Gökhan Ünal: "Beni Galatasaray'a verin dedim"
Trabzonspor ve Fenerbahçe formaları da giyen Altınordu Teknik Direktörü Gökhan Ünal, açıklamalarda bulundu. Galatasaray için de flaş itiraflar yaptı. İşte detaylar...
Futbolculuk yıllarında Kayserispor'la yıldızını parlatan, Trabzonspor ve Fenerbahçe formaları giyen, bonservisine yaklaşık 10 milyon Euro ödenen unutulmaz forvetlerden Gökhan Ünal, açıklamalarda bulundu.
Süper Lig, 1.Lig, 2.Lig ve 3.Lig... Profesyonel futbolun her kademesinde yardımcı antrenörlük yaptınız. Genellikle Süper Lig'de oynamış oyuncular futbolu bıraktıkları gibi Süper Lig'de 1. hoca olabiliyorlar. Ama siz her kademede yardımcı antrenörlük yaptınız ve bugün 1.Lig'in ateş hattındaki Altınordu'yu devraldınız. Bu planlı bir süreç miydi, isteseydiniz siz de Süper Lig'de direkt olarak başlayabilir miydiniz?
"İsteseydim, birileriyle temasa girseydim ben de Süper Lig'de direkt olarak başlardım. Ama hiç böyle bir amacım olmadı. Kendimi bir alt ligde test etmek istiyorum. Bir şeyleri iyice oturtmadan Süper Lig takımı almak istemiyorum. Açıkçası biraz sindire sindire gitmek istiyorum. Altınordu'yu seçme sebebim ise hem yapısal hem de süreklilik olarak düzenli bir kulüp. Hep Altınordu hayalim vardı. 'İnşallah bir gün Altınordu'da çalışırım' diyordum. Ama hiçbir zaman hemen olsun istemedim. Çünkü Altınordu'nun bir yapısı var. Özellikle dışardan gelenlere çok açık değiller, buna da hak veriyorum. Bu kulüp sadece futbolcu yetiştirmiyor, antrenör de yetiştiriyor. Burası benim hayalimdi, açıkçası beklenti içinde değildim ama teklif gelince hemen kabul ettim. Zaten zirveye oynayan takımı başarıya götürmek kolaydır, önemli olan böyle bir kulübü bu durumdan düzlüğe çıkarmak daha büyük başarıdır. Taşın altına elimi koydum. İçerideki yapı da benim düşüncemle aynı. Yönetim, biz, oyuncular herkes Altınordu'nun buraya yakışmadığını biliyoruz. Bu kulüp rekabetçi ve yetiştiren bir kulüp. Üst sıralarda olmalıyız. Altınordu'yu bu nedenle tercih ettim."
"Başlayana saygı duyarım. Çok başarılı olanlar var. Önemli olan genç ve yerli isimlerin erken yaşta bu işe başlamış olmaları... Arjantin'de mesela Lionel Scaloni 44 yaşında Dünya Şampiyonu oldu. Benden 4 yaş büyük. Özellikle gençlerin bu işe girmesiyle tecrübeli isimlerin de biraz geri çekilmesi lazım diye düşünüyorum. Futbol devamlı yenileniyor. Arkadan gelen gençler tetikleyici güç olacaktır. Süper Lig konusunda benim acelem yok. Altınordu'yla çok büyük işler yapmak beni çok memnun eder. Seneye kulübümüzün 100. yılı. Şampiyonluğa oynayan takım yaratmak istiyorum. Başkan da bana bu konuda sonsuz destek veriyor. Kendisi de bana, "Seneye 100. yılımız. İstediğin gibi kadronu kur, şampiyon olalım" dedi. Söylediklerine çok saygı duydum."
Altınordu tarihinde hiç yabancı futbolcu oynatmayan bir kulüp. Bir teknik direktörün ilk macerası için fazla riskli değil mi?
"Evet, fazla riskli. Ama ben hayatım boyunca riski sevdim. Futbol bir risk oyunudur. Risk olmazsa ben futbolun heyecanını kaybederim. Hem saha içi hem saha dışında bu durum beni heyecanlandırmıyorsa sorun vardır. Ben bulunduğum konumdan şu an keyif alıyorum. Oyuncu grubu beni inanılmaz heyecanlandırıyor. Yabancı iyi ki almıyoruz. Türk futbolcusundan yanayım ben. Bu kulüp altyapıdan çok oyuncu çıkardı, yurtdışına oyuncu verdiği de oldu. Altınordu devamlı bunu yapmak zorunda ve yapıyor da. Şu an 17.'yiz ancak ben 17.'ymişiz gibi konuşmuyorum. Önümüzde oynanmamış 18 maç var. Buraya ilk geldiğimde onlara, 'Benimle bu savaşa girecek misiniz?' dedim. Onlar da, 'Biz savaşa gireceğiz hocam' dediler. Rize maçında da bunu gösterdiler bana. O maçta şansımız yanımızda değildi, topu içeri sokamadık sadece. Ben inanıyorum ki bu takım gönül rahatlığıyla buradan çıkacak."
Hüseyin Eroğlu döneminde başarılı bir Altınordu izlediğimizi söyleyebiliriz. Ancak ondan sonra Ufuk Kahraman hoca pek yapamadı. Eroğlu sonrası böylesine görev zor olmayacak mı?
"Hüseyin Eroğlu burada çok başarılı işlere imza attı. Play-Off oynattı takımı. Ancak hiç böyle korkularım olmadı. Herkesin çalışma sistemi farklı. Ben eski futbolcuyum, futbolun içinden geliyorum. Oyuncularla hep iletişim halindeyim. Onların derdini anlıyorum. Bu da bana olumlu dönüş olarak geliyor, futbolculardan, 'Hocam biz hiç böyle iletişim görmedik' diyorlar. Taktik önemlidir ama bir futbolcu hocasını sevmiyorsa, hocası için savaşmıyorsa o takım istediği kadar taktik çalışsın yine istediği verimi alamaz. Ben oyuncularıma saha içinde baskı kurmuyorum, saha içinde onları özgür bırakıyorum. İstediğiniz gibi oynayın, top kaptırın, pas hatası yapın, gerekirse kaptırdığınız top gol olsun yine de ben bunlar için size kızmam. 'Tek kızacağım konu saha içinde mücadele etmemek olur' diyorum. Futbol doğaçlama oyun, makine gibi oraya koş, buraya koş olursa futbolcu oyundan sıkılıyor."
Altınordu oyuncu yetiştirmeyi misyon edinmiş bir kulüp. Yıllarca genç futbolcuları izledik ancak son dönemde yine genç futbolcular ağırlıklı olsa da tecrübeli oyuncular da arttı. Kulübün vizyonu ve misyonu doğrultusunda nasıl adımlar atılacak, Gökhan Ünal'ın, Altınordu'yla ilgili bir projesi var mı?
"Şu an bulunduğumuz konum itibarıyla birkaç tecrübeli oyuncuya ihtiyacımız vardı ve başkanımız bu konuda bize yardımcı oldu. İstediğim bütün oyuncuları aldım. Genç futbolcunun oynamasından yanayım ama genç oyuncu da bunu isteyecek, sahada o yeteneği bana gösterecek. Belki başlarda onları çok fazla oynatamayacağım ancak ilerleyen dönemde hatta bu sezonu geçince kesinlikle kurmak istediğim kadro genç kadro olacak. İlla ki tecrübeli oyuncu da olacak. Çünkü saha içinde gençleri koruyacak tecrübeli isimlere de ihtiyaç var. Türk futbolunun kanayan yarası forvet. İlerleyen yıllarda Türk futbolu çok fazla forvet sorunu çekecek. Eğer altyapılardan forvet çıkaramazsak tabii ki... Altınordu en başta bu sorumluluğa talip, çıkarmaya çalışacağız."
Gökhan Ünal için doğru futbol anlayışı nedir? Oyun felsefenizi bize nasıl anlatırsınız?
"Göze hoş gelen, önde oynayan ve önde basan bir oyun istiyorum. Yurt içi ve yurt dışında birçok takım geriden oyun kurarak başlıyor. Ben geriden oyun kurarak vakit kaybetmek istemiyorum. Oyuncularıma da bunları anlattım. Geride 10 pas yapacağıma ilerde yaparım, daha fazla zevk veriyor. İlerde istedikleri kadar pas yapsın oyuncular, alan bulamazlarsa geri de dönsünler ama geride pas yapmasınlar. Benim futbol felsefemde çok gollü maçlar var. Umarım bunları sahaya yansıtırız."
Yurtiçi ve yurtdışındaki idollerin kimler?
"Kesinlikle ilk başta Fatih Terim'dir. Futbolcuyla konuşması, diyalogları çok güzeldi. Onları adeta kopyalıyorum. Kulüp bazında kendisiyle çalışamadım, milli takımda çalışmıştım. Ama beni en etkileyen hoca Fatih Terim'dir. Türkiye'nin en iyi teknik direktörü Fatih Terim'dir, kimseyle de bunu tartışmam. Onun dışında Şenol Güneş'i sayabiliriz. Burak Yılmaz ve Cenk Tosun'u başka bir seviyeye getirdi. Ben de futbolculuk döneminde keşke Fenerbahçe'ye gitmeseydim de Şenol hocayla çalışsaydım. Öyle olsaydı belki şu an başka bir kariyer planlaması da yapabilirdim. Bu işe girerken hem Fatih hoca hem de Şenol hocayla konuştum. Ama daha çok Fatih hocayla oldu. Güzel temennilerini iletti ve her zaman yanımda olduğunu söyledi. Ne zaman ona ulaşsam asla benden desteğini esirgemedi. Yeri bende ayrıdır. Yabancı olarak da Jurgen Klopp... Benim felsefem de öyle. Umarım onun gibi oyun oynatır ve arkama yaslanır takımımı izlerim. Direkt hücumu çok seviyor. Onun da geriden oyun kurmakla çok işi yok. 2-3 pasla gole gidebiliyor. Oyuncu profili de çok önemli tabii."
Futbolcu Gökhan Ünal; Kayseri'yle yıldızını parlatmış, sonrasında Trabzonspor ve Fenerbahçe gibi devleri peşinde koşturmuştu. Bonservisine yaklaşık 10 milyon Euro ödenmişti. O dönem Avrupa ekiplerinden de teklifler gelmişti. Ancak yurtdışına gitmemiştin. Avrupa'ya gitmemek içinde ukte kaldı mı? Teknik direktör Gökhan Ünal'ın hedefleri arasında Avrupa var mı?
"Kesinlikle ukte kaldı içimde. Teknik direktör olarak mutlaka Avrupa hayalim var. Futbolculuk döneminde çok istememe ve istenmeme rağmen gidememiştim. Hiç abartmıyorum. 50-60'a yakın yurt dışından teklif aldım. PSG, Monaco, Atletico Madrid, Werder Bremen, AZ Alkmaar en çok isteyenlerdi. Hatta AZ, hazırlık maçından sonra direkt benim için resmi teklif yapmıştı ama şartlar oluşmadı bir türlü. En büyük hedefim belirli basamakları geçip, kendimi hazır hissettikten sonra yurt dışına gitmek. İspanya'yı kendime yakın görüyorum."
'Futbol kariyerim boyunca hiçbir zaman istediğim takımda oynayamadım' şeklinde bir ifadeniz var. Kayseri'de oynadığın dönemde aslında Adnan Polat'la görüşüp, Galatasaray'da oynamak istediğini söylemiştin. Hayalin Galatasaray ya da yurtdışı mıydı?
"Kayseri'den ayrılırken rahmetli başkan Recep Mamur'a, 'Beni eğer bir gün Türkiye'den bir takıma vereceksen sadece Galatasaray'a verin' demiştim. Onlarda beni sadece Galatasaray'a vermedi! O dönemler Türk futbolcusu için en doğru seçim Galatasaray'dı. O dönemler Fatih Terim de oradaydı. Ama olmadı. Oynadığım tüm kulüplere saygım sonsuz. Trabzonspor'da da Fenerbahçe'de de elimden gelenin en iyisi yapmaya çalıştım. Fenerbahçe'de bazı şeyler istediğim gibi olmadı. Anlaşmazlıklar, durduk yere oynatmamalar oldu. İki büyük camiaya da çok saygım var, ekmeklerini yedim. Benim için iyi bir tecrübe oldu."
Fenerbahçe kariyeriniz neden kötü geçti?
"Fenerbahçe beni Kayseri'de oynarken de çok istemişti. Hatta Aziz Yıldırım, 'Bir sene sık dişini. Bonservisi kulübe vereceğime sana vereyim' demişti. Ama ben o dönem Trabzonspor'a söz vermiştim. Ben söz veririm sözümün arkasında dururum. Sonra Aziz Yıldırım beni Trabzon'dayken tekrar istedi. O zaman hoca Daum'du. Ben Trabzonspor'da oynayan bir futbolcu olarak geldim ama beni bahanelerle oynatmadı pek, süre bulsam farklı olabilirdi. Sonra Aykut hocayla iyi başladık ama yine olmadı, planına uygun değilimdir. Aykut hoca da forvet konusunda idol aldığım isimlerden biriydi. O nedenlerden dolayı çok şans bulamadım Fenerbahçe'de."
2009-2010 sezonu... Şampiyonluk maçı, rakip eski takımın Trabzonspor ve son dakikalar... O atmosfer nasıldı ve o son anlarda gol olmayan pozisyonlar var. O maçla kariyerinin etkilendiğini düşünüyor musun?
"O maçta gol atsam da kariyerim bambaşka bir yere gidebilirdi. Hatta bir yerde vurdum, Onur çıkardı. O maç değişikti. Trabzonspor'dan geldiğim için tüm oyuncuları tanıyordum ama Daum beni oynatmıyordu. Son 10 dakika kala Daum'dan habersiz ben oyuna girdim. Gole ihtiyacımız vardı, kulübede iki tane forvet var Semih ve ben, ikimiz de oyuna girmiyoruz. En son değişiklik kağıdını yazıp, verip ben girdim oyuna, belki daha erken girseydim farklı olabilirdi. Stresi çok yüksek bir maçta bitime 10 dakika kala oyuna giriyorsun ama bir türlü golü bulamıyorsun. O maç değişik duygulara gebe oldu. Trabzonspor kalemize dahi gidemiyordu, inanılmaz baskı kurmuştuk. Ama topun canı girmek istemedi. Onur Kıvrak, Giray Kaçar ve Egemen Korkmaz üçü inanılmaz oynadı. Gol atsaydım ve şampiyon olsaydık kariyerim bambaşka olabilirdi."
O dönemin Kayseri'nin yapılanmasını nasıl değerlendirirsin? Sen, Mehmet Topuz, Amrabat, Serdar Kesimal, Hasan Ali... Flaş satışlar yapıldı hep...
Kayserispor bu oyuncuları göndermese ve elinde tutsa Süper Lig'e damga vururdu. Kayserispor yarışmacı kulüp, oyuncu alıp-satan bir kulüptü. Bunları yapmaları gerekiyordu. İyi mi oldu, kötü mü oldu bunlar tartışılır tabii..."
Son olarak neler söylemek istersiniz?
"Gücümüzü ve neler yapabileceğimizi biliyoruz. Kulüp olarak buradan çıkacağımızı ve üst sıraları hedeflediğimizi herkese belirtmek isterim. Şu an kadromuzda Avrupa'ya gidebilecek 2-3 oyuncu var. İsimlerini vermeyeceğim ama onlar zaten oynadıkça kendilerini gösterecektir. Onlar Avrupa'ya gidecek, bizler de üst sıralara tırmanacağız umarım."
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın