Ancak yönetim Hagi’yi seçerken, çok önemli bir silahı da onun eline vermişti; tribünleri dolduran Galatasaraylı taraftarlar. Hagi’nin o günden bugüne arkasında olan Galatasaraylı taraftarlar, sonuç ne olursa olsun, ‘I love you Hagi’ diye dile getirdikleri destekle ona yol açtılar.
Hagi’nin en önemli ikinci silahı, çok iyi bildiği Türk futbolu ve büyük başarılar sağladığı Galatasaray’dı. O ikinci silahını da çok iyi değerlendirdi.
Hagi ne yaptı? Hagi önce Fatih Terim’in almadığı kondisyoneri İtalya’dan getirtti. Giovanni, Lucescu döneminde gelen Carlo kadar büyük bir kondisyonerdi. Eski futbolcuları ona teslim etti, tabii diğer oyuncuları da... Fatih döneminde oynamayan eski futbolcular bu işi bilen kondisyonerin nezaretinde tazı gibi olmuşlardı. Hakan Ünsal sahanın her yerine basıyor, Baliç yeniden doğuşunu kutluyor, Ergün seyredilmesi insana zevk veren adam oluyor, diğerleri de istim üstünde takımı oluşturuyordu.
Hagi, Fatih döneminde olmayan bir şeyi daha gerçekleştirdi. Bir buçuk sene kurulamayan belirli bir 11, Hagi döneminde sahada koşan takım oluverdi. Hagi güvendiği, inandığı adamları onlara da garanti vererek, inanarak bugünkü hallerine soktu.
Galatasaray istenen kıvamda mı? Daha değil. Elbette eksikler var. Mesela “Top oynasın, 10 numaraya gerek yok” dediğimiz Volkan, 20 dakika bir futbol oynadı ki, bu belki de hayatının futboluydu. Uçakta Volkan’a sordum; “Bir buçuk senen boşa gitti değil mi Volkan?” Cevabı ilginçti: “Artık hazırım ağabey, gel demelerini bekliyorum.” Evet Volkan da geliyor, inşallah bozulmaz.
Sırada bir kişi kaldı; Ümit Karan. Bir müddet sonra o da formayı giyecek. Bu şart. Onu bilmeli.
Hagi ne yaptı? Hagi sihirbaz değil, mucizeler de yaratmadı. Hagi çıktı, yapması gerekeni yaptı. Geçmişte öğrendiklerini, gördüklerini tatbik etti. Karşılıklı sevgi ve saygıyı, birliği tekrar geri getirdi. Bu da Galatasaray’ın toparlanması için bir yeşil ışık oluverdi.
İsmet Tongo / Fanatik
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın