Florya'nın patronu konuştu

G.Saray'ın başına geldiğinde herkesin gözü üzerindeydi. UEFA Kupası şampiyonu bir takımın başına geçmişti, hedefler daha büyük olmalıydı. Rumen teknik adam Mircea Lucescu büyük beklentilerle geldiği G.Saray'ın başında bugün büyük düşünen bir teknik adam portresiyle karşımıza çıkıyor. Bir patron gibi düşünüyor, futbol ve iş dünyasına anlamlı mesajlar veriyor.

İşte, ‘‘Benim G.Saray'ın başına geçmem büyük bir cesaretti’’ diyerek söze başlayan Luca'dan geride bıraktığı yaklaşık 1.5 yıllık görev süresi sonrası yorumları: G.Saray'ın başına geldiğimde arkadaşlarım bana ‘Buna nasıl cesaret ettin?’ dedi. Çünkü G.Saray'ı tarihinde en büyük başarıları kazandırmış Fatih Terim'in arkasından bu görevi teslim aldım. Ama ben G.Saray'da yapılmayan birkaç şeyin daha olduğunu düşünüyordum, bunları gerçekleştirmek için görevi kabul ettim. Bunlardan biri Süper Kupa, diğeri Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale çıkmaktı. Bunların ikisini de gerçekleştirdik. Daha büyük ne başarı varsa hepsini gerçekleştireceğiz. Bir teknik direktör artık iş adamı gibi düşünmeli.

Teknik direktör kulübün mali durumunu da düşünmeli. Mali durum kötü giderse iflas edersin. Ben de mali durumun düzelmesi için futbolcularımın başka takımlara gitmesine ses çıkarmadım. Benim için önemli olan G.Saray'da alacağım unvanlar ve başarılar değil. Arkamda herşeyiyle dört dörtlük bir takım bırakmak. Bir takımın iflas etmesi büyük utançtır. Bu 50 yıl hapiste yatmak kadar utanç vericidir. Kulübün 20 milyon dolarlardaki borcu 100 milyon dolarlara çıktı. Bunu anlamak mümkün değil. G.Saray'ın bundan sonra yapacağı anlaşmalara, vereceği primlere çok dikkat etmesi gerekir. Ancak bu düşülen durum da yakalanan başarının bir sonucudur.

Bankalar da daha anlayışlı olmalılar. Bankalar verdiklerini hemen geri isterse hiçbirşey alamaz. Zamanında bize dolar üzerinden yüzde 40-50 faizlerle para verip kara geçtiler. Bunun için beklemesini de bilecekler. Bir keresinde 400.000 dolara ihtiyacımız vardı. Bir bankadan aldık, 1 ay sonra 640.000 dolar olarak geri ödedik.

Futbolcularımı uluslararası düzeyde çalıştırıyorum, uluslararası alandaki tecrübeyi çok iyi kazandırıyoruz. Ama Avrupa'ya giden futbolcularımız da kendilerine Ümit Davala'yı örnek almalılar. Kulübün kasasına hiçbirşey girmeden gitmemeliler. Avrupa'ya giderken onlara 10-15 sene bakan bulundukları yere getiren kulüblerine bu borçlarını ödemeliler.

Bu renklere saygıdır bir görevdir. Avrupa'ya giden futbolcular UEFA Kupası'nı kazandıktan sonra değil, geçen sene Şampiyonlar Ligi'nde alınan başarılardan sonra Avrupa'ya gittiler. Avrupa'ya giden futbolcular G.Saray'ın yaptığı aracılığı unutmamalılar. G.Saray Avrupa'da bu başarıları yakalamasa onları Avrupa'da kimse tanımazdı.

İstanbul'u çok seviyorum ama zamanım yok. Eşimin zorlamasıyla gezip dolaşabiliyorum. Onunla daha çok tarihi mekanlara gidiyoruz. Kilise ve camiileri geziyoruz. Yedikule surlarını gezdim. Orada Romanya ve Türkiye'nin 500 yıllık ortak tarihi var.

Romanya'da ortak olduğum ayakkabı atölyem var. Ortağım ise İtalyan. İkimiz de 150'şer bin dolar ortaya koyduk. O benden daha uyanık çıktı. Eee...bilmediğin işlere girmemelisin. O insanlar profesyonel. Bu yüzden bu işi bırakmak istiyorum.

Bizim ülkemizde para ve zenginlik kıskançlık yaratır. Kıskançlık ise huzursuzluk. Bu yüzden Romanya'da herkes mal varlığını gizli tutar ama Türkiye'de tam tersi bir durum var. Herkes kendini olduğundan 5 kat büyük gösteriyor. Bir varsa 3 diyor.

Para Şampiyonlar Ligi'nde... Çünkü bize karşılıksız parayı sadece bu lig sağlıyor. Akıttığımız terin, alıp verdiğimiz bütün nefesin karşılığını Şampiyonlar Ligi'nden alabiliyoruz. Şampiyonlar Ligi'nde kazandığımız başarı bunun için çok önemli.

Türkiye'ye geldiğimde daha taşkın bir taraftar bekliyordum. Ama öyle olmadığını gördüm. Deplasmanlarda karşılaştığım taraftarlar çok centilmence davranıyorlar. Belki de güvenlik önlemlerinden dolayı böyle görünüyorlar, bilemem. Ama medeni bir taraftar topluluğu var. Türkiye'de futbola çılgınca sevdikleride doğru. Ama taraftar olarak sportif anlayışın değerini bilmeliyiz. Yenilgiden sonra alınan galibiyet daha memnun edicidir.

İki tane spor felsefem var. Birincisi Fransız bir şairin mısralarında canlanmıştır. ‘‘Mutluluk büyük üzüntülerden sonra gelir. Üzülmeyen insan gerçek mutluluğun değerini bilemez’’ Elbette sabır da bunun bir parçasıdır. İkinci felsefem ise 4-3 galip gelmektense 1-0 kazanmaktır. Ben İtalyan ekolündenim. Bugün İtalya'da hangi hocaya sorsanız aynı yanıtı verir. Oyuna defansta emniyetli başlamak gerekir. Bu, bazılarının iddia ettiği gibi korkaklık değildir. Kazanmak için saldırmak, içinde biraz da içgüdü olan bir tavırdır. Oysa savunmada içgüdü olmaz. Tamam o zaman çok çoşkulu oynamazsınız ama sahada güven verirsiniz. Benim stilim futbolcularımın yaratıcılığını öldürmez. Aksine artırır.

Romanya ya da Türkiye... Hiç fark etmez. Bir Rumen’le, bir Türk yan yana gelirse, konuştuğu iki şey vardır. Ya Hagi ya da Lucescu.

Ben böyle bir sevgi görmedim. Antalya'da alışveriş yapıyorum. Bana yüzde 50 indirim yapıyorlar. ‘‘Lucescu indirimi’’ diyorlar.

‘‘8 aydır parasını alıyor’’ diyorlar. Ben 8 aydan beri söyledikleri paraları alsaydım şimdi zengin olurdum.

G.Saray'a üye olmayı istiyorum. Ama bu kez de maddi bir sorumluluk yüklenir bana. Ben de bunu kaldıramam.

Benim yüzüm maçlarda ve antrenmanlarda hep asıktır. Ama buna aldanmayın, aslında güler yüzlü bir insanım.

Geçmişte kazanılan zaferlerin üzerine zaferler eklemezseniz geçmişteki zaferlerde birgün gelir kaybolur.

Şampiyonlar Ligi zordur. Burada alınan sonuçlar lige yansır. Geçen yıl Beşiktaş’ın yaşadığı sıkıntıyı şimdi F.Bahçe yaşıyor. Fenerbahçe maçlarından sonra gördüm ki, Fenerbahçe'yi yenmek, futbolcularım ve yöneticiler için çok önemli. Ama bu benim için öyle değil. Ben bu tür olaylara duygusal yaklaşmam. Benim için Nantes'ı ve Lazio'yu yenmek çok daha önemlidir. Şampiyonlar Ligi çok zor bir ligdir. Burada oynamak, mücadele etmek kolay değildir. Futbolcularınızı hazırlamak, motive etmek büyük problemdir. Geçtiğimiz yıl Beşiktaş bu zorluğu yaşadı. Çok iyi bir kadroları vardı. İddia ediyorum şampiyon olabilecek kapasitede bir takımdı.Nitekim ilk maçlarında mükemmel oynadılar. Yani iyi bir başlangıç yaptılar. Ama farklı yenilgiler alınca ligde de düşmeye başladılar. Bu normal. Çünkü Avrupa'daki başarısızlık lige de yansır. Motivasyonunuzu etkiler. Fenerbahçe'de bu sezon bu zorlukla tanıştı. 

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın