20
2020
Bir zamanlar başarıdan başarıya koşan futbol takımımızın genel iskeletine şöyle bir göz attım da kimler gelmiş kimler geçmiş, kimlerle başarıya koşmuşuz. Bülent, Okan, Suat, Emre, Mert, Tugay, Uğur… Sonradan Semih ve Ozan yetişti.
Profesyonel bir takımda iyi yetiştirilen bir futbolcu o takım için çok yönlü bir değerdir. Çünkü hem finansal anlamda kulübe yük olmadığı gibi, maçlarda amatör ruhla mücadele eder, canını dişine takarak oynar. Bunun örneklerini biz bu takımda yıllarca gördük ve gurur duyduk.
Bir de şimdiki alt yapı anlayışına bakıyorum ve hayretler içinde kalıyorum. İğneli yorumlarını pek beğenmesem de geçenlerde bir tv programında Hıncal Uluç’un Galatasaray’da uzun zamandır, alt yapıdan takıma oyuncu katkısının olmaması ve olanlarında hemen satılması konusunda fatih Terim’e yaptığı sitem konusuna ben de aynen katılıyorum. Meslek yaşamının önemli bir bölümünü bu takımda geçiren Fatih Hoca alt yapıdan takıma oyuncu kazandırma konusunda, üstelik de elinde pek çok yetki ve olanaklar varken acaba niye bu kadar etkisiz, insan merak ediyor doğrusu.
Mustafa Kapı konusu ilginç, Yunus Akgün konusu yine öyle. Hadi Mustafa Kapı ile bir takım sürtüşmeler yaşandı diyelim, peki Avrupa’da 20 yaşında dünya yıldızı pek çok oyuncu varken, Yunus daha hâlâ gelişmesi için kiraya verilecekse oturup düşünmek lazım. Hem bu oyuncumuz geçen yıllardan bu yana Anderlecht’in radarında değil miydi? Geçtiğimiz yıl örnek davranışlarıyla gündem olan henüz 14 yaşındaki alt yapının yıldızı Beknaz Almazbekov da mı aynı şekilde kurban edilecek acaba diye düşünmeden edemiyorum. Sayın Fatih Hoca’nın takımın başına gelir gelmez alt yapının başındaki, uzun süreli İngiltere deneyimi olan Tugay Kerimoğlu’nu görevden almasının ardında yatan neden her ne olursa olsun zarardan başka nedir?
Virüs gündemdeki yerini korurken, futbolun seyirci gelirlerine önemli darbe vurmuşken, öyle pahalı bonservis ödeme, uçuk yıllık oyuncu ücretleri tarih olurken geriye yapacak bir tek şey kalıyor, o da alt yapıya gereken önemi vermek, benden söylemesi.