Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Başarıda Psikolojik Faktörler...
 Ara
03
 2012

Merhaba Sevgili GS'liler,

Uzunca bir süreden beri bu platformda yazmıyorum. Bunun en temel nedeni artık maçları izlemiyorum. Şike süreci başladığından beri ligtv'yi iptal ettirdim. Henüz de almış değilim. Sadece özetleri izlemekle yetiniyorum. Şimdi sadece özetle izlemekle yetinen birisi olarak doğaldır ki uzun uzun maç/takım analizleri yapmam beklenemez. Yine de bazı konularda görüşlerimi paylaşmama engel değildir diye düşünüyorum.

Bu sene GS'nin yaşadığı problemin temeline bakıldığında ilk planda orta saha direncinin kırılması ve orta saha ile takıma yeni gelen ileri uç elemanlarının tam anlamıyla bir makina gibi uyum içinde olamaması gösterilebilir. Melo'nun takıma geç ve hazır olmadan gelmesi ve arkasından Engin'in aldığı akıllara zarar ceza, Engin-Selçuk-Melo orta sahasının geçen sene yarattığı ivmeden bu sene bizi yoksun bıraktı.

Orta saha direnci kolay kırılınca zamanla özgüven problemleri devreye giriyor ve daha önemlisi rakip özgüven kazanıp daha dirençli hale geliyor. Geçen sene özgüven o kadar yüksekti ki, GS öne geçtiğinde kolay kolay maçı vermezdi. Bu sene birçok maçta öne geçildiği halde, maç 1-0 iken hep ikinciyi bekledik rahatlamak için, ve korktuğumuz bazı maçlarda da başımıza geldi.

Orta sahanın kolay geçilmesi bu sene özellikle Ujfalusi'nin yokluğunda dengesi bozulan defansı daha kolay geçilebilir hale getirdi. Bir de buna şanssız goler eklenince, takımda güven yerlerde sürünür oldu. Birçok maçta yenilen gollerde rakip oyuncuların ceza sahası içinde veya civarındaki sayısının daha az olması düşündürücüdür.

Psikolojik faktörler tek başına ortaya çıkan unsurlar değildir. Bir çok etmen etkide bulunur. Fakat bu soruna çözüm bulması gereken kişi de Fatih Terim'den başkası değildir. Başarıdan o sorumluysa başarısızlıktan da o sorumludur.

Gelinen noktada, bir taraftar olarak bana göre Umut ve Burak hala tam olarak aradığımız ve uzunca süre güvenebileceğimiz golcü havasını hissettirmiyor. Aklımın bir köşesinde hep Sow gibi etkili bir isme duyulan ihtiyaç yer alıyor. Geçen hafta Necati'nin TS'a attığı golü görünce "acaba Necati gitmeseydi" dahi dedim içimden. Benzer pozisyonlarda Burak alabildiğince vuruyor ve yüksek ihtimal kaleciden dönüyor.

İfade ettiğim üzere maçları seyretmiyorum ve seyretmeyen bir kişi olarak çok da söyleyecek lafım yok. Maç saatinde internetten skor takibi yapıyorum. En çok dikkatimi çeken hususu paylaşmak istiyorum. Bu takip sırasında istatistikler sürekli güncelleniyor. GS kazandığı veya kaybettiği bütün maçlarda topa sahip olmada hep üstün. Ama bu üstünlük skora yansımıyor. Örneğin kaybedilen Ordu maçında bir ara 72'ye 28 kadar üstündü ama o sırada skor 1-0'dı. Ben buna Maldonado etkisi diyorum. Bir zamanlar fenerde isabetli pas kralı Maldonado vardı, paslar isabetliydi ama hep sağa, sola ve geriye giderdi. Hatta 2008 yılı Nisan ayında feneri 1-0 yendiğimiz maçın uzatma anlarında top buna gelmişti. Sağoldun Maldonado topu ileriye şişirmek yerine yine yanındaki arkadaşlarına pas yapmayı tercih etmişti. Bu maçlarda GS kaleyi de görüyor ama isabeti şut yüzdesi düşük kalıyor. Zaten bir maçta adam akıllı 2-3 pozisyon buluyorsun, onları da gole çevirmek gerekiyor.

Fakat bugün 3 Aralık 2012 ve ligde lideriz, CL'de üst tura çıkmak an meselesi. Bu herşeye rağmen bir başarıdır. Bunu da yadsımayalım. Enseyi karartmayalım.

Biraz ilgisiz olabilir ama farklı bir konuyla yazımı bitirmek istiyorum. Dün gece geç saatlerde telegol programına Adnan Polat bağlandı. Ne konuştuğunun detaylarına girmeyeceğim. Ama şunu ifade etmek istiyorum. Adnan Polat'ın bir sürü hatası oldu, en büyük hatası da Adnan Sezgin'e olan garip bağlılıydı. Öte yandan her ne olursa olsun, kendisinin ve ekibinin zor zamanda elini taşın altına koyduğunu, ve o sözde taraftar LİSECİLER o dönemde ortada olmadığını hatırlatmak isterim. Ne zaman stadyum projesi bitti, sorunlar azalmaya başladı, bu LİSECİ takımı ortaya çıktı. Bu LİSECİ'lerden hiç hazzetmiyorum. Başlarını da İnan Kıraç bey çekiyor, ve yaşım 38 ve bilinçli olarak 7-8 yaşlarından beri (kalede Haydar'ın Eser'in olduğu dönemden beri) GS'yi takip ederim, kendisinin zor bir zamanda elini taşın altına koyduğunu görmedim. Bu vesile ile Adnan Polat ve ekibine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Sağolsun Şükrü bey ve Rasim bey ile facebook üzerinden görüş alış verişinde bulunuyoruz. Bu ortamı özlemişim, yazar olarak belki az olsa da okuyucu olarak daha fazla ziyarette bulunacağım.

Saygılarımla,

Yaşar Tekdemir





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2012
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...