Süper Lig'de 34. hafta mücadelesinde Galatasaray sahasında Fatih Karagümrük ile 1-1 berabere kaldı. Milliyet Gazetesi yazarlarından Şansal Büyüka, "Galatasaray’ın niyeti yok" başlıklı yazısında maçı yorumladı.
İşte o sözler...
Galatasaray son Hatayspor yenilgisinden sonra yarışta havlu atmıştı. Galatasaray‘ın hemen ardından Beşiktaş da Kasımpaşa‘ya kaybedince, Galatasaray bir anlamda yaşama ve yarışa yeniden döndü.
Nitekim Galatasaray maça bu yenilenmiş heyecanı lie başladı. Önde değil, çok önde bastı. Adeta Karagümrük ceza alanı çevresinde hatta üstünde rakibe bastı. Ama Karagümrük oyuncuları 40 yılın oyuncuları... Böyle ne baskılar görmüşler, ne baskılar yemişler. Genç Efe hariç, hepsi kaşarlı... Bunu iyi anlamda söylüyorum, hepsi kaşarlı... Hiç panik yapmadılar. Başlangıçta dar alanda oynamalarına rağmen kısa ve riskli paslarla bu presi kırmayı başardılar.
Galatasaray‘ın bu kısa süren baskısı sırasında Mustafa‘nın attığı ve Babel‘in kolla oynadığı için VAR tarafından iptal edilen golünde Gedson Fernandes‘in savunmanın arasına ve arkasına attığı mükemmel asistine üzüldüm. Yazık oldu bu asiste...
Sonraki dakikalar genellikle Karagümrük‘ün oldu. Kendi ceza alanları önünde yaptıkları kısa pasları önce orta sahaya, sonrasında Galatasaray yarı alanına taşıdılar. Hemen iki de net pozisyon yakaladılar; önce Ndao’nun şutu yan direkte patladı, sonra Roco, kaleci Muslera ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda karavana attı.
Karagümrük’ün baskılı dakikalarında Galatasaray geri dörtlüsü okyanusta fırtınaya tutulmuş gemi gibi yalpalamaya başladı. Hele sağ kanat savunması... Lens mahallede dolaşır gibi hiçbir engelle karşılaşmadan bu kanattan tam dört defa Muslera‘nın burnunun dibine kadar gitti. Bunlardan birinde bile arkadaşlarına pozisyon hazırlayamadı, tek asist yapamadı. Galatasaray yatıp-kalkıp dua etsin, Lens bildiğimiz, tanıdığımız eski Lens değildi...
Lens demişken, daha oyunun başında; Yedlin’in sakatlanıp çıktığı ikili mücadelede, Yedlin‘in biieğine pozisyon gereği mi bastı, yoksa o tabanı kaçıracak pozisyonda olmasına rağmen devam mı etti? Kafam karıştı. Çok yaralayıcı bir hareketti. Ali Palabıyık kırmızı çekse, itirazım olmazdı, “pozisyon gereği” demezdim.
Sonrasında kaleci Viviano‘nun Mustafa‘nın kafasını mucize gibi çıkarışı, ardından Babel‘in arka direği sıyırıp dışarı çıkan şutu... Babel kenarda oynuyor ama içeri dalıp vurdukça önlenemez tehlikeler yaratıyor. Nitekim golü de böyle attı.
İkinci yarıda iki dakikada gelen iki gol, takımların yaratıcılığından değil, yanlışlarından geldi. Karagümrük golünde Sobiech’in çok da darbeli olmayan şutunu kaleci Muslera kontrol edeceğine, asist niyetine Ndao’nun önüne çeldi.
Galatasaray golünde; Karagümrük savunması, kendi ceza alanı çevresinde kısa ve riskli paslarına abartılı biçimde devam edince, bunların birini Gedson Fernandes kaptı ve içeri giren Babel‘den beraberlik golü geldi.
Gedson Fernandes demişken, maçın sonucuna, hakem kararlarına, Galatasaray‘ın puan kayıplarına kurban gitmesin... Geldiğinden beri en iyi, daha da önemlisi en yürekli maçını oynadı.
Galatasaray ikinci yarıda, bir eksik kalmasına rağmen daha iyi olan taraftı. Karagümrük hücum etmeyi son 10 dakikada aklına getirdi ve kaleci Muslera‘nın mükemmel bir Mevlüt şutunu kurtarışıyla galibiyetin kapısından döndü.
Hakem Ali Palabıyık hafta boyu konuşulacak gibi... Lens‘in tabanında kırmızı karttan yanayım. Donk‘un, arkadan Sobiech’in bileğine tehlikeli biçimde basması VAR kararıyla bile olsa kırmızı kart doğru... Gene VAR kararıyla iptal edilen Galatasaray penaltısı... Balkoveç‘in eliyle Kerem‘in sırtına hafif bir müdahalesi var. Penaltı için yeter mi? Bana göre yetmez. İptal kararı doğru...
Bundan sonra ne olur? Gözler elbette bugün oynanacak Erzurum-Beşiktaş maçında... Bugüne kadar Beşiktaş‘ın her fırsatta uzattığı çiçekleri Galatasaray elinin tersiyle her seferinde itti. Öyle olmasa son 6 maçta ancak bir galibiyet alır mıydı? Hakem yanlışları bir yere kadar... Galatasaray’ın bu sezon oynamaya ve şampiyon olmaya niyeti yok.
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın