Çin'in antrenörü
Çin Milli Takımı’nın Teknik Direktörü Militunoviç sorumlu olduğu Milli Takımın çıkarına İHANET ediyor. Güney Afrika karşısında “Bitik bir Türkiye gördüm. İstanbul’daki futbolcularla buradakiler arasında dünya kadar fark var. Anlaşılan hazırlıklara geç başlamışlar” diyor. Sonra da “Muson rüzgarları ile gelecek yağmurda sahada yürüyemezler” demeye getirip yağış için dua etmiyoruz emrediyoruz” diye ekliyor.
Militunoviç, Avrupa kökenli ama 3. dünya futbolu ile uğraşa uğraşa biraz kalitesini kaybetmiş. Avrupa futbolunda onun belirttiği gibi antrenörler rakipte bir çöküş gördülermi “Aman onları hırslandırıp uyandırmayacak bir yorum yaparak tutumları değişmesin” diye adeta etkisiz ve belirsiz konuşurlar.
Örneğin Galatasaray-Sturm Graz ilk maçında Osim’in takımı Galatasaray’I yenerken çok kötü oynayan Jardel’e sahip çıkarak rövanşta da oynamasını temin etmek istemişti. Ne acıdır ki bunu söyleyen Osim de Militunoviç gibi Yugoslav ve Balkanlıydı. Yani aynı ekolden. Militunoviç bir de “Maçı bitiremedim, çıktım” da diyor. Onun adeta açıkça hakaret eder gibi bu tavrı takınması yenilen takımla, benim Türkiye’de alıştığım kadarıyla hırs ve intikam almayı arayan bir moral pompalamak demektir.
Ama Militunoviç’in hesabı çok çok başka. O aslında kendi paniğini 1 milyar Çinli karşısında yaşıyor. Bir gün sonraki maçta Portekiz’e 2-0 yenilmelerinin önceden sığınağına girdi. Hem de “Rakibe kafa tutan dış görünüşe hakim gözüken bir profesyonel yutturmaca” yaptı.
Daha neler neler söyledi… “Artık ideal takımı Şenol Güneş oynatmalıymış… Geç bile kalmış… O kadar çok oyuncu değiştirilmezmiş…” sanki Militunoviç bizim gazetelerin çok iyi takipçisi. Bizim ağzımızla konuştuğu kanısında. Bu açıdan da şark kurnazlığında.
Önce bu dünya kupasına tüm Avrupa antrenörleri istedikleri gibi hazırlanamadı. Bunu her ülke kabül ediyor. 1994’de ABD’deki Dünya Şampiyonası’nda Sacchi, İtalyan Milli Takımı’nın antrenörüydü. Şimdiki Milli Takımı şöyle değerlendirdi “Benim futbol anlayışım, topa sahip olmak, pres uygulamak, çapraz pas yapmak gibi orkestrayı oluşturan yapılaşmadan meydana çıkar. Bugünkü Milli Takım’da ise zaman sorunu sebebiyle bu mümkün değildir. Bu yüzden de Milli takım antrenörü Trapattoni’nin yerinde olmak istemem” diyor.
Fransa bile bir yıl önceki Konfederedasyon Kupası’na Milli Takımının yarısıyla katıldı. Militunoviç bunu da biliyor. Ama o eksikliği de bizim antrenöre yıkmak istiyor. Meydanı çok boş buldu. Bir de Çin, Türkiye istihbaratını da sadece milli takım antrenmanlarını kovalayarak yürütmüyor. Yıpratma taktiğinde yazarlarımızın da samimiyetle kullandığı deyimlerle bütünleşmeye çalışıyor. Hatta Güneş’in “Hava şartları beklediğimizden de zorlu çıktı “ değerlendirmesi Muson rüzgarlarını tekrar gündeme taşıdı. Şenol hoca da belki “bunu niye kurcaladım?” diyebilir. Ben Şenol hocanın hiçbir sözünü eleştirmiyorum. Sadece rakip nasıl ve hangi mantıkla oynuyor onu uyarıyorum. Türk basını ikiye ayrıldı “Nasıl olsa şampiyon olmayız” diyerek kuru sıkı eleştirmek. Bir de “Yapabileceğimizin en iyisi için şimdilik eleştiriyi yapıcı olarak görmek” Ben bu ikinci yorumdayım.
Militunoviç nedense Brezilya maçı öncesi kırıcı bir dille Türkiye’yi “cahiller yönetiyor” havasında gösterdi. Acaba bu sözlerle kime, nereye ve hangi zaman için yatırım yapıyor? Gerçekten yaşamımda bu kadar küstahça bir eleştiri görmedim. Herhalde Milutunoviç Güney Kore’nin Türkiye’ye duyduğu saygınlığı kıskandığı için bu çıkışyı yaptı. Çünkü maçlar Kore’de oynanıyor onlar da Türkiye’yi çok seviyor.
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın