16
2021
Artık Terim dönemi bitti, hayırlı olsun. Çünkü seçilecek hiç bir başkan kanımca Terimle çalışmak istemez. Eğer Terim, sezon içerisinde istifa edecek durumlar söz konusu olsa da Galatasarayın menfaatleri için bunu yapmadım, sustum ve şu anda da Galatasarayın menfaatleri adına susuyorum deseydi, kahraman olacaktı. Çünkü herkes zaten yaşanılan her şeyin farkındaydı. Fakat Fatih Terim, kendisiyle çalışmanın ne kadar zor olduğunu ispatlarcasına intikam almayı tercih etti. İçerdekilerle uğraşıyoruz dedi, Amerikan vizem yok dedi. Bunları söylemeye ne kadar gerek vardı? İçerdekilere sözüne Abdürrahim Albayrak da giriyor. İnsanları töhmet altında bırakmak ne kadar doğru? Terim, eğer illa ki bu açıklamaları yapma gereği duyuyorsa ima etmemeli, direkt isim vererek söylemeliydi. Elbette ki Başkanın tavrı doğru değildi. Yüz yüze konuşulacak konuları medya üzerinden dillendirmek son derece yanlıştı. Fakat Terimin de transfer döneminde isim vererek şu, şu futbolcuları istiyorum demesi de hiç doğru değildi. Çünkü bu şekilde yaparak hem yönetimi baskı altına alıyorsunuz hem de ikiye alacağınız bir futbolcuyu dörde almak durumunda kalıyorsunuz. Kısacası bu iletişim eksikliği tek taraflı değildi.
Temelde iki türlü yönetici vardır. Birisi kalifiyeli insanlarla çalışmak isterken aynı zamanda sadece yönetebileceği insanlarla çalışmak ister. Yani yönetemeyeceği insanlarla çalışmak istemez. Bu daha çok patron sınıfına girer. Diğer tip yönetici ise kalifiyeli insanları handle ederek yönetir ki, bu, çok daha zekice bir yönetim şeklidir. Eğer başkanlık adaylarından Fatih Terimle çalışmak isteyenler olursa, Terimle güçlü ve uyumlu bir iletişim kurmak ve her türlü sorunda da onu handle edip beraber hareket edildiğinin izlenimini vermek durumundalar. Aksi halde Terimle çalışmak çok zordur. Nitekim Ünal Aysal ve Mustafa Cengiz bunu başaramamıştır.
Terimle sadece uyumlu çalışmak yetmez. Eğer siz görevinizi eksik yaparsanız Terim sizi suçlayacak ve basının önüne atacaktır. Mesela istenmeyen futbolcuyu satamazsanız, futbolcuyu pazarlamakta becerikli değiliz diyebilecektir. Fakat bunu söylerken, keşke Diagneyi istemeseydim de bu oyuncuya 10 milyon euro bonservis vermeseydik demeyecektir. Mesela İrfan Canı alamazsanız, Terimin gözünde siz başarısızsınızdır. Fakat Terime, İrfanı istiyorum diye açık açık söylediği için Başakşehir Başkanının fiyat arttırma politikası uyguladığını ve bu yüzden İrfanın alınamadığını izah edemezsiniz. Son basın toplantısında Terim, her türlü güçlü olmaktan bahsetti. Siz sadece Galatasarayın haklarını savunma konusunda Terimi yalnız bırakmakta değil, İrfan Canı alamadığınız için de güçsüzsünüzdür.
Başkan adayları için kim seçilirse seçilsin gün gelecek Terim sizi medyanın önüne atacak ve isim vermeden ima ederek sizi topa tutacaktır. Tüm bu örnekleri yaşamayı göze alacaksanız, hadi çalışın Terimle.
Terim aslında eleştiriye ve eleştirilmeye gelemiyor. Bu yüzden bir savunma mekanizması gereği bütün ibreleri başka tarafa yönlendiriyor. Aynı cümlede on tane mazeret sunup hemen arkasından hiç bir bahaneye sığınmıyoruz diyebiliyor ve bunu o kadar ustalıkla yapıyor ki sadece duygusal olarak Terimi sevenleri değil, gerçekleri görmekten uzak herkesi kolayca etkileyebiliyor. Halbuki bunlara gerek yok ki. Eleştiriden uzak tutulmak adına başkalarını ipe atmaya gerek yok. O penaltının atılamadığının ve atılsaydı neler olabileceğinin zaten herkes farkında. Buna rağmen buna bizzat değinip Emre Akbabayı ateşe atmaya ne gerek var? Ki o Emre Akbaba iki maçta attığı son dakika golleriyle Galatasarayı son maça taşımıştı. Terimin, bütün bahaneleri sıralayıp başkalarını hedef göstererek en sonunda da bütün sorumluluk bendedir demesi ise hiç gerçekçi değil.
İşte günün birinde aynı durumdan yeni yönetim de nasibini alacak. Fatih Terimle çalışmak bu kadar zorken, bu şartlar altında seçilecek hangi başkan kendisiyle çalışmak ister? Bence şampiyon olamamayı da fırsat bilip kimse Terimle çalışmak istemez. Hem artık kendisi bir seçim vadi de değil. Ben bir yöneticiyim. İnsanları handle etmeyi de çok iyi bilirim. Ancak ben de başkan olsam ben de Fatih Terimle çalışmak istemezdim. Çünkü zor bir insan. Fakat daha çok bir taraftar olarak Terimi istemezdim. Kağnı arabası tadında oynayıp, rakibin tamamen savunma pozisyonunu almasını beklemek hangi taktik anlayışın bir açılımı? Neredeyse sezon boyunca hiç bir duran top organizasyonu yapamamak hangi çalışmanın bir ürünü? Bütün bunların da sorgulanması lazım.
Peki kim gelmeli? Benim adayım daha önce de söylediğim gibi Okan Buruktur. Okan Burukun Başakşehiri şampiyon yapmasını küçümsemeyin. Eğer küçümserseniz ben de o zaman Terim Başakşehirin başına geçsin ve Başakşehiri şampiyon yapsın derim. Aslında mesele şampiyon yapmak da değil. Okan Burukun Rize ve Başakşehirde oynatmaya çalıştığı oyunun Galatasarayın kimyasıyla birebir örtüştüğüdür. Sonuçlandırırsınız ya da sonuçlandıramazsınız fakat hücum varyasyonlarını görmek, taktiksel gelişim olarak takımla birlikte ne kadar çalıştığınızın da bir ispatıdır.
Buna rağmen seçilecek başkan Terimle devam etmek isterse, Terimi nasıl handle edeceğini de her şeyden önce çok iyi bilmesi gerekir. İşte Terimi handle etmenin sırları.
1- Hiç bir şekilde basın önünde kimse kimseyi hedef göstermeyecektir. Bu gerçek, beraber hareket ediyoruz adı altında Terime çok iyi anlatılmalıdır.
2- Hiç bir mazerete sığınılmayacaktır. Çünkü imza atarken mevcut şartları bilerek imza attık. Galatasaray şikayet mercii değil, bütün problemlere rağmen en iyi çözümü üretip maksimum performansı alabilme yeridir. Bu gerçek, aslolan Galatasaraydır adı altında çok iyi anlatılmalıdır.
3- Terim teknik açıdan her şeyden sorumlu olacak ve kendisine sınırsız özgürlük verilecektir. Alınacak ve gönderilecek futbolcular tamamen kendisinin insiyatifinde olacaktır fakat istediği ilk alternatifler maddi şartlar gereği alınamazsa, yine istediği ikinci ve üçüncü alternatiflere yönelinecek ve bundan da şikayetçi olmayacaktır. Çünkü kulübün şartlarını bilerek imza attı ve istediği diğer alternatifleri de zaten kendisi istemişti. Artık Emre Mor gibi bu ikinci ve üçüncü alternatifleri oyunsal anlamda geliştirip onlardan en iyi verimi alabilmek de kendi sorumluluğundadır. Bu gerçek, öyle ustalıkla anlatılmalıdır ki, benim istediğim ilk alternatifler alınamadı bu yüzden sorumluluk yönetimdedir algısı tamamen yıkılmalıdır.
4- Teknik heyet hiç bir şekilde hakem ve Federasyonla ilgili açıklamalarda bulunmayacaktır. Çünkü cezalar verilmekte ve Galatasaray teknik açıdan zarar görmektedir. Şampiyonluklar kaçmaktadır. Bu konu hakkındaki bütün açıklamalar Galatasaray yönetimine aittir. Sadece Galatasaray yönetimi hakemler ve federasyon hakkında istediği zaman açıklama yapabilir. Bu konu hakkında Galatasaray yönetimine teknik heyet tarafından baskı yapılamaz. Hele ise medyaya ima usulüyle bile olsa şikayette bulunulamaz. Bu gerçek de Terime, Galatasaray menfaatleri adı altında açıklanmalıdır.
5- Herkesin görev tanımı bellidir. Teknik sorumluluk tamamen Terime aittir. Galatasarayın haklarını savunmak, Galatasarayı mali kaynaklar oluşturarak güçlendirmek de tamamen yönetime aittir. Yönetim ve teknik heyet uyumlu çalışmak, beraber hareket etmek ve güçlü bir iletişim kurmak durumundadır. Buna göre Terimin bütün isteklerini uygulamak için yönetim özen gösterecek, istekleri yerine getirilemediği zaman da bunların maddi koşullar gereği yapılamadığı anlatılacaktır. Sonuçta herkes bu şartları bilerek göreve soyundu. Bu yüzden mevcut koşullardan şikayetçi olamaz ve olası bir başarısızlıkta da birbirimizi hedef gösteremeyiz. Önemli olan mevcut koşullara rağmen başarıyı elde etmeye çalışmaktır.
İşte ancak bu beş maddeyi ustalıkla uygulayabilen bir başkan, Terimi handle edebilir. Aksi halde bunları yapmadığı sürece olası bir başarısızlıkta Terim, kendisine yönlendirilebilecek bütün eleştirileri ber taraf edebilmek adına başkalarını hedef gösterecek ve günün birinde başkanın kendisini de topa tutabilecektir.
Peki, Terimi çok iyi yönetmek ve onu mükemmele yakın derecede handle etmek başarı için yeter mi? Bence yetmez. Çünkü Terime verebileceğiniz imkanlar kısıtlı. Dar imlanlarla başarılı olabilmek ise ancak güçlü bir oyunla olabilir. Bakın, burası çok önemli. Güçlü oyuncularla demiyorum, güçlü bir oyunla diyorum. Siz, Terime güçlü futbolcular veremezseniz, Terim, eldeki kadroyla ne derece güçlü bir oyun oluşturabilir ve sizi başarıya götürebilir? İşte Terimle devam etme niyeti olan yeni başkanın kendisine ilk önce bu soruyu sorması ve buna göre bir karar vermesi gerekiyor.
Sağlıcakla...