20
2012
20 Mart günü, spor ve Galatasaray haberlerine yine bir göz atıyordum her gün olduğu gibi. Zaten halinin içler acısı olduğunu düşündüğüm spor medyasının zavallılığına bir kez daha tanık oldum bugün. Bırakın spor bilgisini, cehalet sınırlarında gezinen yazarlar mı dersiniz yoksa bir bilgiye ulaşamadıklarında kendi doğrularını türetenleri mi?
Bugün değinmek istediğim birkaç konu var bu düşüncelerimi destekleyecek. Dikkatimi çeken ilk nokta, dün (19 Mart) Erdoğan – Platini görüşmesi. Bu görüşmeye medya alınmadı ve bitiminde de bir basın açıklaması yapılmadı. Tek söylenen, bunun bir nezaket ziyareti olduğuydu, her ne kadar 1,5 saatlik bir nezaket durumunun olmadığını ve kesin olarak şike davası hakkında konuştuklarını tahmin etsem de. Bu noktaya kadar her şey kabul. Bu noktadan sonra, bugün çeşitli gazetelerin bu konuyla ilgili manşetleri dikkatimi çekti. NTV’de yayınlanan Spor Servisi programında da başlık ve içerikleriyle ele alındı. Her gazete, duyumlardan ve hatta olmayan duyumlardan yola çıkarak bir teori üretmiş bu toplantıda konuşulanlar üstüne. Bir gazete diyor ki Platini CAS’tan davanın çekilmesini istemiş. Öte yandan diğer bir gazete, şike kararının sezon sonunda alınacağını, bir diğeri de maça yansımadığı gerekçesiyle takımlara bir cezai yaptırımın uygulanmayacağını iddia ediyor. Ortada hiçbir doğru bilgi yok, hepsi tamamen toplantıda konuşulduğu iddia edilen şeyler. Ve her farklı gazeteyi okuyan, düşünmeden o gazetenin dediğine inanıyor. Sonrasında da dışarıda taraftarlar arasındaki farklı iddialar ve atışmalar sürpriz olmasa gerek.
Gelelim dikkatimi çeken bir diğer nokta, Galatasaray haberlerine. Takım bildiğiniz üzere yoluna güçlü bir şekilde devam ediyor. Lakin çıkan haberler, ortaya hiç yoktan sorun çıkarma amacını taşıyor. Bu haberlere göre Inter, Fatih Terim’e çoktan teklif götürdü. Bu arada Melo için Juventus’a 7 milyon euro teklif edildi fakat bazı yöneticiler ayaklandı bu para çok fazla diye. Komedi. Kara mizah? Bence tam bir zavallılık.
Florya kutlamasını, normal şartlar altında garantilenen lig şampiyonluğuna değil de beraberliğe bağlayıp bunu acınası bulan tiraj meraklılarından bahsetmek dahi istemiorum. Ya da Galatasaray, Fener maçının ilk 20 dakikasında neredeydi diye soran tanımlayamadıklarımdan. Bu iki farklı yorumun dayanağı ne olursa olsun, niyeti kesinlikle yukarıdaki haber örneklerinden farksızdır.
Geçmişte olduğu gibi bundan sonra da bunları sık sık göreceğiz. Eminim kendinizce zaten bir filtre oluşturmuşsunuzdur kafanızda medya ile ilgili şu ana kadar. Kimlerin ve hangi kaynakların okumaya değer, güvenilir ve tarafsız olduğu hakkında fikirleriniz vardır. Amacım, bu noktaya bir kez daha dikkat çekmekti.
Bu futbol ne zaman adam olur? (!)
Bilemem, ama medyası düzelip, yazarları ilgi bağımlığından kurtulmadan olamaz kesin.