İstenmektedir ki, Aydınlar çıkıp, "Bu olay     sandığımızdan da karışıktır, elimizdekilere ilave olarak her gün yeni bilgi ve belgeler ortaya çıkmaktadır. Bu durumda soruşturmanın selameti, kişi ve müesseselerin gereksiz ve telafisi olmayan mağduriyetlere yol açılmaması bakımından  konunun yargılama süreci sonrasına ertelenmesi uygun görülmüştür. Buyurun şikeli ligimize..” diyecek ve Fener böylece kurtulmuş olacaktır. Benim olayların gidişi ile ilgili öngörüm budur. İzleyip göreceğiz.

 Yukarıda izlediğiniz paragraf 5 ağustos tarihli önceki yazımdan bir paragraftır. “Ben dememiş miydim” lafını pek sevmem ama, benimkisi de öyle oldu.

Aydınlar, bu satırları aşağı yukarı aynen okudu. Fenerbahçenin basın sözcüsü gibi idi. Konuştukça küçüldü…Bir de “gizliliğin kalkması”, “savunma hakkı”ndan dem vurdu. Milyonların gözünün içine baka baka  adeta çocuk kandırır gibi bir basın toplantısı yaptı, sorulan sorulara da kaçamak, yalan-yanlış verdiği yanıtlarla saç-baş yoldurdu. 

Fenerbahçeyi kurtarma timleri başarıya ulaşmış durumdalar.

Yine Aydınlar’dan duyduğumuza göre, elde edilen deliller şike yönünden yeterince “somut” bulunmamış olup, iddianameyi ve gizliliğin kalkışını beklemek, ligimize Fenerbahçe ve diğer şikecilerle birlikte başlamak uygundur.

İddianame sonrasına da Allah kerim, o zaman da bulunur bir formül, önce dava sonu, daha sonra Yargıtay sonu beklenir ve geçer 10 yıl. Sonra da ne hakim kalır, ne savcı…

Zaten zaman aşımı gelir.

Spor hukuku farklıdır. 10 yıl değil, 10 günde çözülmesi gerekir. Kanaatle karar verme yetkisi verilmiş ve bu yetki birçok ülkede kullanılmıştır.

Deliller somut değilmiş…

Polisin bunca emeği, teknik takipler,  dinlenen telefonlar, gece karanlıkta dolaştırılan çantaların görüntüleri, maçlarda oyuncuların yedikleri, yemedikleri, emniyette, savcılıkta alınan ifadeler sonrası yapılan en üst seviyedeki tutuklamalar v.s.…

Bir kulübün Başkan ve üst düzey yöneticileri ve 31 tane şahıs  “şike yapmak ve şike amaçlı örgüt kurmaktan” “şiddetli suç şüphesi” bulunduğu gerekçesi ile “tutuklu” olarak yargılanmasına karar veriliyor, bir takım beyler oturup tüm bu deliller “somut “ değil, “soyuttur” (!!!) diye buyuruyorlar. Komik….

Nasıl olunca “somut” olur dersiniz?

Anlatayım: Şike yapanlar notere giderler, “biz şu kadar ücret karşılığı maçı şöyle bağladık” diye 5 şahit önünde imzalar, bir nüshasını Aydınlar’a gönderirler ki,  “somut”  olsun…

Böyle bir aptallığı tabii ki hiçbir şikeci yapmayacağına göre, Türkiye’de bundan böyle şike suçu yasalardan kaldırılabilir.  

Arkadaşlar, Fenerbahçe kurtarılmıştır…

İşin üzücü yanı yapılan şike ve şiddeti içeren yasa daha ilk olayda delinmiş olmaktadır.

Futbolumuz artık derin bir kaosun içindedir. Bundan sonra kime “şike yaptın” denilebilir ki? Herkes Fenerbahçeyi örnek göstermez mi? Ona serbest de neden bana yasak diye sormaz mı?

“Sporda şike ve şiddet yasası”na yazık olmuş, başlamadan bitmiştir.

Bizim TFF artık bir olaya  “şike demek için”, “noter sözleşmesi “  aramaktadır (!!!).

Oysa ki yasa ve yönetmelikler federasyona “kanaati ile” hareket etme yetkisi vermektedir. Bu yetkiyi bugün şikebahçe için kullanmazsanız yarın başkaları için de kullanamamanız gerekir.

Çok beğendiğim aklı başında şikebahçeli  Onur Belge dün çıkmış tv ye yasa değişsin, Fenerbahçe kurtarılsın diyor.

Bence de kurtarılmalıdır. Aksi halde havuz delinir, Cavcav’ın paracıkları gider, Anadolu kulüpleri kapanır, ülke batar (!!!)…

Bizde bu kafa oldukça şike de olur, teşvikte olur, sporumuzda her türlü rezillik yaşanır.

Zira suça cezasını verebilen tarafsız spor yöneticisi ve nesli üretemiyoruz.

Sözümona tarafsız olması gereken adam, 40 gündür kafa yoruyor “başkanı” ve “kulübünü” nasıl kurtarırım diye.

Böyle yöneticiden ne hayır gelir ki?

Bu adamı yalvararak bizim Aysal getirdi oraya.

Biz her şeye layığız.…

Saygı ve sevgiler herkese.