"Cim Bom Fenerleşiyor"
 
Eskiden Fenerbahçe yönetimindeki itiş kakışları okurduk, kim kime kızmış, kim kime sallamış, bunlar manşetlerden inmezdi. Son ikibuçuk yılda G.Saray, Fener'i kavga gürültüde sollayıp geçti bile. Sayın başkan Özhan Canaydın'ın sırasıyla Faruk Süren, Mehmet Cansun, Ali Dürüst, Burak Elmas kavgaları G.Saray'ın futboldaki başarısızlıklarıyla birlikte anılır oldu. 

Neden, "Kol kırılır yen içinde kalır"ı kendine özdeyiş bellemiş bir camiada bu tür kargaşa yaşanır? Sayın Canaydın, Fatih Terim'i futbolun patronu ilan ettiğinde efsane başkan Faruk Süren'in şampiyonluklarda bir katkısı olmadığını, onun çalışma arkadaşlarınınsa hiçbir işe yaramadığını, her şeyin salt Terim'den kaynaklandığını kanıtlamaya çalışıyordu. Halbuki o zaman Ali Dürüst'ü dinlese Janker, Tuncay, Effenberg alınsa şampiyon kadro korunsa, Lucescu devam etse G.Saray yine başa güreşecekti. Olmadı ve sonu hüsranla bitti. Sonra Canaydın 2. kez seçildi. Bu sefer yanına Ergun Gürsoy gibi Türk futboluna damgasını vurmuş bir yöneticiyi de almıştı. Ama Sayın Canaydın'ın yönetim anlayışı G.Saraylılar'la kavga et, onları azarla ama rakiplerle barış içinde yaşa, onlar sana ne derse desin sen cevap dahi verme "ilkesine" dayanıyordu. Hagi teknik direktör olarak getirildiğinde herkes dudak büktü, G.Saray'ın yine nal toplayacağını yazdı çizdi. Ama bir "mucize" oldu ve G.Saray, Fener'in dört puan ardından ikinci bitirdi ilk yarıyı.

SAĞOLASIN AHMET
Bu sırada Canaydın, Seyrantepe projesini gerçekleştiriyor, herkesin haklı övgüsünü alıyor, camiada herkes, "Özhan ağabey sonunda futbolu Gürsoy'a bıraktı, kulübün mali işlerini topluyor" diyerek sevinmeye başlamıştı ki, Fenerbahçe galibiyetinden sonra ortalık yine karıştı. Aziz Yıldırım salt Galatasaray Kulübü'ne değil 600 yıllık milli servete, Mekbeb-i Sultaniye'ye dil uzatıyordu. Bu mektebi her şeyin ötesinde ve üstünde gören, yücelten Canaydın'dan "gık" dahi çıkmıyordu. Mektebe dil uzatanlara cemiyet başkanı Ahmet Yolalan yanıt veriyor, "Ha mektebe dil uzatmışsınız ha Topkapı Sarayı'na ya da Dolmabahçe'ye bunlar ulusun servetleri kültür miraslarıdır" diyordu. Ve bizler derin bir oh çekiyorduk. "Hay Allah senden razı olsun Ahmet" diyorduk!

BUNDAN SONRA NE OLUR!
Derken Canaydın, Avrupa'dan döndü ve her ne hikmetse futbola el koydu. Takımla ilgili gelişmeler, yapılacak transerler salt Başkan'dan sorulacaktı. Bundan bir önceki yönetim de de bunu yapmıştı ama o zaman Ali Dürüst mektepten büyüğü, yıllarca, "Ağabey" dediği kişiye ses çıkarmamış, köşesine çekilmişti. Ama bu kez Gürsoy'du başkanın özgürlüklerini kısıtladığı kişi. Ve Gürsoy sonunda patladı. Söyledikleri gazetelerin spor sayfalarında çarşaf çarşaf yayınlandı. Aslında bunlar G.Saray'ın bir zamanların F.Bahçe'sine döndüğünün kanıtlarıydı. Yen men kalmamıştı, kol olduğu gibi ortada, kral hepten çıplaktı. Bundan sonra ne olur? Sayın Canaydın'da parayı verenin düdüğü çaldığının kanıtı olarak, seçimlere değin siyaset biliminde "kaos yönetimi" olarak bilinen yöntemle kulübü idare etmeyi sürdürür.

Aziz Üstel / Fotomaç



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler