Aysal - Terim işbirliği
Vatan Gazetesi yazarlarından Gökmen Özdemir, Galatasaray'ın ilk yarıdaki liderliğe uzanan performansını mercek altına aldı. Haberin detayları burada...
Vatan
Geçen sezonu 8. olarak bitiren G.Saray’ın 2011 yılını ligin zirvesinde tamamlaması ve 2012’ye şampiyonluk umuduyla bakması aslında küçük çaplı bir mucize. Bu mucizenin de iki mimarı var. Nasıl her başarısızlıkta en baştakiler hedef oluyorsa, ki doğrudur düzeni kuramamışlardır, eğer ortada başarı varsa yine baştakiler düzeni iyi kurdukları için alkışı alırlar.
G.Saray Başkanı Ünal Aysal ve teknik direktör Fatih Terim yarım sezonluk başarının hiç tartışmasız mimarlarıdır. Aysal camiaya verdiği güven ve getirdiği sakinlikle, Terim ise Florya’da kurduğu organizasyonu tribünlerle pozitif şekilde koordine ettiği ve formaya yeniden “büyük takım” ruhunu giydirdiği için alkışlanmalılar..
Gerek icraat yaparken, gerek hedef koyarken, gerekse bu hedefleri camialarına anlatırken hep pozitif oldular Aysal’la Terim.. Belki dışarıdan “uyuşmaz” bir görüntü hatta “kesin aralarında sorun var” duruşu sergiledikleri anlarda bile birbirlerini iyi anladılar. Kriz anlarında birbirlerinden başkasına fazla paye vermediler. Ve en sonunda da aracıları aradan çıkartıp direkt diyalog yolunu çizdiler. Zaten bu noktadan sonra da yükseliş geldi..
Futbol takımının sahadaki dik duruşunun arkasında, genç futbolcuların en zor anlarda güvenle forma giymesinin kodlarında, geçen sene dökülen oyuncuların performanslarını yukarı çekmelerinde, yeni gelenlerin G.Saray’ı kolay tanımalarında ve adaptasyon sorununu çabuk atlatmalarında hep bu ikilinin pozitif ve akıllı duruşları var temel olarak..
G.Saray'ın teknik sıkıntılarının çözülebilir olduğunu ama asıl problemin kaybolan değerler olduğunu yazmıştım son üç yıldır.. G.Saray değerlerini geri kazandığında teknik problemlerini de, en aşılamaz gözüken sıkıntılarını da çözebiliyor.
KAYBEDERLERSE..
Daha yolun başındalar ama görüntüleri sağlam bir temel attıkları yönünde. 2. yarıda ve play-off sürecinde son 6 maçta olduğu gibi G.Saray sürekli kazanamayabilir. Ama Aysal-Terim ikilisi takım kaybettiğinde de böyle pozitif kalmayı başarabilirlerse yine sorun olmayacaktır. Çünkü büyük takımlar kazandıklarında değil kaybettiklerinde çizdikleri görüntüyle “Büyük takım” olarak anılırlar..
Dönüm noktası G.Antep hezimeti
G.Saray'ın evinde 4-2 kaybettiği G.Antep maçı hem takım hem de taraftar için dönüm noktası oldu. Hakem faciasına kurban giden G.Saray’da o günden sonra takım ve taraftar kenetlendi. Takımı maçtan sonra alkışlayan tribünler, çöküşü engellediler. Aysal’ın maçtan sonraki “Bugünü kaybettik ama geleceği kazandık. Ben stattaki ruhu beğendim” sözü aslında büyük bir işaretti.
Cift forvete dönüs!
F.Bahçe maçı hücum hattının dönüm noktası oldu.. Elmander-Baros’a Emre ve Kazım’ın gücü ile Selçuk’un yön vermesi eklenince seri geldi
Hücum hattı ise F.Bahçe maçıyla ayağa kalktı desek yeridir. Terim’in çift forvete dönüşü ve Elmander-Baros ikilisini kullanmaya başlaması, Emre Çolak’ın enerjisi ve açlığıyla sol kanatta Riera’nın yapamadıklarını yapması, sağ kanatta Kazım’ın en azından fizik olarak rakipleri zorlaması, Selçuk’un takıma alışarak arkadaşlarına yön vermesi ve duran toplardaki başarısı, Melo ve Eboue’nin G.Saray’ın son 3 yıldır unuttuğu ekstra golleri atması, Engin Baytar’ın zaman zaman yaptığı pozitif işler sarı-kırmızılı takımın kanayan yaralarını durdurdu..
Ama tartışmasız G.Saray’ın ilk yarıdaki kahramanı taraftarın da gönlünü kazanan Elmander oldu.
Viking bir başka ki kendisi sezon başında herkes tarafından soru işareti olarak görülüyordu. İsveçli sahaya karakterini koymasıyla, mücadelesiyle, attığı güzel goller ve yaptığı pas organizasyonlarıyla adeta yıldızlaştı..
Albert Riera hariç tüm transferler nokta atış!
G.Saray ligin ilk yarısında sahadaki 6 kişilik yabancı kontenjanını en iyi kullanan takımdı kuşkusuz. Yeni transferler Riera dışında çok çabuk uyum sağlayıp verim vermeye başladılar. Muslera, Belediye ve Karabük maçlarındaki hataları dışında kalesini gole kapattı. Eboue sağ beke geçince şu anda bölgesinde ligin en iyisi oluverdi..
'HEYECANLI' MELO
Ujfalusi hem kendi oynadığıyla hem de Semih’e oynattığıyla “büyük futbolcu” olduğunu gösterdi. Melo İtalya’daki kötü iki sezonunu unutturmak istercesine iyi, hatta Fiorentina günlerindeki gibi çok iyiydi..
Taraftarlarla kurduğu diyalogla Arena’ya heyecan getirdi. Baros kendini hatırladı ve silik görüntüsünü attı. Bugün verimsiz gibi görünen Riera bile zaman zaman da olsa kendini gösterdi ama bu onu ligin ikinci yarısı için kurtarır mı bilemiyorum..
FORLAN-REYES GELMEDi ARDA TURAN DA GiTTi!
Takımın sezon başında bocalamasının sebebi aslında buydu. Ancak Fatih Terim,Türkiye’nin gerçeği olan sağlam savunmasını kurup bunun üstesinden geldi
Sezon başındaki transfer toplantısına Ünal Aysal da katıldı. Terim tahtaya Reyes-Forlan-Arda üçlüsünü yazdı hücum hattı için. Bunun üzerine Madrid seferi yapıldı. Atletico ile anlaşılmasına rağmen oyuncular ikna edilemeyince bu transferler yattı. Bir de üzerine Arda,Terim’in “Satmayalım” raporuna rağmen 12 milyon Euro’ya Atletico’ya gönderildi. Başlardaki bocalamanın sebebi buydu aslında.
Ama Terim buna rağmen takımını ayakta tuttu. Önce Türkiye gerçeği olan sağlam savunmasını kurdu. Temel taşlarını Ujfalusi ve Melo’nun oluşturduğu savunma hattı çok değişti. Sağda Sabri, bazen Ujfalusi, en son Ebuoe oynadı. Göbekte Servet ve Gökhan Zan’ın Terim tarafından kenara çekilmesi ise asıl savunma hamlesiydi. Yıllardır kanayan yaraya Semih Kaya çare olmuştu. Ki onun hazırlanması da uzun zaman aldı. Terim onu sezon başında isteyen birçok kulübe vermeyerek zaten amacını belli etmişti ama süre lazımdı ona.
BALTA, TAIWO'YU TACA ATTI
Sol kanatta ise adeta bir mucize gerçekleşti. Son 3 yılın hayalet adamı Hakan Balta geri döndü resmen.. Özellikle Kayseri deplasmanıyla birlikte öyle bir performans sergilemeye başladı ki sol bek için görüşmelerine bile başlanan Taiwo transferi rafa kalktı..
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Diğer Haberler
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL