Şansal Büyüka, Türk futbolunun gündemini 'Dobra Dobra'da değerlendirdi.
İşte Şansal Büyüka'nın Milliyet'teki köşe yazısı:
"Türkiye Futbol Federasyonu'nda haziran seçimi son çıkış... Bu son çıkışı kaçırırsanız, dönüşü olmayan bir yola girerseniz. Türk futbolu topallama dönemini geride bıraktı, sürünüyor. Son çıkış kaçtı mı geçmiş olsun. Futbolu gömer, üstüne toprağını atarız.
İstanbul'un üç büyükleri Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe, yıllarca Türk futboluna egemen oldu. Ne istedilerse oldu. Bu ülkede üç büyüklere rağmen hiçbir iş yapılamadı. Sözleri kanun sayıldı. Tek bir hakem, üç büyüklerin aleyhine düdük çalamadı, çalmaya cesaret edemedi. Çalma gafletinde bulunan aforoz edildi. Elbette bu yanlıştı. Gönül isterdi ki, her şey adil, her şey hakça olsun. Hayır, maalesef olmadı. Üç büyükler ne diyorsa o oldu. Üç büyüklere rağmen hiçbir şey olmadı.
Gel zaman, git zaman, gün geldi, devran döndü. Zamanın ruhu değişti. Üç büyükler, Türk futbolunun patronu olmaktan çıktı, neredeyse figüran konumuna döndü. Şunu kabul edelim, özellikle bu son TFF döneminde bölgecilik-hemşehrilik-yandaşlık-sadakat-gücün egemenliği zirve yaptı. TFF Yönetimi'nde ve her kurulunda bölgecilik-hemşehrilik egemen oldu. Kararlar hakça değil, hesaplara-kitaplara-çıkarlara göre alındı. Futbolun eşitlik duygusu yerle bir oldu.
Bu ayrımcılığı herkes gördü, ama kimse sesini çıkaramadı. Konuşamadı, yazamadı. Medya sessiz bir sansür uyguladı. Herkes, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" dedi.
50 yıllık gazeteciyim. Kimseden çekincem yok, organik bir bağım yok, bir çıkarım yok, gizli bir ajandam yok. Açıkça yazıyorum. Türkiye'de futbol tarafsız yönetilmiyor. Türk futbolu tarihinin en kötü, en taraflı TFF'si tarafından yönetiliyor.
Haziran ayında bir yıl süreli Futbol Federasyonu seçimi var. Eğer, bu seçimde "Nasıl olsa bir yıllık seçim, sonrasına bakarız" denirse geçmiş olsun. Türkiye'nin çok acil, tarafsız, özgür, hemşehrilik-bölgecilik önceliğinden uzak, siyasetin atamalarından arınmış bir TFF Yönetimi'ne ve kurullarına ihtiyacı var.
Kulüpler, haziran ayında yapılacak seçimde, güce boyun eğmeyen, bölgecilik-hemşehrilik yapmayan, aidiyet duygusu ile bağlı olduğu camiaların askeri olmayan, kaliteli ve güçlü isimlerden kurulu bir yönetim kurulu seçmezse, sadakatten uzak, liyakati esas alan Hukuk Kurulu, Disiplin Kurulu, Tahkim Kurulu oluşturmazsa geçmiş olsun.
Haziran seçimi son çıkış... Bu son çıkışı kaçırırsanız, dönüşü olmayan bir yola girerseniz. Sayın başkanlar; tarihi bir sorumluluk sizleri bekliyor. Ya başarırsınız ya da maalesef lanetle anılırsınız. On milyonları çok çok aşan futbol ailesi, adil bir yönetim, hakça bir yarış istiyor, bekliyor ve öfkeden burnundan soluyor. Bıçak kemiğe dayandı, hatta kırdı geçti. Türk futbolu topallama dönemini geride bıraktı, sürünüyor. Son çıkış kaçtı mı geçmiş olsun... Futbolu gömer, üstüne toprağını atarız.
"Olacağı budur"
Türk futbol tarihinin en kötü, en yanlı, en beceriksiz, Futbol Federasyonu'nu gördükçe, aklıma eğilmeyen-bükülmeyen-taraf olmayan son dönemlerin en güçlü TFF'si geliyor ve derin bir iç geçirip, "Ahh... Ahh... Neredesin Mahmut Özgener" diyorum.
Gördüklerim var, bir adımdan tanık olduklarım var. Mahmut Özgener Federasyonu'nun siyasetin gücüne bile teslim olmadığını, kulüplerin camialarını arkalarına alarak yaptıkları derin baskılara asla boyun eğmediğini biliyorum.
O dönemin çok saygın TFF Yönetim Kurulu üyeleri Oğuz Çarmıklı, Zafer Yıldırım, Levent Kızıl, Mehmet Ali Aydınlar, Ufuk Özerten, Tuncay Karartı, Yunus Egemenoğlu gibi isimlere bakın, bir de şimdi kendilerini siyasetin gücüne, hemşehrilik- bölgecilik duygularına teslim eden, liyakatı bir kenara atıp sadakati ön plana alan, ait oldukları camialara "emret komutanım" diyen, çok kısa bir süre sonra adları bile hatırlanmayacak olan TFF üyelerine bakın.
3 Temmuz Kumpası'nda Mahmut Özgener'i örgütün bir numaralı lideri yapmak için çok uğraştılar, "Büyüteç" ile her yanını didik didik aradılar. Bir toz zerresi bile bulamadılar. Ama ne oldu? Mahmut Özgener futbola lanet etti, şimdi İzmir Ticaret Odası Başkanı olarak dev bir organizasyona liderlik yapıyor.
İyiler gidiyor, kötüler geliyor. Eğitimliler gidiyor, cahiller geliyor. Tarafsızlar gidiyor, yanlılar geliyor. Dik duranlar gidiyor, güce boyun eğenler geliyor. Liyakat gidiyor, sadakat geliyor.İnsan profili ve anlayış bu kadar bozulursa, olacağı budur."
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın