Çakar çakmaz çakan çakmak
Duayen gazeteci Hıncal Uluç'un "Çakar ne paralar aldı, ben de onu ispatlarım" yorumunun ardından bir yazı da Habertürk Genel Yayın Müdürü Fatih Altaylı'dan geldi. O yazı burada...
Habertürk
İŞTE ALTAYLI'NIN YAZISINDAN İLGİLİ PASAJ;
Ahmet Çakar Galatasaray'ın, Manchester United'ı eleyip ilk kez düzenlenen Şampiyonlar Ligi'nde gruplara kaldığı maçla ilgili bir iddia ortaya attı. "Galatasaray o maçın hakemine rüşvet vermişti. Sami Çölgeçen çıkıp açıklasın." Çakar bunu hangi bilgiye veya hangi veriye dayanarak söyledi bilmiyorum. Çünkü Çakar'ın o günlerde ne Sami Çölgeçen'le, ne de bir başka Galatasaraylı yöneticiyle diyaloğu vardı. Zaten olmaması da lazımdı. Çünkü Çakar o dönemde faal bir hakemdi. Hatta pek çok maçta Galatasaray'ı "yakan" kararlar verdiği ve hiç unutmam bir Beşiktaş maçında
Galatasaray'ı katlettiği için Galatasaraylılar tarafından pek sevilmeyen bir hakemdi. Dahası o maç sonrası Gayrettepe'deki Zeytin Sardunya isimli bir barda "kederimizden" içerken Çakar'ın da orada olduğunu görmüş ve "iki çift" laf etmiştim kendisine. Ahmet Çakar o günlerde hakemken, ben de haftanın 5 günü Sami Çölgeçen'le beraberdim. Alp Yalman'ın Galatasaray Futbol Şube Sorumlusu olduğu dönemde de, başkanlık döneminde de her gün birkaç saatimizi Yalman'ın Tatko binasındaki ofisinde geçirirdik. Sami Çölgeçen'in asıl işi de Tatko'da olduğu için sıklıkla beraber olurduk. Sami Çölgeçen, sıcak ve sempatik kişiliği ve yabancı dil bilgisi nedeniyle o dönem Galatasaray'ın maçlarına gelen yabancı hakemleri ağırlamakla görevliydi.
Ve onca yıl boyunca bir kez bile Sami Çölgeçen'in bir hakeme bir şey verdiğini, söylediğini duymadım. Vermiş midir, vermemiş midir bilmem. Ama ne benim yanımda, ne Alp Yalman'ın yanında bir kez bile böyle bir kelime etmedi. Bize böyle bir şey söylemeyen Sami Çölgeçen'in kalkıp da bunu Ahmet Çakar'a söylemiş olacağını hiç zannetmiyorum. Dediyse bile "kafa bulmak" için demiştir diye düşünüyorum. O dönem Doğu Bloku'ndan gelen hakemlerle ilgili hep bu yönde dedikodular çıkardı ama Avrupalı bir hakeme böyle bir şeyin lafı bile edilmezdi, biliyorum.
Ayrıca bir şey daha söylemek isterim. O yıllarda Real Madrid'in hakem ağırlamaları çok "meşhurdu". Eğer bir hakemin kolunda bir Rolex saat görülürse, "Demek ki Real Madrid maçı yönetmiş" diye dalga geçilir, "Real Madrid Rolex'i" diye bir tabir kullanılırdı. Hakemler büyük maçlar öncesi böyle "avantalar" alır mı bilmiyorum. Onu en iyi, o dönemin başarılı hakemi Ahmet Çakar bilir diye düşünüyorum."
* Köşe yazısının tamamını Habertürk'te bulabilirsiniz...
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Diğer Haberler
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL