Bir röportajında uyum sağladınız mı? diye soran gazeteciye UJFALUSİ çok anlamlı bir cevap veriyordu. “Takıma uyum sağladım ama LİGİ BİLEMİYORUM.”

Türkiye'ye Lincoln, misimoviç, Ortega, Anelka, Guiza, vb gibi hatırı sayılır yıldızlar gelmişlerdir. Maalesef bu yıldızların hepsi bu diyarları terk etmek durumunda kalmışlardır.

Para için gelmeleri (Katar'da olduğu gibi) memleketlerine başarısız olarak geri dönmelerinin en büyük nedenidir. Fakat genç ve gelecek vadeden diye alınan başarıya aç Carusca gibi nice yıldız adaylarının da Türkiye'de başarısız olmalarının sebeplerini iyi irdelemek gerekir.

Ya da kendine has özellikleri olan ülkemize gelen Rijkaard, Arogones, Del Bosque, Shuster ve Löw gibi dünyaca ünlü çalıştırıcıların başarısız olmalarına ne demeli. Tüm bu isimlerin başarısız olma nedenini sadece para için geldiler diye açıklarsak işin kolayına kaçmış olmazmıyız. Saydığımız tüm bu isimlerin başarısızlığın altında UJFALUSİ'nin Röportajda verdiği cevaba bakmamız gerekir. Lige uyum sağlamak işte bütün mesele burada.

Bizim ligimiz zor bir ligdir. Oynamaya değil oynatmama üzerine kuruludur. Oynamaya çalışan takımların, ya da oynama üzerine takımını oluşturmaya çalışan antrenörlerin burada işi zordur. Çünkü bu topraklarda futbol sert oynanır. Çanakkale geçilmez anlayışı birçok takım tarafından benimsenmiştir. O yüzden bu ligde yabancıların hiç de alışık olmadığı bu oyun sistemsizliği birçok ünlü futbolcu ya da çalıştırıcının başarısız damgası yiyerek geri dönmelerine sebep olmuştur.

Gelen yabancı oyuncuların bu anlamda kuvvetli, deyim yerindeyse dayak yemeğe dayanıklı olması gerekir. Aynen Eboue, Melo, Ujfalusi, Niang gibi … Hatırlıyorum da Niang gibi dayanıklı ve kuvvetli biri ilk geldiğinde sertlikten yana bayağı bir serzenişte bulunmuştu.

Ligimize gelen çok az sayıdaki yabancı İZ bırakabilmiştir. Hagi ve Alex gibi. Bu iki ismi diğerlerinden ayıran en büyük özellikleri çok teknik olmalarının yanında çok zeki olmaları ve yenilgiyi kabullenmeyişleridir. Yukarıda saydığımız isimlerin geldiği ligler oynama üzerine kuruludur. Her takım gücünün yettiği kadar oynamaya çalışır. Mesela İspanya’dan gelen birçok hoca ve futbolcunun burada tutunamaması işte bu yüzdendir. Çünkü oralarda futbol teknik ve çabukluğa dayalıdır.

Bu yüzden Arda'nın Sakatlıklarla başı belaya girmezse İspanya’da başarılı olacağını düşünüyorum. Teknik ve Çabukluk (sadece harekette değil herkesten önce düşünme) özelliklerinin Arda'da fazlasıyla mevcut olduğunu bildiğimizden başarısız olması için bir neden göremiyorum.

Takımımız Şimdiye kadar hazırlık maçlarını çok ciddi takımlar ile yaptı. Oynadığımız bu takımların hepsi oynamayı seven takımlar. Gördüğümüz kadarıyla bizim takımda oynamaya çalışan bir takım. Zaten Galatasaray hep bu futbol anlayışına sahip olan hocalarla çalışmıştır.

Beni asıl korkutan ligimizin oynama üzerine değil OYNATMAMA üzerine kurulu anlayışla oynanmasıdır. Gerçi bu sene alınan yabancı oyuncularımızın hemen hepsi ligimizin formatına uygun futbolcular izlenimi vermektedir. Bu ekip, bu kadro özlenen başarıyı getirecektir, buna yürekten inanıyorum.

Biz taraftarlara bu anlamda çok önemli bir görev düşmektedir.

SABIR, SABIR, SABIR…

Hep destek, tam destek diyerek, yabancı oyuncularımızın lige en kısa sürede uyum sağlamaları dileğiyle.

Saygılarımla…