Domenec Torrent: "Fenerbahçe'yi kesinlikle yeneceğiz"
Galatasaray Teknik Direktörü Domenec Torrent, Habertürk'ten Ayhan Şensoy'a özel açıklamalarda bulundu.
DOMENEC TORRENT'TEN AÇIKLAMALAR
Galatasaray Teknik Direktörü Domenec Torrent, Habertürk TV'den Ayhan Şensoy'a konuştu. Fenerbahçe derbisi öncesi iddialı konuşan İspanyol çalıştırıcı, pek çok konuda samimi yanıtlar verdi. İşte Torrent'in sözleri:
"POZİSYON OYUNUNU GELİŞTİRDİK"
Yaklaşık 3 aydır Türkiye'de. Galatasaray'ın başında. Bu süreçte takımın hangi yönleri kafasındakine yakın bir seviyeye geldi ve oyunun hangi bölümüne daha çalışmaları gerektiğini düşünüyor?
"Biz özellikle pozisyon oyununu geliştirmeyi başardık. Herkes kendi pozisyonuna sadık bir şekilde oynamaya başladı. Topla çıkışları doğru bir şekilde yapalım. Top kaybında iyi bir şekilde baskı yapalım. Ama hala geliştirebiliriz bunları."
"HİÇ MEMNUN DEĞİLİM"
Galatasaray'da oyuncular, Torrent'in sistemine çabuk uyum sağlayabildi mi, sistem konusunda oyunculardan sahada beklediği reaksiyonu aldı mı?
''Hayır, bu konuda hiç memnun değilim aslında. Çok daha geliştirmemiz gerekiyor. Oyuncuların sahada çok daha kendilerini göstermeleri gerekiyor. Açıkça çok memnun değilim ama zamana da ihtiyacımız var.''
"BUNU YAPABİLECEK KAPASİTEDELER"
Oyuncularınız bazen sahada sizin çizdiğiniz şablona göre hareket ediyor. Çaykur Rizespor maçında atılan üçüncü gol büyük takdir almıştı. Ancak bazen de sahada işler yolunda gitmiyor. Oyuncu grubu sizin çizdiğiniz şablonun ne kadarını uygulayabiliyor?
''Bu konuda bazı maçlarda benim sistemime ve şemama uygun bir şekilde oynadılar. Fakat bu konuda da geliştirmemiz gerekiyor kendimizi. Oyuncular bunu yapabilecek kapasitedeler. Ancak bazen oyuncuların o şemaya daha uygun özellikte olmaları gerekir. Daha iyi oyuncu olmasına gerek yok ama o özelliğe sahip olmalılar."
"TAKIM ÖĞRENME KONUSUNDA ÇOK İYİ"
Takım öğrenme konusunda nasıl?
''Bu konuda inanılmaz memnunum onlardan. Antrenmanlara çok iyi bir şekilde odaklanıyorlar. Kendilerini geliştirmeye açıklar. Söylenen şeyleri dikkatle dinliyorlar. Tüm oyuncularımızın insani değerleri mükemmel seviyede. O konuda aşırı memnunum kendilerinden.''
"BARÇA MAÇINDA FARKLI BİR ŞEY OYNAMAK ZORUNDAYDIK"
'Sistem ile stili karıştırıyorsunuz' dediniz bir röportajda. Barcelona maçlarındaki oyun sistem miydi, stil miydi?
''Barcelona karşısında hem stil olarak, hem de sistem olarak benim istediğimden farklı bir şey oynamak zorundaydık. 4-2-3-1, 4-3-3 oynamışız. 4-3-2-1 de oynamışız. Bunlar sistem olarak değişebilir. Farklı şeyler kullanılabilir. Öncelikle biz Barcelona'ya karşı tamamen farklı bir şey oynamak zorunda kaldık. Çünkü Galatasaray'ın bu sene karşılaştığı takımlardan inanılmaz farklıydı. Avrupa'da oynadığı diğer maçlardan da çok farklıydı. Barcelona şu sıralar Avrupa'nın en yüksek performans gösteren takımı. Uzun süredir kaybetmiyorlar. Bizim maçtan sonra Real Madrid'i deplasmanda 4-0 yendiler. Barcelona'ya karşı önlem almadan çıkan ve kendi futbolunu oynayan bir takım en az 4 gol yer. Ben de Barcelona'yı en iyi şekilde tanıdığım için onların stillerine karşı nasıl önlem alırız, neler yapabiliriz üzerine yoğunlaştım. Bu bir stildi. Topu bir yerde odaklıyorduk. Rakibe dar alan bırakıyorduk. Sonrasında topu kanatlardan geri kazandığımızda onlara karşı kontratağa çıkıyorduk. Normalde bu sistemi istemiyorum ancak Barcelona'ya karşı en doğru oyundu."
"PEP İLE 11 YILDA SÜREKLİ BUNU YAPTIK"
Barcelona maçları öncesi çok iddialı konuştu. Rakibi iyi analiz ettiklerini söyledi. Sahada bunu da gördük. Türkiye'de rakip analizi konusunda cok iyi olduğunu söyleyen yorumcular var. Rakip analizi futbolun yüzde kaçını temsil ediyor?
''Rakibe göre değişmek çok önemli. Örneğin Alanyaspor'un çok net bir topla çıkışı var. Fakat Fenerbahçe'nin farklı bir stili var. Biz Guardiola ile geçirdiğimiz 11 yılda sürekli yaptığımız şey buydu. Üçüncü lig takımına karşı da şampiyonlar ligi maçı gibi hazırlanıyorduk. Tabii ki bunu hem iyi savunma hem de iyi hücum yapmak için yapıyoruz. En önemlisi de boşlukları bulmak için yapıyoruz. Benim de yapmak istediğim şey bunu bir stil gibi kullanmak."
"BUNUN İÇİN ZAMANA İHTİYAÇ VAR"
"Bunun için zamana ihtiyaç var. Bazen o zaman olmuyor. Örneğin Jurgen Klopp kendi sistemi üzerine 3 yıl çalıştı. Bu sürede hiç kupa kazanamadı. Aynısı Pep Guardiola içinde geçerli. İkisi de çok saygı duyduğum insanlar. Farklı bir stile geçiş yapıldığında zamana ihtiyaç vardır. Teknik direktörlere bazen politik sebeplerden, bazen de saha sonuçlarından dolayı bu zaman verilmiyor. Benim son 11 yılda yaptığım gibi net bir stilim var aslında. Net bir şekilde topla çıkış yapmak. Top kaybı yapıldığında hemen geri almak ve ondan sonra hücuma çıkmak.''
"HER ŞEYİ BEN BİLİYORUM DİYEN BÜYÜK HATA YAPAR"
Jurgen Klopp bir röportajında, ''Her şeyi bilmeniz mümkün değil. Etrafınızda sizden daha iyi bilenler olmalı" diyor. İtalya Milli Takımı 5 değerli hocayla Mancini önderliğinde Avrupa şampiyonu oldu. Kulübede ikinci adamın hata üçüncü hocanın rolü nedir?
''Teknik ekip çok önemli. Çünkü 'Her şeyi ben biliyorum' diyen çok büyük hata yapar. Orada sürekli destek almanız gerekiyor. İşe alım yaparken en iyilerini almak zorundasınız. Benimle iyi geçiniyor diye ya da bu benim arkadaşım diye yardımcı seçilmez. Jordi Guerrero benim ikinci antrenörüm. Duran top uzmanı. Galatasaray'a gelmeden Sevilla'da 2 sezon çalıştı. En iyi duran top antrenörüydü. Çalıştığı takımlar serbest vuruş ve köşe vuruşlarından birçok gole imza attı. Jordi Gris Vila ise Barcelona'da uzun yıllar rakip analizi ve scouting görevleri yaptı. O Türk arkadaşlarımızla hem rakibin hem de bizim takımın analizini yapıyor. Ricard Segarra da Barcelona'da 22 yılını kaleci antrenörü olarak geçirmiş bir isim. Örneğin İnaki Pena'yı ısrarla bize tavsiye etti. Sadece Galatasaray'da değil Barcelona'da da oynamaya hazır bir kaleci olduğunu söyledi. Mutlaka Barcelona geri isteyecektir onu. Julian Jimenez de kondisyon antrenörü. İspanya, İtalya ve Romanya'da çalıştı. O da neden pozisyon oyunu oynamak istiyoruz, nasıl bir antrenman çıkarmak istiyoruz, bunları çok iyi anlayan çok deneyimli bir hoca. Göreve başladıktan 15 gün sonra Albert Riera da bize katıldı. O da oyuncularımızın analizini yapıyor. Bize Türkiye Ligi ve kulüple ilgili bilgiler veriyor. Ekibimi özellikle tanıtmak istedim. Benim için mücadele edecek, profesyonel bir takım yaratmak önemli."
"TÜRKİYE'DE OYUN ÇOK DURUYOR"
Türkiye'de futbolun yavaş oynandığı yönünde eleştiriler var. Oyunun sık durması taraftarın tepkisini çekiyor. Bu bağlamda sorun oyuncularda mı, hakemlerde mi yoksa teknik direktörler de mi?
"Şimdi siz söylediniz düşündüm haklısınız. Gerçekten burada oyun çok duruyor. Çok fazla faul çalınıyor. Yere yatan oyuncu 1 dakikadan önce kalkmıyor. Gerçekten dediğiniz gibi Avrupa'da çok daha hızlı oynanıyor. Bu kadar çok faul olmuyor. Bazen tutkuyla agresiflik karışıyor gibi oluyor. Hem saha içinde hem de saha dışında. Tutku farklı bir şeydir, agresiflik kötü manada farklı bir şeydir. Ben de kendimi Türk futbolunun bir parçası olarak görüyorum. Bu yüzden bazı şeyleri farklı yapmamız lazım. Ben buraya herhangi bir şeyi değiştirmeye gelmedim. Ben kendi fikirlerimle Galatasaray'a yardımcı olmaya geldim. Eleştirinizde çok haklısınız. Bunu düzeltmek için Türk futbolunun ortak bir şekilde hareket etmesi lazım."
"MHK VE TFF ÇÖZÜM BULMALI"
Bu konuda bir çözüm öneriniz var mı?
''Ben de burada çok şey öğreniyorum. Merkez hakem kurulu ve Futbol federasyonu çözüm bulmalı. Bakıyorum burada hakemler ilk yarılarda en fazla 2-3 dakika ekliyorlar. Normalde çok fazla oyun duruyor. İkinci yarılarda ise ne olursa olsun 6-7 dakika veriyorlar. Nedenini bana sormayın ama böyle oluyor. Bazen İngiltere Premier Lig'de görüyorum, sadece 8 dakika ilk yarının sonuna ekleniyor. İkinci yarıda tekrardan bakıyorsunuz uzun zaman oyun durmuş. Oyuncuların da hocaların da zaman kaybetmeye yönelmemeleri gerekir."
"BUNA 'TÜRK TUTKUSU' DİYORUZ"
Geçmişte gol kralı olan Alexander Sörloth başta olmak üzere Türkiye'den ayrılan birçok oyuncu Süper Lig'de taktiğe önem verilmediğini söyledi. Siz İspanya, Almanya ve İngiltere liglerinde çalıştınız. Bu konuda Türkiye Avrupa'nın neresinde. Gerçekten taktiğe önem verilmiyor mu?
''Bunu İspanya'dayken de duydum. Türk oyunculardan da duydum. İspanya'da da yıllar önce bu konuşuluyordu. Buna 'Türk tutkusu' diyoruz biz. Tabii ki de kalbinizle oynayacaksınız ama o farklı bir şey. Bana birçok kez soruldu; Oyuncular motive mi? diye. Burada iki önemli soru var. Galatasaray'da oynamak için mi, yoksa oyunu oynamak için mi tutkulu olmanız lazım? O zaman benim aklıma şu geliyor; Taktiksel olarak bir şekil ya da başka bir şekilde oynamamızı kimse takmıyor. Çoğu zaman basın toplantılarında 2-0 kaybettiniz, 3-1 kazandınız, 1-2 muhabir haricinde aynı sorular. Taktik üzerine 3 saat nedenlerini anlatarak konuşabilirim.
"BENİ EN ÇOK ETKİLEYEN CRUYFF"
Sizi en çok etkileyen teknik direktör kim oldu?
''Ben Johan Cruyff'u çok beğendiğim için antrenör olmak istedim. Pep'e de hep öyle derdim. Johan İspanya'ya geldiğinde her şeyi değiştirdi. Hiç kimse onu anlamıyordu. Tamamen farklı oynatıyordu. 'Neden kazandıklarını bilmiyorlarsa, neden kaybettiklerini nasıl bilecekler' sözü beni çok etkiledi. Bu sana her şeyi anlatıyor. Bizim kulübümüzde de problemler var. Hem benim dönemimde hem de benden öncesinde. Benim oyuncum sadece tutkuyla oynayamaz. Johan Cruyff'un dediği çok iyi özetliyor aslında. Önceden kazanırken, şimdi neden kazanamıyorsun? Mesela bazen takım 4-2 kazanıyor ben memnun olmuyorum o kadar. Antrenör olarak daha iyi oynamamız gerektiğini düşünüyorum. Aynı fikirde oluruz, olmayız ancak gazetecilerle bunu konuşmak istiyorum. Ben herkesten daha fazla bilmiyorum. Bazı antrenörler kendilerini gerçekten kutsallaştırıyor. Bazen bir takıma ait hissediyoruz. Bazen de takım bize ait gibi hissediyoruz. Bizim orada herkesin fikirlerine saygı duymamız gerekiyor. Hocalar, nasıl oynamak istediklerini iyi bir şekilde anlatabilmeli. O yüzden biz antrenörler genel olarak nasıl oynamak istediğimiz üzerine konuşmak isterken, kazandınız ve kaybettiniz üzerine sorularla karşılaşınca hayal kırıklığına uğruyoruz.
"HÜCUMDA ETKİLİ DEĞİLİZ"
Johan Cruyff'un 'Neden kazandıklarını bilmiyorlarsa, neden kaybettiklerini nasıl bilecekler' sözünden yola çıkarak, Galatasaray kulübü neden bu durumda olduğunun yanıtını verebiliyor mu?
''Sayılar bazı şeyleri açıklamaya yardımcı oluyor. Mesela Kerem Aktürkoğlu'nun lig'de 8 golü var. Mostafa Mohammed ise 6 gol atmış. Ligin ortasından yukarıdaki takımlara bakarsanız rakip takımların hücum oyuncuları daha fazla gol katkısı yapmış. Atağı bitirme ve maçı koparma konusunda başarılı olamadık. Net bir örnek vereyim. Buraya gelmeden Galatasaray'ın Türkiye Kupası'nda Denizlispor'a elendiği maçı izledim. Galatasaray o akşam 12 gol atabilirdi ama atamadı. Çok fazla fırsat yarattı ama atamadı. Bence bu sezonun anahtar noktası bu. Sayılar gösteriyor ki hücumda etkili değiliz. Mutlaka başka şeyler de vardır ama ilk sırada bu var. Ben rakip analizi yaptığımda kimlerin kaç gol attığına da bakıyorum. Bizim en golcü oyuncumuz 8 golle Kerem Aktürkoğlu. Bu durum takımın gol fırsatı bulamadığından kaynaklanmıyor. Benden önce de benden sonra da aynı sıkıntıyla karşılaştık''
"EMRE AKBABA VE YUNUS AKGÜN'Ü GERİ İSTİYORUZ"
Nisan'ın son günü kulüpte bir seçim olacak. Yeni yönetimle yola devam ederse, gelecek sezon için nasıl bir planlama düşünüyor?
''Öncelikle önemli oyuncularımız Emre Akbaba ve Yunus Akgün'ü geri getirmek istiyoruz. İkisi de Galatasaray'ın oyuncusu olduğu için rahatlıkla bunu söyleyebilirim. Önümüzdeki sene daha fazla Türk oyuncuyla oynamamız gerekecek. Ben futbol hayatımda 3 şeye önem veririm. Birincisi genç oyunculara bakmak. Bizim A takıma çıkacak oyuncumuz yoksa o zaman transfer isterim. Eğer genç ve Türkler'den istediğimiz özelliklere sahip oyuncu bulamazsak 3-4 tane yabancı oyuncu alabiliriz. Ama hepsi fark yaratacak oyuncular olmalı. Aklımızdaki fikir bu. Bakalım yapabilecek miyiz?
"DEVAM EDERSEM BARÇA STİLİ..."
Gelecek sezon kafanızdaki futbolu daha iyi bir şekilde oynatma konusunda taraftara bir söz verebiliyor musunuz?
''Futbolda söz vermek çok havada kalır. Ama şunu söyleyebilirim; Seneye burada devam edersem, Pep ile Barcelona'daki oyun stilimizi uygulamaya çalışacağım. Bu oyun için farklı stilde oyunculara ihtiyacımız olacak. Daha iyi oyuncudan bahsetmiyorum. Bizim iyi oyuncularımız var. Mesela hatlar arasında oynayabilen, açık oynuyorsa doğal ayağında oynayabilen futbolculara ihtiyacımız var. Bunun için bir sezon öncesi kampı geçirmemiz lazım. New York City'de teoride yetenek açısından Galatasaray'a göre düşük bir kadromuz vardı. Ama o oyuncularla da istediklerimizi yapabildik. Bir stil yaratmalıyız. Jurgen Klopp örneğini verdim, bir stil yaratmak 3 yılını aldı.
"STİLİ KAYBEDERSEN, HER ŞEYİ KAYBEDERSİN"
Pep ile Manchester City'de ilk senemizde kupa kazanamadık. İkinci senemizde 100 puanla rekor kırarak şampiyon olduk. Futbolda ışık aç-kapa olmuyor. Eğer biri böyle bir şeyi teklif ediyorsa, söz veriyorsa yalan söylüyordur. Futbolda gelecek için net bir stil kurulur. Bunu da inanan insanlarla yaparsınız ve yola devam edersiniz. 4-5 ayda hoca değiştirerek bir şey yaratmak mümkün değil. Ancak bir stil yaratak kaybetmeyi engellersiniz. Stili kaybedersen, her şeyi kaybedersin. Sadece çok para kazanmış olursun. O parayla en iyi oyuncuları transfer etmek istersin. Stilin varsa en iyi oyunculara ihtiyacın olmaz. Bu stili oynayabilecek oyunculara ihtiyacın olur. Farkı bu yaratır.''
"DERBİYİ KESİNLİKLE KAZANACAĞIZ"
Hafta sonu Fenerbahçe derbisi var. Taraftar için sezon finali olacak. Çünkü Galatasaray'ın başka iddiası kalmadı. Derbiye nasıl hazırlanıyorsunuz?
''Bu maça sadece bu açıdan bakmak yanlış olur. Sezonun kalan diğer maçlarında da takımın kendini kanıtlaması gerekir. Tabii ki bu maç inanılmaz önemli. Barcelona - Real Madrid maçlarıyla çok benzer. Barcelona ve Real Madrid iyi gitmediklerinde El Clasico'yu kazandıklarında sanki sezonu kurtarmış gibi oluyorlar. Kesinlikle böyle bir şey yok. Biz Fenerbahçe maçını kesinlikle kazanacağız. Tüm gücümüzü vereceğiz. Fakat bir maçla oyuncuların ve kulübün geleceği değişmez. Derbiden hangi sonuç çıkarsa çıksın, sadece bu kulüp için arma için ve Galatasaray taraftarı için tüm maçları kazanmaya çalışmalıyız.
"KEREM'İN DURUMU CUMA GÜNÜ NETLEŞİR"
Kerem Aktürkoğlu Fenerbahçe maçında oynayabilecek mi?
''Şu anda hala antrenmana çıkmadı. Oyuncular milli takımlara gitti. Uzun yolculuklar yaptı. Mesela Türk Milli Takımı her gün çift antrenman yaptı. Bazıları daha fazla antrenman yapar, bazıları daha az. Bazı takımlar topla çalışmaya önem verir, bazıları topsuz antrenmanlara. Mostafa Mohammed ve Feghouli de ülkelerinin milli takımlarından sakatlanarak döndü. Kerem, Karagümrük maçında rahatsızlığından dolayı oyundan çıktı. Karagümrük maçının devre arasında Cicaldau ve Taylan oyundan çıkmak istedi. 15 dakika daha oynamalarını istedim. Kerem'i her gün takip ediyoruz. Umarım derbide oynayabilir. Cuma günü netleşir. Oynayamazsa da farklı çözümler buluruz. Tabii ki de en iyi oyuncularla oynamak isteriz. Ancak bir oyuncunun yokluğunu bahaneye çevirirsek, yanlış yere odaklanmış oluruz."
"GUARDIOLA EN İYİSİ, ONDAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM"
Thomas Müller geçtiğimiz günlerde hala Guardiola'nın öğretilerinden yararlandıklarını söyledi. Guardiola ile geçirdiğiniz 11 yılda 24 kupa aldınız. Guardiola sizin için ne ifade ediyor, sizin hayatınızdaki yeri nedir?
''Bana göre dünyanın en iyi antrenörü. Ondan çok şey öğrendim. Kendini kaybetmeden soyunma odasının nasıl yönetileceğini öğrendim. Kulüpte oyunculardan kendini daha önemli hissetmeden onların nasıl yönlendirileceğini öğrendim. Çok yoğun çalışmayı öğrendim. Tesise ilk Pep gelirdi, en son o giderdi. İyi yönetici ve çok başarılı bir taktisyen. Bilgeliğiyle oyuncuları antrenmanda ikna ediyor. Çok net bir stili var ama hiçbir zaman aynı oyunu oynatmıyor. Ama stili koruyor. Stili topla geriden iyi çıkış, top kaybına hızlı baskı, rakip oyuna başlarken ileride baskı, çok pozisyonel oynama, iki dokuşla hızlı bir şekilde oynama. Her şeyi onunla öğrendim. Kendime hep dürüst oldum. Ben Pep Guardiola ile 11 yıl geçirdiğim için Galatasaray beni tercih etti. Mikel Arteta'nın şu an Arsenal'in başında olmasının nedeni de Guardiola ile çalışması. Neden buralardayız? Çünkü en iyi hocayla çalıştık. Nasıl işler yapabileceğimiz konusunda en iyi referans. Bu stilde oynamak için ne tarz oyunculara ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Şimdi bakıyorsunuz birçok takım geriden oyun kurmak istiyor. 15 yıl öncesini düşünün. Pep Guardiola'dan önce böyle bir şey yoktu. Herkes birbirinden kopya çekebilir. Pep de başkalarından gördükleri üzerine bir oyun inşa etti.