Hakan Şükür!
 
Bırakın son günleri, yıllardır hangi programı izlerseniz izleyin, hangi gazeteyi okursanız okuyun mutlaka bir Hakan Şükür bahsi geçiyordur...

Bakıyorsunuz Hakan Şükür oynasa neden oynatılıyor, oynamasa neden oynatılmıyor... Ve hatta kulübede oturduğu ayrı bir tartışma konusu, 18 kişilik kadroda olmaması başka bir tartışma konusu... Peki bütün bunlar Hakan'ı ve Galatasaray'ı nasıl etkiliyor? Nasıl oluyor da yıllardır bu sorunu çözemiyoruz?

Şu bir gerçek ki bu tartışma akıl almaz mecralara kadar sürüklendi. Oynamasını isteyenlerin "Sahadaki varlığı bile yeter, rakip takımlar ondan çekiniyor" gibi, oynamamasını isteyenlerin ise, "Hakan bazı yerlerden torpilli olduğu için oynuyor" gibi söylemleri bile var. Bu tür söylemlerin benim açımdan kabul görür yanı yok...

Öte yandan, Hakan Şükür'ün Milli Takım veya Galatasaray'da artık oynamasını istemeyenlerin ne O'nun şahsiyetine bir garezleri olduğunu, ne de kırdığı rekorları, başarılarını gözardı ettiklerini sanmıyorum.

Fakat şu da bir gerçek ki; kimsenin Hakan Şükür'ü veya bir başka ismi tabu haline getirmeye hakkı yoktur. Eğer formsuzsa tabii ki yedek kulübesinde de oturabilmeli. Veya şöyle söyleyim, teknik direktörler yedek kulübesinde oturtabilmeli.

Ortalıkta bir ton terim dolaşıyor Hakan Şükür'le alakalı; "Takıma abilik yapıyor, pivot santrfor, rakip defans Hakan'ı tutuyor, diğer oyuncular bu sayede gol atıyor, asist yapıyor, hava toplarını alıyor vs. vs. vs." Bakınız burada bir felsefe sorunu var herşeyden önce. Kemikleşmiş düşünceler var. Eğer bunları aşarsak eminim ki herkes rahat bir nefes alacak.

Okan Buruk ta takıma abilik yapması için alındı ama ilk 11'de oynamıyor. Ve tabii ki ondan formda oyuncu olduğu sürece yedekte de oturacaktır. Belki burada Hakan'ın da bir sorumluluğu yok. Adamın kendi kendine yedek kulübesine oturacak hali yok herhalde.

Bir müsabakada en önemli şey "gol" ise, o takımın golcüsünden de öncelikle gol atması beklenir. Hakan, formda olduğu yıllarda, bugün yaptığı söylenen presi yapıyordu, asisti yapıyordu ama bir ton da gol atıyordu. Diyeceksiniz ki herşey gol demek değil. Tabii ki herşey gol demek değil, ama şunu da kabul etmek gerekir ki Hakan "Doğal olarak" artık eskisi gibi ne pres yapabiliyor, ne de eski özelliklerini gösterebiliyor... Bunu bir suçmuş gibi algılamamak gerekir tabii ki. Yaşın getirdiği doğal bir yorgunluktur. Bu şartlarda hala sahada varlığı yetiyorsa ona diyecek birşey yok...

Öte yandan bir de şöyle bir sorun var ki bu da aslında en önemlisi; hani pivot santrfor vs. gibi söylemlerle de alakalı... Sahada Hakan'ı gören topu şişiriyor, nasıl olsa O bir şekilde topu alır, indirir diye. Tabii ki havadan oynanır, koskoca İngiliz futbolu bile bu felsefe üzerine kurulu ama bu bahsettiğimiz sistem, "bizim doldur-boşalt" sistemi asla değil. Yani defanstan, orta sahadan rakip ceza alanındaki Hakan Şükür'e alelade atılan onlarca toptan acaba ne olmasını bekliyoruz, gol mü?

Netice olarak şu soruları sormak gerekir: Hasan Kabze, Galatasaray'a geldiğinden beri kaç maçta ilk 11'de oynamış? Şuan Türk futbolunun en iyi forveti olan Ümit Karan, kaç maçta Hakan Şükür yüzünden yedek kulübesinde oturmuş?

Diyeceğim odur ki, Hakan'ın sezon başından beri formsuzluğu ortada... "İnat" etmemek gerekir bu konularda, kim iyiyse onu oynatmak...



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler