Prof. Alkin: "Türk futbolunun problemi para değil yönetim!"
Spor ekonomisi alanındaki çalışmalarıyla da tanınan Prof. Dr. Emre Alkin, futbol kulüplerinin Bankalar Birliği ile yaptığı anlaşmayı ve gördüğü 'temel sorunları' değerlendirdi.
Spor ekonomisi alanındaki çalışmalarıyla da tanınan ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin, Türk futbol kulüplerinin problemlerini masaya yatırdı.
İşte Akşam gazetesinde yayınlanan Emre Alkin röportajı:
Para kaynağı var: "Türkiye'de sadece futbolun değil, sporun finansal sorunu var. Futbol en son sırada. Çünkü yayıncı kuruluş ve sponsorların büyük desteği var. Ortada ciddi bir para kaynağı var. Sorun, yaratılan kaynağın kullanış tarzıyla alakalı."
Bu zihniyetle çözülmez: "Yani Türkiye'de futbolun finansman sorunu yok, yönetim sorunu var. Üzülerek söylemeliyim ki, yöneticiler ve zihniyet değişmedikçe borçları erteleme hamlesi uzun vadede başarısız olur."
"ÖNCE KULÜPLER YASASI ÇIKMALIYDI"
Yöneticilerin sorumluluğu ne?: "Kulüpler Birliği ile bankalar arasında yapılacak anlaşma öncesi 'spor kulüpleri yasası'nın çıkması gerekiyordu. Bu yasadan sonra bu düzenlemelerin yapılması daha doğru olacaktı. Spor yöneticilerinin sorumluluğu tam olarak tarif edilmeden kendilerine büyük sorumluluk veriliyor. Bu yanlış."
Yasalar uygulansa yeterdi: "Dernekten türetilmiş anonim şirket yapısıyla bu kulüplerin doğru yola gireceğini düşünmüyorum. Anonim şirketler için Türk Ticaret Kanunu'nda hükümler var. Halka açık olanlar için SPK'nın kuralları var. Esasında mevcut yasaların uygulanması durumda bile işler yoluna girerdi."
Finansal Fair Play şimdi!: "TFF kulüp lisans maddelerine baktığımızda UEFA Finansal Fair Play kurallarının benzerlerinin olduğunu görüyoruz. Verilen puan silme cezaları ertelendiği için buralara geldik. Şimdi ise deniz bitti, yumurta kapıya dayandı. TFF ilk defa Finansal Fair Play kurallarını harfiyen uygulamak zorunda kaldı ve borçları erteliyor."
"KULÜPLER DOĞRU YÖNETİLMİYOR"
Borç sponsorların borcu: "Bu aralar moda olan konkordato da çare değil. Futbol kulüplerinin alacak sıkıntısı yok ki. Doğrudan borçlanmaları da gereksiz. Tüm alacaklarını, hatta gelecekteki alacaklarını da temlik ediyorlar. Borç aslında sponsorların, yayıncı kuruluşun, reklam verenlerin ve localar için çek verenlerin borcu…"
Şahsi kefaletle borç verilmez: "Ancak, kulüpler farklı borçlanmalar içine girmişlerse, en büyük yanlışlık budur. Bunun da araştırılması gerekir. Bankalar da bazen 'falancanın şahsi kefaleti var' diyerek kredi veriyor. Bu büyük yanlış. Kulüp yönetimleri taraftar ve camianın baskısıyla lüzumsuz transferlerin içine giriyorlar. Zarar buradan doğuyor. Borç almak ayıp değil, borçla elde edilen kaynağı yanlış yerlere harcamak ayıp. Bir de, TFF'nin tarif ettiği 'borca batıklık' tarifinin, TTK ve SPK'ya uygunluğunu da kontrol etmek gerekir. Bunun altını çiziyorum."
"YABANCI SERMAYE YÖNETMEYE GELİR"
Yabancı sermaye nasıl gelir?: "Yabancı sermaye, iyi yönetilen bir şirkete ortak olur, kar etmeye gelir. Yönetimi devralmaya gelmeye gerek kalmaz. Ama eğer Türk futboluna yabancı sermaye gelirse, kulüpleri satın almaya ve yönetmeye gelir. Çünkü doğru yönetilmiyorlar. Kulübü kendi şirketi gibi yöneten yöneticiler var."
"ZİHNİYET DEVRİMİ GEREKİYOR"
'Kuruluş' felsefesi lazım: "Futbol AŞ yöneticilerinin, ticari kurumların yöneticileri olduklarını yeniden hatırlamaları gerekiyor. Bugünkü durumu bir Finansal operasyonla düzeltmek mümkün değil. Ancak bunun bir zihniyet devrimi ile düzeltilmesi mümkün. Ülkemizdeki yöneticilerin kalitesi, spor kültürü ve AŞ'lerin kuruluş felsefesi bir devrim yapılması gerektiğini ortaya koyuyor."
Holigan yöneticilik değer katmaz: "Taraftar yöneticiliği değil, holigan yöneticilik ön planda… Kendi takımının başarısını yukarıya çıkarmak yerine rakip takımı aşağıya çekmeye çalışan yöneticiler var. Holigan zihniyeti, nefretten beslenir. Taraftar ise sevgi ile beslenir. Holigan kafası ile nefretten beslenen bir sistem de tabii ki değer üretemez."
Değer yoksa, düze çıkılmaz: "Unutmayalım; değer yaratamayan kurumların fi nansal olarak düzlüğe çıkması imkansızdır. Futbola aktarılan kaynak, çalışan sayısı, altyapılar, tesisler açısından bakıldığında ortada ciddi başarısızlık ve verimsizlik var. Nasıl 'illa ki Türklerden alacağım' dedirtecek bir iş üretemiyorsak, futbolda da benzer bir durum var. Küresel alıcılar bu malı kabul etmiyorlar. Çünkü farklı bir sunuşu veya tasarımı yok."
Altyapı çim saha değil, 'insan': "Bizde altyapı denildiği zaman çim saha olarak algılanıyor. İngiltere'de altyapı dediğinizde ise 'insan' anlaşılıyor. Futbol kulüpleri kendi varlıklarının mücadelesinin içindeler, bu sebeple vazifelerini unutmuş durumdalar."
YÖNETİCİLERE ÖĞÜTLER
* Modellerin esiri olmayın. Modeller insanlar içindir. İnsanları modellerin içine koymayın. Başarısız olursunuz.
* Geçmişin parametreleriyle geleceğe yelken açmayın; bunların birçoğu bugün geçerli değil.
* Taraftar olun, holigan olmayın. Sevgi ile beslenin, nefretle beslenmeyin. Değer yaratın.
* Kaynakları doğru yerde kullanın. Yanlışta ısrar etmeyin.
* İstikrarlı bir dönem yaratmak istiyorsanız, Anayasa'da spor kulüpleri için yazılmış olan görevi iyi okuyunuz.
* Bu koltukta sonsuza dek oturmayacaksınız. Napolyon'un sözünü unutmayın: 'Son yaptığın güzel olsun.'
* Zamanı gelince bırakın, başarılı bırakın. Yoksa kulüpler kötü alternatifleri bile tercih eder hale gelirler.
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın