’lar yaklaşırken Galatasaray’ın performansı ve aynı düzlemde Sinan Güler’in performansını nasıl değerlendirirsin?
S.G : Galatasaray’ın bu sezon özelinde performansını değerlendirmek çok kolay değil. Çok fazla inişli çıkışlı dönem yaşadık. En son Euroleague devam ederken 19 tane farklı 5’le sahaya çıkılmış. (derin nefes aldı) Bu sezonu değerlendirmek bu açıdan çok zor. Her şey biz oyuncuların elinde. Geriye bakmak yerine önümüzdeki hedefe odaklanmak en doğru yöntem bence. Bu da play-off’lara en iyi yerden katılabilmek ve gerçek gücümüzü göstererek geçen sene bitiremediğimiz işi bitirme fırsatı yakalamak. Bireysel olarak bakarsam kariyerimdeki en iyi sezonlardan birini geçiriyorum. Hem yaşla gelen tecrübenin hem de gelen fırsatların artması ve özgüvenimin yükselmesi bunda bir etken. Kariyerimde oynadığım takımlarda genelde açıkları kapatan bir oyuncuyken bu sezonki şartlar ve yaşın getirdikleri ile Ender’le beraber takımın sürükleyen oyuncular arasında olmamı gerektirdi. Bunun da etkisi büyük.
E.T: Müesese takımları ve kulüp takımları arasında forma giymenin farklılıkları neler?
S.G : Her takımın kendi içerisinde farklı dinamikleri bulunmakta. Anadolu Efes’le şampiyonluk yaşadım ve Avrupa’da 8’li finali de yaşadım. Zaman zaman tribünlerde boş koltuk bulunmazken zaman zaman ilginin azaldığını da gördüm. Galatasaray’ın yadsınamaz bir taraftar desteği var. Bu bir gerçek. Saha dışında da bunu görebiliyorsun. Saha dışında insanlarla iletişimimde çok büyük farklar oldu. İnsanlar daha çok selam vermeye ve konuşmaya başladı. Kulüp takımında oynamanın daha fazla güç verdiğini gördüm. İleriye dönük kulüpten destek görme konusunda da ayrı şeyler getiriyor.
E.T : Milli Takım’da uzun süredir forma giyiyorsun. 2010’da gümüş madalya kazanan takımın önemli isimlerindendin. Milli Takımlar seviyesinde başarının sırrı sence nedir?
S.G: Takımsal bir organizasyonda başarının en önemli nedeni istikrar. Üst üste aynı ekibin birlikte oluşu ve birlikte çalışması antreman yapması tamamlayıcı parçaların doğru tercihi başarının en büyük anahtarı. Şu anda milli takımda değişim sürecinin içerisindeyiz. Abilerin bıraktığı bizim abi olma noktasına geldiğimiz bir dönemdeyiz. Burada o sorumluluğu alabilmek ve o sorumluluğun altından kalkabilmek önemli. 2014 Dünya Şampiyonası’nda çeyrek final değişim süreci içerisinde gelinmiş bir nokta olmasından dolayı bence bir başarıdır.
E.T: Ligimizde uygulanan yabancı kuralını nasıl değerlendiriyorsun? Bu kural yerli oyuncuları nasıl etkiledi?
S.G: Yabancı kuralını değerlendirirken kendimi örnek olarak göstermeyi tercih ediyorum. Kural değişmeden önce takımda daha farklı rolü olan ve daha az süre alan bir oyuncuyken bu sene istatiksel olarak takımın öne çıkan oyuncularından biriyim. Bu noktada bakılacak iki-üç konu var. Yöneticiler başarı için nasıl bir ortam çizilecekse yabancı tercihlerini ona göre yerleştiriyorlar. Yerli gençlere daha az süre verilerek daha az risk alındığı düşünülüyor. Ben inanıyorum ki yerli oyuncuların rekabete daha çok gireceği kendilerini kanıtlamaları için doğruyu bulabildikleri ortam oturacak. İlk senelerde yerli oyuncu çıkmıyor algısı devam edecek.
E.T : Ergin Ataman’ı anlatacak olursan neler söylersin?
S G : Ergin Abi ile ilgili söyleyebileceğim en önemli şey oyuncu performans bazlı ne hak ediyorsa onu veren bir koç olması. Ben bunu Beşiktaş’ta tanıştığımız sene görmeye başladım. O dönemde zaman zaman Rick Jason Apodaca’dan daha fazla süre aldığım dönemler oldu. Ergin abinin bana A.Efes’te şimdi Galatasaray ve Milli Takım’da verdiği fırsatları iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Antremanda en iyi çalışana mutlaka ödülünü veriyor.
E.T: Güler Legacy nasıl ortaya çıktı? Süreç nasıl işledi ?
S G: 2011 yılında kuruldu. Çıkış noktası abim ve benim yazın katıldığımız sıkıştırılmış temel basketbol eğitim kamplarının üzerimizdeki faydalarıydı. Sporcu kültürüyle alakalı hem babamdan hem abimden hem de çevremizden öğrendiklerimizi tecrübelerimizi gençlere aktarmak. Kamp içerisinde 2 tür sprocu grubuna hizmet veriyor. Bir grup ücret ödeyen ve eğitim alan sporculardan oluşuyor. Son 4 senedir doğudan 160 tane sporcuyu ücretsiz kampa dahil ediyoruz. Bu iki grubu aynı anda birleştiriyoruz. Bu sene de 8 ilden 40 sporcuyu ücretsiz kampa dahil edeceğiz.
E.T: Basketbol özelinde neyi amaçlıyor? Hedef profesyonel sporcu yetiştirmek mi yoksa spor kültürü oluşturmak mı?
S.G: Amacımız temel basketbol eğitimini en iyi şekilde vermek. Hem bize gelen antrenörlerin hem de şehirlerden çocuklarla gelen bizim seçtiğimiz antrenörlerin eğitimini eğlenceli bir şekilde sağlamak. İşin sonunda belki bu havuzun içerisinden 1 veya 2 profesyonel oyuncu çıkacak fakat biz burada spor sevgisini göstermeye çalışıyoruz. Basketbolun avantajlarını hissettirmek istiyoruz. Saha dışındaki çoğu zamanımı da buna harcıyorum. Daha iyi olması için emek sarfediyorum. Basketbolun evrensel bir dil olduğunu sporculara göstermek istiyoruz.
E.T: Basketbol bittikten sonra Sinan Güler kariyerini nasıl devam ettirecek? Gelecek planları neler?
S.G : Basketbol bittikten sonrası ile alakalı tek profesyonel düşüncem Güler Legacy. Neredeyse 8 senedir antremanlar, hazırlık kampları, lig, Euroleague, Milli Takım maçları ile birlikte 340 günlük sezonlar geçirdim. Bu işi profesyonel antrenörlük seviyesinde yapma konusunda emin değilim. Elimden geldiğince 18 yaş altı sporculara katkı verebilecek ve onlara sporcu kültürü aşılayabilecek bir platform yaratmak istiyorum.
E.T: Özellikle basketbolda oyuncuların birbirleri ile yakın arkadaşlıkları bulunmakta. Siz hem saha içi hem saha dışında bu kadar iyi ilişkilere sahipken taraftarların agresifliği size nasıl sirayet ediyor?
S G: Taraftarın kulüpsel anlamda renklerine bağlı olması kadar normal bir şey yok. Zaten insanların normal hayatlarındaki stres atabildikleri en önemli noktalardan biri spor müsabakaları. Zaman zaman bu taraftar tartışmaları ulusal boyutlara ulaşıyor ne yazık ki. Maalesef geçen sene de bunu yaşadık. Şunu da söylemek istiyorum: Ülkenin spor kültürü içerisinde yeteri kadar rekabeti alt yaşlardan öğrenememekten dolayı ve eğitim sisteminde sporun hep sınırlı bir yer sahibi olması bu konuda en büyük etken. Bunun sınırını bilmek bunu anlatabilmek önemli. Güler Legacy’de bir bakıma bunu da hedefliyoruz.
E.T : Son olarak pofesyonel olduktan sonra Muratcan Güler ile aile içindeki ortam birbirinize yaklaşım ne kadar değişti? Klasik soru olarak abine rakip olmak nasıl duygu?
S.G: Ben doğduğumdan beri abimle rakibiz (Gülüyor) O rekabet hiç bir zaman kavga seviyesine gelmedi. Çocukluğumuzdan beri bir çok kez maç yapmışızdır. Bir çoğunu kaybetmişimdir ki fiziksel üstünlüğü bunda büyük bir faktördür (Gülüyor) Profesyonel seviyede beraber ve karşılıklı oynamak çok farklı bir keyif ve ailece bu sporun içinde olmanın da bunda etkisi var. Babam, abim ve benim aramdaki basketbol sohbetleri birkaç dakika sürüyor. Herkes birbirinin tepkisini o kadar iyi biliyor ki her sene bu sohbet bir kaç cümle eksiliyor (gülüyor).
E.T: Hem Kültür-Fizik ekibi olarak hem Lig Radyo Ailesi olarak yaptığın çalışmalarda başarılar diliyoruz. Bize vakit ayırdığın için teşekkürler.
S.G: Ben teşekkür ederim.
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın