11
2012
Kimse kusura bakmasın ama Cluj maçı sonrası Fatih Terim acemice bir söz söyledi. 'Suya neyin takıldığını gördük' diyerek böbürleneceğine önümüzde önemli bir lig maçı var, onu düşünmeliyiz demeliydi. Onun gibi tecrubeli bir çalıştırıcıya bu yakışırdı. Çünkü mağlup ettiğimiz Cluj, Romanya liginde 12. sırada. Biz ise şampiyonluk adayı bir Türk takımıyız. Hem de bu ülkenin görmüş olduğu en başarılısı. Arada uçurum var. Anlaşılan o ki hoca, şampiyonlar liginde alınan ilk galibiyet sonrası kendisini kaybetmiş.. Ayağımız yerden kesilmiş..
Özellikle ikinci yarıda 1-1 den sonra Mersin'de resmen döküldük, yokları oynadık.. Demek ki bu onbir Avrupa ve Türk liglerini aynı anda kaldırabilecek fizik kondisyonda değil. Aksi takdirde yenen golden sonra cevap verebilme adına oyunu tekrar forse edebilirdik. Ama olmadı. Sezon ortasında fizik yükleme yapılamayacağına göre, yapılacak tek bir şey vardı. O da rotasyon. Ama o da yapılmadı. Bir de hesaba katılmayan Nobre zekasını kullanınca puan kaybı kaçınılmaz oldu. Bu maçı kazansaydık da belirttiğim gerçekler değişmeyecekti.
Yapılan oyuncu değişiklikleri anlamsız, sanki bir çaresizlik göstergesi.. Senin orta sahan oyundan düşmüş, Yekta'yı çıkartıyorsan Melo'yu veya Ceyhun'u niye almazsın? Melo bu maçta dahi oynayamıyorsa büyük bir transfer fiyaskosu yapılmıştır. Senede 3 milyon alan yabancı bir ortasahadan faydalanamıyorsun, hem de Mersin gibi zayıf bir rakibe karşı. Hamit ve Selçuk maçın sonlarında çok yorgunlardı. En azından ikinci yarıda orta alanda bir rotasyona gidilmeliydi diye düşünüyorum. Ailece kapanan bir takıma karşı Aydın ne yapsın? Son 20 dakika farkettiyseniz topla Mersin İdman Yurdu daha çok oynadı. Bunun sebebi orta alanın rakibe tamamen kaptırılması. Amrabat ve Aydın değişiklikleri taktik açıdan hatalı olmakla birlikte Melo veya Ceyhun tipinde bir oyuncunun ikinci yarının başında oyuna dahil edilmemesi de bir o kadar hatalı. Yekta'ya bu kadar yük bindirilmemeliydi.
Bir başka sıkıntı ise maçın sonlarına doğru çok daha net bir biçimde gözler önüne serildi. İleri bölgede forvet ile orta saha arasında köprü görevi görebilecek bir oyuncunun eksikliği. Umut ve Burak ikilisi ile bu işin devam etmesi çok zor. İkisi de sırtı dönük iken top tutup olumlu asistler veya verkaçlarla topların daha verimli kullanılmasını sağlayabilecek oyun tipine sahip değiller. Elmander bu eksikliği bir nebze savaşarak ve ortasaha ile daha iyi entegre olarak kapatsa da, onun da bu konuda eksiklikleri yok değil. Devre arasında olmazsa sene sonunda ileri bölgeye, bu eksikliği kapatabilecek nitelikte bir oyuncunun dahil edilmesi şart.
Beni en çok korkutan şey ise özellikle ikinci yarıda birçok oyuncunun sorumluluktan kaçması ve pas almak için boş pozisyona kaçmaması, dolayısı ile takım içindeki yardımlaşmanın gerçek anlamda sekteye uğraması idi. Yorgunluk baş gösterince sorumluluk almak isteyenlerin sayısı da azalıyor. Bu iyi bir işaret değil.