02
2011
Sadece adı süper olan oynanan futbol açısından süperle alakası olmayan ve özellikle yayıncı kuruluş tarafından ödenen yüksek yayın haklarına rağmen Avrupa arenasında hiçbir varlık gösteremeyen yıllardır aynı isimlerin etrafında şekillenen ülke insanının büyük tutkusu olan futbol dünyamız şimdilerde adına yakışır bir süper karar almak üzere.
Adli mercilerin büyük uğraşları sonunda ortaya çıkarılan ve görsel ve yazılı medyada deşifre edilen şike ve teşvik skandalında en çok adı geçen yöneticilerinin bir bölümü cezaevinde bulunan kulübün yasalara rağmen idari anlamda muhtemel alacağı cezaları en aza indirmek ve kulübü kurtarmak adına yapılan ve yapılacak girişimleri ibretle izlemekteyiz.
Her fırsatta temiz toplum özlemini dile getiren Türk insanı bu konuda sınıfta kalmıştır. Şimdilerde küme düşme yerine puan silinme adına mevcut yasanın değiştirilmesi gündemdedir. Tüm kesimler bunu desteklemektedir ve desteklemeyenler de tepki görmemek adına susmaktadır.
Büyük ceza alması muhtemel kulüp mağdur edebiyatı ile adına yakışmayacak şekilde gerek idarecileri gerekse taraftarları sayesinde açılan kampanyalar sayesinde küçültülmektedir.
Ben bir Galatasaray’lı olarak aynı durumda olsaydık alacağımız cezaya razı olurdum. Küme düşmekten gocunmazdım. Hesabı UEFA’ya veya TFF ye sormaz bizi bu duruma düşüren yöneticilere sorar onların en büyük cezayı alması için uğraşırdım. İşi kapatma adına mağdur edebiyatı yapmaz devletin kapısında af ve şefkat beklemezdim. Asil ve dik durur aşık olduğum renklerimi destekler düştüğüm çamurdan aslanlar gibi kendi gücümle çıkmaya çalışırdım.
Ancak görünen o ki: adı geçen camianın böyle bir derdi olmadığı ve hiçbir şey olmamış gibi kaldığı yerden nasıl devam ederim mantığıyla hareket ederek ve taraftarlarının arasında ülkenin saygın isimleri olmasına rağmen bu isimlerden hiç birisinin de “cezamız neyse çekelim” mantığı dışında hareket etmesi de son derece manidardır.
İşte bu mantı, hırs ve ihtiras ülke insanının en büyük eğlencesi olan futbolu bu hale getirmiştir. Tüm dünyada görsel bir eğlence aracı olan futbol ülkemizde tüm alanları (siyaset de dahil) fanatizm adına tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır.
Sonuç olarak futbolu yönetenler siyasi destekle çok büyük bir skandala imza atarak yasaları değiştirerek küme düşmesi gereken kulüpleri Türk futbolu adına kurtaracaklardır. Yani Bulunan Kılıfın adı “Türk Futbolu adınadır”
Bugüne kadar konuyla ilgili olarak tüm kesimler tarafından yapılan açıklamalar birbiriyle çelişmektedir. İlgili kesimler rüzgarın yönüne göre ağız değiştirmekte aynı isimler akşam ayrı sabah ayrı açıklama yapmaktadırlar.
Her işi olduğu gibi bunu da yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Yasaya göre küme düşürülmesi gereken takımların küme düşmesi gerekir diyenler bugün ağız değiştirmesi ciddiyetten uzak laubali bir zihniyetin ürünüdür.
Ne yazık ki bu zihniyetler binlerce dolar alarak tv yorumculuğu yapmakta ve gazetelerde futbol yazmaktadır.
Türkiye’de futbol bundan sonra eskisi gibi olmayacak ve gerçek futbolseverler için işin tadı kaçmıştır. Yapanın yaptığı yanına kar kalacaktır. Şikenin belgesi olamayacağına göre ispat edilse bile küme düşmenin olmayacağı 10-15 eksi puanla ligin devam edeceği göz önünde bulundurulursa sahadaki mücadelenin gerçek mi sahtemi olduğunu nasıl ayırt edeceğiz.
Bir takımın diğer 17 takımı derinden etkilemesini düşünmek ve topluma böyle deklere etmek son derece popülist bir yaklaşım olup gerçekle alakası yoktur. Kaldı ki bu takım tüm uğraşlara rağmen uluslararası hiçbir arenada başarı sağlayamamışken. Toplumu bu yönde düşünmesi için yazılanlar ve söylenenler tamamen fanatizm duyguları ile dile getirilmiştir.
Son söz olarak bu iş sevgili Galatasaray’ımızın başına gelseydi sorumluları camia olarak adaletten önce biz yargılardık. Onları tarihin karanlığına gönderirdik.Cezamızı çekmek adına gerekli girişimleri yapar işi uzatmadan başkalarının haklarını sekteye uğratmazdık.
Hiç kimseden şefkat ve af dilenmezdik.
İşte “BÜYÜKLÜK” budur.